Hayatımda böyle bir rezalet görmedim
Bu kötü yayına rağmen 'Mertan' diye birini gördük Pasları, adam geçişi, hızı müthiş
Sezon başından beri 'kanat adamı' diye kim oynadıysa fark atar. Arda'nın önünde yer alabilecek bir adam
Bir gazete 'Bu Mertan neredeydi' diye çıksaydı ben o gazeteye abone olurdum
Herkesin önüne fırsat geçer. Çoğu insan farkında bile olmaz o fırsatın; ama Uğur Dündar farkındaydı
Son haftalarda bekleneni veremeyen Galatasaray, Benfica ile oynadığı hazırlık maçını da kaybetti.
Ben onunla ilgili şunu söylemek istiyorum; maçı Galatasaray Televizyonu yayınladı. Ben böyle bir rezalet hayatımda görmedim. İsviçre dünyanın en uygar ülkelerinden bir tanesi... Maç yayını sanki birisinin cep telefonundan, 3G ile gönderiliyor.
Tek kamera!..
Kim yayınlarsa yayınlasın; Galatasaray Televizyonu bu!.. Galatasaray Televizyonu'nun Galatasaraylılara saygısı bu mu? Bu devirde çok mu zor üç tane kamera kiralamak? Sanki taş devri!.. İnanamadım. Böyle bir ayıbın altında Galatasaray Televizyonu'nun adı var. Ben o televizyonu bir daha seyreder miyim!..
Galatasaray Televizyonu, Galatasaray seyircisini eşek yerine koyuyor. Bir tekrar cihazı kiralamamışlar. Cenevre'de oyuncakçılar da satılır! Gol oluyor, 'kim vurdu' bilmiyoruz. Spiker de farkında değil zaten...
Bütün bu yayına rağmen adını her gazetenin farklı yazdığı 'Mertan' diye bir adamı gördük. Son 20 dakika oyuna girdi ve karşısında oynayan Brezilyalı Emerson'u perişan etti. Galatasaray'da son yıllarda oynamış en iyi kanat oyuncusu... A2 Takımında oynuyormuş.
Müthiş... Pasları, adam geçişleri, hızı... Şu anda oynasa Galatasaray'ın en iyi oyuncusu olur.
NOTLAR ÖYLESİNE VERİLİYOR
Sezon başından beri Galatasaray'da 'kanat adamı' diye kim oynadıysa fark atar geçer. Dört Kazım eder, üç Riera eder. İki Sabri eder, Eboue eder, Sercan eder, Elmander eder. Kim varsa...
Nereden çıktı; bilemiyorum.
Ertesi gün bütün gazetelere baktım, tek satır yok. Kadrolarda da 5 vermişler.
Notlar öylesine veriliyor. Galatasaray kaybetti ya bir kere; kaybettiğin zaman 6-7 alacak adam olmaz takımda!.. En fazla notu 5 olur.
Daha oyuna girerken, adını yazmışlar, notu da koymuşlar. Belli! Gazete baskıya yetişecek. Sonra da kimse okumuyor.
Ertesi gün bir tane gazete, 'Bu Mertan şimdiye kadar neredeydi!' başlığı ile çıksaydı, ben o gazeteye abone olurdum. Ben o gazetenin tiryakisi olurdum. Fark yaratmak bu... Gazetecilik bu... Eline fırsat her zaman geçmez.
Eline fırsat geçtiği zaman değerlendireceksin.
MARK SPİTZ EFSANE OLDU
1972 Olimpiyatlarını, Türkiye yayınlamaya başladığı zaman tavşanın suyunun suyuydu, adını bilen yoktu ve kimse talip olmadığı için; o da yüzmeye meraklı olduğu için 'Yüzmeyi sen anlat' dediler. Mark Spitz yüzmede 7 dünya rekoru kırıp, 7 altın madalya alınca olimpiyatların efsanesi oldu.
O fırsatı değerlendiren, tavşanın suyunun suyu, kimsenin adını bilmediği adam da Uğur Dündar oldu.
Sene 2011; 39 yıl geçmiş aradan, Uğur Dündar hâlâ efsane... 1972'deki fırsatı iyi kullandığı için...
