Sahte sakatlar
Fenerbahçe, fazla eksiği olmasına rağmen bu akşam Kadıköy'de çok koşan, zorlu bir rakiple karşılaşacak.
Eski yıllarda olduğu kadar değilse bile sarılacivertlileri sahada zorlayan G.Birliği karşısında son maçlarda çıkış içinde olan Fenerbahçe'nin galibiyet serisini sürdürmesi normal olacak. Zira aksi bir durumda Kocaman'ın savunacağı bir dayanak kalmadı.
Bu nedenle maçı bir yana bırakıp, son zamanların modası 'sahte sakatlıklar' üzerinde durmak istiyorum.
Özellikle rakip oyunculara hakemin kart göstermesi için kendilerine yapılan faullerde yerlerde debelenmelerini hakemlerimiz nihayet ayırt etmeye başladılar.
Bu artistik hareketleri de bir yana bırakıp as futbolcuların uydurma sakatlıklarına geçelim.
Bakıyorsunuz o haftaki maçta 90 dakika oynayan futbolcu eğer başarılı olamamışsa, ertesi hafta takıma giremeyeceğini anlayıp sakat numaralarına yatıyor.
Sorumluluktan kaçıyorlar
Önemli arızaları belirleyecek aletler gelişmiş olsa bile henüz "Ağrım var" diyenleri yalanlayacak bir ölçü bulunamadığından, kulüp doktorları bu futbolcular için "Kesinlikle oynar" diyemiyor.
Aslara hoşgörülü davrandıkları ve binde bir de olsa maçta bir terslikle karşılaşmamak için bu futbolcuları oynatmak riskine kimse girmek istemiyor. Yani antrenmanda önemli bir çarpışma sonunda olanlar hariç sakat numarasına yatanları çok garipsiyorum. Avrupa'da sakatlığını bir ay içinde atlatan futbolcular bizde aynı sorunla karşılaşınca aylarca sahalardan uzak kalıyorlar. Nasıl olsa paralarını aldıkları için de yan gelip yatmak ve sorumluluk almamak hoşlarına gidiyor.
Bu nedenle ister yerli, ister yabancı olsun bir futbolcu ile anlaşma yapılırken sabit ücret dışında maç başı ödeme şartı getirilirse, hem kulüpler kazanır hem de 'yalancı sakatlıklar' ortadan kalkar. Böylece idmanda aslan gibi olanlar kadroya giremeyeceklerini anlayınca "Sakatım" veya "Hastayım" diye kıvırtamazlar.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.