Final uzmanı
Final maçları kapıya gelince Fatih Terim ve ekibinin hayatının finallerle geçmiş olması Galatasaray'ın bu seviyeleri nasıl oynadığını anlatmak için yeterlidir. Stres seviyesi zor maçlarda Galatasaray evinde hep farkını ortaya koymuştu. Bu tarz maçları oynama tecrübesi ve geleneği Galatasaray'da futbolcular değişse de aynı kalıyor. Galatasaray geçen sezon şampiyon olurken evinde oynadığı Beşiktaş ve Başakşehir karşılaşmalarını kazanmıştı. Terim'in, Ndiaye'yi tribüne göndermesi benim adıma şaşırtıcıydı. Ama Şenol Güneş'in Necip-Atiba-Dorukhan üçlüsü ile orta sahayı kurması "Önce kaybetmeyeyim, bir gol atarsam kazanırım" zihniyeti idi.
Galatasaray ilk yarıda kontrollü, topa daha çok hakim olarak ve sakin kalarak oynadı. Eğer Onyekuru attığı gol öncesi girdiği iki net pozisyonda vuruş tercihlerini doğru yapabilse Galatasaray maçı doğrudan koparacaktı. Galatasaray, Konya maçında kaçırdığı liderlik şansını son haftaların formda ismi, gövdeli futbol oynayan ve kazanan Beşiktaş'ı alt ederek bu sefer kaçırmadı. Beşiktaşlı oyuncular zihinsel olarak derbiye hazır değillerdi. İkili mücadelelerde çabuk öfkelendiler. Seyirci desteği Galatasaraylı oyuncuları hep dikkatli oynamaya davet etti. Luyindama bence Galatasaray'ın en zayıf halkasıydı. Ama Marcao'nun savunmaya dönmesi Galatasaray'ın geriden topla oyuna iyi çıkmasını sağladı. Fernando'nun golü Beşiktaşlı oyuncuların dağıldığının göstergesi idi. Çünkü birbirleri ile konuşmaktan pozisyon alamadılar. Galatasaray bu galibiyetle şampiyonluk yolunda sadece bir adım atıp, zirveye yerleşmedi. Beşiktaş ile takip mesafesini açtı, Başakşehir'in de psikolojisine dokundu.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.