Herhangi bir mesleğin, herhangi bir sanatın büyüğü ile küçüğü arasındaki fark bu... Fırsatı kullanıyorsan büyüksündür. Herkesin önüne fırsat geçer. Çoğu insan farkında bile olmaz o fırsatın... Uğur farkındaydı.
Mark Spitz 7 tane madalya almasa, bu kadar öne çıkmaza Uğur orada çıkmazdı ama arkadan başka bir olayda yine çıkardı. Çünkü adam fırsatları kolluyor. Gazetecilik bu...
GALİBA BİR EKSİĞİ DOLUYOR
Mertan'la ilgili haber bir tane gazetede yoktu.
O maç için bir tek Mertan'ın çıkması bile yeter. Arda'nın önünde olabilecek bir adam. 'Arda'dan önünde' ne demek; '50 milyon' demek. Bir maçta 50 milyon liralık bir adam buluyorsan, daha ne istersin!.. Keşke her maçta böyle bir adam bulsa Galatasaray...
Benfica maçı Galatasaray açısından muhteşem bir maçtır. Hazırlık maçında 3 tane, 4 tane yemişim, banane...
İşi yarar kim var; ben ona bakıyorum.
Şimdi gözüm onda... İki maç daha böyle giderse bitti.
Galatasaray'ın kadrosu iyi değil. Galatasaray kadrosunun çok büyük eksikleri var. Bu eksiklerden biri galiba doluyor; onu gördüm.
BEŞİKTAŞ KARMAKARIŞIK
Pazar akşamı Beşiktaş ile Galatasaray İnönü'de karşılaşacak. Derbiyle ilgili neler söyleyeceksiniz; kimi daha şanslı görüyorsunuz?
İki takım da kötü. Kötü takımların maçında her şey olabilir. Bir yanlış kalkan bayrak, bir yanlış çalınan düdük dâhil her şey sonucu değiştirebilir.
Beşiktaş da karmakarışık durumda, Galatasaray da tatsız durumda...
Zaten ligin kaderinin ne olacağı belli değil. Gazeteler yazmasa ben bu hafta Beşiktaş-Galatasaray maçı olduğunun farkında değilim. Anla ne hale gelmiş!..
* * *
MAHMUTİ İKRAM ETTİ
NBA oyuncularının da gelişiyle birlikte Beko Basketbol Ligi'nde çekişmeli karşılaşmalar oynanıyor. Siz mücadeleleri nasıl buluyorsunuz?
Şimdi son dönemde öne çıkan spor dalı basketbol. Geçen hafta rakip seyircinin alınmaması gibi ayıp uygulamalara rağmen basketbol kendinden konuşturuyor.
Bir Beşiktaş-Fenerbahçe, bir Galatasaray- Efes maçı izledik. 10'ar bin insan seyretti. Bu çok önemli bir rakam...
Basketbolda büyük heyecan var ama görüyoruz ki takımlarımızda koç yok. Yani Galatasaray-Efes maçında iki koç da galibiyeti birbirine ikram etmek için her şeyi yaptı. Sonunda Oktay Mahmuti kazandı! O daha 'ikramcı' çıktı; Ufuk Sarıca aldı maçı...
Türkiye'de koçluğun bu düzeylere gelişine inanamıyorum. Ellerindeki silahları kullanamayan insanlar. Bir Galatasaray kadrosu düşün ki Haluk Yıldırım gibi deneyimli milli oyuncu 12'ye giremiyor. 12'ye girip sahanın kenarına gelemiyor. Öyle bir kadrosu var Galatasaray'ın... Bu kadroyu kullanamıyor. Ufuk'un bütün ikramlarına rağmen Oktay Mahmuti o maçı nasıl verdi hayret bir şey!..
Türkiye'de şiddetle basketbol koçuna ihtiyaç var. Her şey üçlük atışlara bağlanmış, üçlük atan kazanıyor.
Basketbol bu değil. Basketbol oyun sporu ya! Bin tane oyun var.
FUTBOLDAN SOĞUDULAR
Kadın Basketbol da oldukça iyi gidiyor. Galatasaray Medical Park başta olmak üzere kulüpler son yılların en iyi kadrolarını kurdu.
