Saz Fernandes'te

Stoke City'nin özelliğini bilmeyen yok. Uzun pas, taç, korner... 20. yüzyıldan kalma bir oyun tarzını 21. yüzyıl teknolojisinin üretimi fizikli futbolcularla birleştirmişler. Onları yenmek kolay değil...
Bu maça kadar Avrupa'da bileklerini büken yok. Yedekleriyle gelmişler. Ama yedek dediklerimizin çoğu zaten rotasyonda varlar. İlk 15-20 dakika Fernandes'in yönlendirmesiyle Holosko sağdan sürpriz koşular yaptı.
Bunlar son pas ve zaman zaman da kontrol eksikliğiyle etkisiz kaldı. Sonrasında Beşiktaş'ın şanssızlığı Wilkinson'ın sakatlanması oldu. Çünkü yerine giren Pennant, 2007'de Şampiyonlar Ligi finalinde oynamış kurnaz bir adamdı.
O ve arkadaşları, İsmail-
Egemen ikilisinin anlaşmazlıklarının üzerine oynadı.
En sonunda da Fernandes'in bu ikiliye yardım edeyim derken kaptırdığı top kabus gibi bir gole neden oldu.
Devrenin kalanında çırpınan ama bir türlü istediğini yapamayan bir Beşiktaş vardı.

YENİ YILDIZ MUSTAFA
İkinci devrede Fernandes tam anlamıyla sazı eline aldı.
Almeida, gol atmasa da takımın en iyilerinden biriydi.
Nitekim yaptığı koşu, Fernandes'in pasıyla ödüllendirildi ve penaltı-kırmızı kart oluştu.
Sonrası harikaydı...
Mustafa'nın girişi ve golünü atışı gösterdi ki Türk futbolunun yeni yıldızlarından birisi o.
Abdullah Avcı'nın yeni milli takımının en önemli parçalarından birisi olacak.
Edu'nun bile gol atıp gözlerimize sevimli geldiği bir karşılaşmaydı.
Sonuçta grup liderliği görkemli bir galibiyetle geldi. Ama itiraf edelim ki, Quaresma özellikle ilk yarıda arandı.