Şiir gibi futbol
Bizde bir tabir vardır. Bir takım çok iyi futbol oynuyorsa, "Şiir gibi oynuyor" denir. Dün gece Belgrad'da yağmurlu bir gecede Beşiktaş gerçekten de şiir gibi futbol oynadı.
Neresinden başlamak gerek acaba?
Atiba ve Veli'nin oyunu rakip alana yığan enerjisi ve aklından mı? Ya da Oğuzhan'ın, Arsene Wenger gibi bir teknik direktörü cezbetmiş yeteneklerini kusursuzca sahaya yansıtmasından mı? Peki son 2 haftayı sevimsiz gazete manşetlerini okuyarak geçiren Gökhan Töre'ye ne dersiniz?
Nuri Şahin'in, "Türkiye'nin Thomas Müller'i" ilan ettiği Olcay Şahan'dan mı başlasak?
Böyle yaparsak A kalite bir santrforun nasıl olması gerektiğini gösteren Ba'ya ayıp olmaz mı? Ya da birkaç haftadır eleştirilen ama en kritik anda Motta'nın ters vuruşunu çıkaran Tolga'dan mı açsak lafı? Pedro Franco-Sivok ikilisinin sağlamlığı mı daha önde yoksa Ramon Motta ve Necip mi?
Dört dörtlük Beşiktaş
Bu şiiri yazan adamlar bunlar.
Enerjisiyle, oyun planıyla, yardımlaşmasıyla dört dörtlük bir Beşiktaş.
Turun habercisi bu farklı galibiyet hepsinin eseri. Ama galiba bu planı yapan, bu takımı oluşturan, bu futbolu oynatan adamı başrole çıkartmak gerekir. Slaven Bilic, gerçekten de çok zor görünen deplasmanı kolaya dönüştürdü. Ve Beşiktaş, hafta ortasını deplasmanda farklı kazanarak geçen prestijli kulüpler arasına adını yazdırmış oldu.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.