Görüntü şu; halk psikolojik olarak futboldan soğudu. Yeni bir şey arıyor.
Bu yeni şey de basketbolda var. Çünkü dünya yıldızları da geliyor; NBA'deki lokavt dolayısıyla... Basketbol çok hareketli bir spor. Futboldaki gibi uyutan dakikalar yok. Gözünü bir an kapatsan bir şey kaçırıyorsun.
Halk yöneliyor.
Kulüplerin artık işi ciddiye alması lazım.
Artık salon da var. Bin kişilik, beş yüz kişilik barakalarda oynanmıyor.
16 bin kişi alıyor Sinan Erdem, 12 bin kişi alıyor Abdi İpekçi...
O zaman bunun hakkını verip kullanmaları lazım.
* * *
BÖLÜCÜLÜKLER YETMEDİMİ?
'Milli maçlar Anadolu'da oynansın' ne demek! Bunu böyle tahrik etmenin anlamı var mı? Milli maçları Galatasaray kulübü mü organize ediyor?
Televizyonda maçı yorumlayan Rıdvan Dilmen, Türk Telekom Arena'daki protestolara tepki gösterdi ve "Maçlar Anadolu'da oynansın" şeklinde bir öneri getirdi. Başta Fenerbahçeli oyuncular olmak üzere bu görüş taraftar da buldu. Siz ne düşünüyorsunuz? Maçlar Anadolu'da oynansa daha mı iyi olur?
Türkiye'deki bölücülükler yetmedi, bir de bu çıkıyor şimdi!.. Kadıköy'de oynanırsa Anadolu mu olacak? "Anadolu" derken orayı mı kastediyor? Bu ne demek ya!
Bunu böyle tahrik etmenin, bunu böyle deşmenin, böyle üstüne gitmenin âlemi var mı ki o stadın kapısında Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Stadı yazıyor. Galatasaray'a kiralamış.
Milli maçı Galatasaray mı organize ediyor? Galatasaray Kulübü'nün kartlarıyla mı giriyorsun? Hayır. Herkes nereden bilet alıyorsa oradan bile alıyor. Ayrılmış bir yer mi var?
RIDVAN DAHİL BUNLARA
Gazete öyle yazıyor; "Galatasaray'a ayrılmış tribünün önünde oynuyor Volkan." Öyle bir tribün mü var? Galatasaraylılara ayrılmış tribün mü var maçta!.. Nereden icat ediyorlar bunu!.. Biletler numaralı, numaralı biletleri de federasyon satıyor. Benim spor basınım akla hayale gelmez bir bölücülük içinde... Rıdvan dâhil bunlara...
Rıdvan'ın fena halde federasyona ve Fenerbahçe'ye yakınlaşma içinde olduğunu görüyorum ve çok üzülüyorum.
Çok severim ben Rıdvan'ı çünkü... "Türkiye'nin en iyi futbol yorumcusu" olduğunu da defalarca söyledim.
Ama son zamanlarda teknik direktörlük işi arıyor sanki... Bütün konuşmaları öyle...
Mehmet Ali Aydınlar'a ve Fenerbahçe'ye yontuyor durmadan... 'Aman kırmayayım, aman üzmeyeyim, onlara yakın görüneyim!' Böyle bir şey olmaz!..
Milli oyunculara gruplara kalamamasına karşın dağıtılan 8 milyon liralık prim tartışılıyor. Türkiye'nin gruplarda mücadele eden takımlar içinde en fazla prim dağıtan ülke olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
8 MİLYONUN LAFI OLMAZ
8 milyon liranın lafı bile olmaz. Burası Türkiye arkadaş...
Basketbol takımına dağıtılan ve açıklanmayan 28 milyon liranın hesabını sormayan ülkenin, futbol takımına verilen 8 milyon lirayı sormaya hakkı yok.
Oyuncuların hatta primin artması için federasyon ile pazarlık yaptığı yolunda haberler de çıktı.
Olabilir... Biz alışmışız; sakal denir ona... "Şu sakalı biraz artır" lafı adettir Türkiye'de...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.