Günlük hesaplar
Bu Milli Takım işi bizim yıllardır içinden çıkamadığımız bir şey. Yabancı sayısıyla mı oynasak, altyapı sorununa mı el atsak derken hep en sonunda teknik direktörü değiştiriyoruz. Bir süre sonra yeni geleni de gönderiyoruz.
Hani derler ya, "Futbol 22 kişinin 90 dakika oynadığı ve Almanlar'ın kazandığı bir oyundur" diye, biz de Milli Takım, "Önünde sonunda başına Fatih Terim'in geçtiği bir takımdır." Tabii bu işin şaka kısmı ama işi ciddiye taşıyacaklar da açıkçası bu konuda bizden farklı davranmıyorlar.
Hep şaka hep şaka... Koskaca Lucescu, gelir gelmez belirli bir senaryonun repliklerini sunuyor bizlere.
Üstüne bir de Oğuzhan krizi yaşanıyor. Daha işin başında herkesin bu kadar güvendiği bir teknik adamın bile prestiji ve tabii ki kredisi sıfırlanıyor.
PLANLAR DOĞRU UYGULANMALI
Halbuki Türkiye Milli Takımı'nın istenen noktalara gelmesi için ciddi bir planlama gerekiyor. Bunu sadece 'Alt yapıdan o gelsin, bu gelsin' diye görmeyelim. Eldeki oyuncu havuzunun en doğru şekilde kullanılması da en az bu şekilde doğru. Yetenekli gördüğümüz futbolcuların hangilerinin beraber oynayarak doğru bir sinerji yaratabileceğini analiz etmek gerekiyor. Günlük senaryolarla Milli Takım Teknik Direktörü'nü meşgul olmaması lazım. Eğer 4-2-3-1 oynuyorsan hangi üçlünün yan yana daha doğru işler yapabileceğini veya diğer oyun dizilişlerinde kimlerin oynamasını gerektiğini hesaplamak gerekiyor. Yoksa Lucescu da bizden daha iyi biliyordur ki, en iyi 11 oyuncuyu sahaya sürerek Milli Takım'ın başarılı olmasını bekleyemeyiz.
Eğer plan programı doğru yapmaz, günlük hesaplarla uğraşırsak yine 20 yılda bir turnuvaya, 48 yılda bir de Dünya Kupası'na gideriz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.