Hıncal Uluç

Hıncal Uluç

27 Temmuz 2011 | Çarşamba

Anayasa ihlali

Fenerbahçe-Shakhtar Donetsk maçı taraftarların sahaya girmesi nedeniyle yarıda kaldı.
Stadın 3-4 maç kapatılması söz konusu... Bazı çevreler bunu Metris'ten Aziz Yıldırım'ın yazdığı duygu dolu mektuba ve avukatı ile gönderdiği mesajlara bağladı. Siz nasıl yorumluyorsunuz?
Taraftarın günahı yok! Taraftar adı üstünde; taraftardır, fanatiktir. Her zaman söylüyorum senelerden beri, fanatik de kötü bir laf değil. Bizde kötü anlamda konuşuluyor. Hayır, fanatik de "fan"dan gelir, hayrandan! Doğmuş büyümüş, 80 yaşına gelmiş adam Fenerbahçeli.
Bu adamın başına hiç ummadık bir şey geliyor.
Tabii üzülecek. tabii tepki gösterecek. Ama bu tepkiyi kötüye kanalize edebilirsin, kolaylıkla. Fenerbahçe'de birileri bunu yapıyor işte. Fenerbahçe-Shakhtar Donetsk maçındaki olaylar bana sorarsan tertip. Birileri taraftara onu yaptırdı. Polisin , savcıların görevi o birilerini bulmaktır. Çünkü bugün ülkemizde geçerli olan bir futbol yasası var. Bu yasaya göre sahaya girmek suç! Sahaya girenlerin hepsinin resimleri de var, güvenlik kamerasında görüntüleri de var.

ÇOK CİDDİ BİR SUÇ İŞLENDİ

Yani sahaya kaç kişi girdiyse onların hepsini polis birer birer bulur. Ama ben diyorum ki o sahaya girenlerde değil kabahat. Sahaya sokanlarda. Esas onların bulunması lazım. Yoksa daha ortada lig yokken... Diyelim ki Fenerbahçe'ye ceza verildi. Bu tahrikçiler o zaman kimbilir neler yapacak?
Polis ve savcılarımız şimdiden önlemini almazlarsa yarın çok ağır olaylara gebe olur.
Orada aslında gözden kaçan daha önemli bir olay var.
Maçın 10. dakikasında Fenerbahçe Başkan Vekili, o sırada orada olan en yüksek derecedeki Fenerbahçeli Ali Koç basın tribününe gelerek; "Burayı terk edin sizin güvenliğinizi sağlayamayız" diyor. Diyen kim o güvenliği sağlamakla görevli Fenerbahçe'nin o andaki 1 numaralı yetkilisi. Yani Ali Koç diyor ki "Ben sizin güvenliğinizi sağlamaktan acizim" Böyle bir şey olabilir mi? Gazetecilere sahayı terk edin demek çok ciddi söylüyorum; Anayasa ihlali. İfade özgürlüğünün, basın özgürlüğünün çiğnenmesi resmen. İstanbul dağ başı değil. Sınırdaki bilmemne karakolu değil orası, İstanbul!
Polisin var, Emniyet Müdürün var, Valin var.

GAZETELER TEPKİSİZ KALDILAR!

Vali yasal olarak "İl spor başkanı." İstanbul il güvenlik konseyinin de başkanı. "Efendim ben bugün Shakhtar Donetsk ile oynruyorum durum gergin her türlü emniyet tedbirini alın sayın valim, sayın emniyet müdürüm" demesi gerekirken Ali Koç gazetecilere "Buradan çıkın" diyor.
Gazeteciler çıkıyorlar! Sonra; gazetelerde bir tepki gördün mü? Bir tane köşe yazısı gördün mü? Bu ne demektir diye? Bu kadar basın kuruluşu var; Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Spor Yazarları Derneği, Gazeteciler Sendikası! Bu bir anayasa ihlali diye yer yerinden oynattılar mı? Ondan sonra onun, bunun tahrikiyle sahaya girmiş zavallı Fenerbahçeli suçlu, onu yakala futbolda şiddet yasasına göre içeriye at!
Öbür tarafta anayasa ihlali var, ona gıkını çıkaran yok.
O zaman ben de diyorum ki bu medya buna layık.
Ali Koç adamlarını iyi tanıyormuş ki "Çıkın gidin" demiş.
Yarın gene der. Öbür gün gene der. Hatta öbür gün hiç almaz. "Gelmeyin arkadaş" der.
Maçtan önce, daha maç başlamadan Haber Türk muhabirlerinin akreditasyonları iptal ediliyor. Haber Türk bunun üstüne gitmiyor yaaa! Böyle bekliyorum ki birinci sayfanın manşetinde güm diye versinler, Fatih Altaylı başyazı yazsın.
Haber alma hakkımız engellenemez diye. Hayır, kimse yok Haber Türk'te. Bu yanağımıza tokadı yemişiz, hepimiz Hz. İsa olmuşuz öbür yanağımızı çeviriyoruz bir de buraya vurun diye. Eeee vururlar.

-Copa Amerika'da Uruguay Şampiyon oldu. Kupayı nasıl buldunuz? Kaç kişi izledi Türkiye'de Copa Amerika'yı? Dünya futbolunda gerileme var, Dünya futbolu düşüyor diye kaç kere söyledik. Kıyametleri koparan bütün bir sene destan yazılan Messi'nin adı geçti mi Copa Amerika'da?
Aynen Dünya Kupası'nda geçmediği gibi, Güney Afrika'da burada da geçmedi. Kendi kendimize birtakım yıldızlar yarattıp, onları pazarlamaya çalışıyoruz, televizyon olarak! Çünkü televizyon yayınları satıyorsun.
İşte buyur; Uruguay ile Paraguay'ın final oynadığı bir Copa Amerika, Güney Amerika futbolunun nereye geldiğini gösterir. Bildiğimiz Güney Amerika takımlarının ikinci gurubundan Uruguay. Brezilyası yok, Arjantin'i yok!

Fransa Bisiklet Turu yine mükemmel geçti. Siz izlerken keyif aldınız mı?
Çok keyifli, güzel bir Fransa Bisiklet Turu oldu. Yani İkinci Dünya savaşından beri en yaşlı tur galibi çıktı, 34 yaşında. Avusturalya'nın ilk tur galibi; Cadel Evans ve 34 yaşında. Yıllar yılı bu Fransa Turu'nda direnir, nihayet şampiyonluğa ulaştı. Baştan sona çok akıllı ve çok güzel koştu. Hak etti şampiyonluğu.
TEK KUSUR, SPİKERLERDEYDİ
-Lüksemburglu Schlek kardeşler bir, iki oldular, iki kardeş ilk defa Fransa Turu tarihinde yan yana ilk defa podyuma çıktılar. Aslında ikisinden biri de şampiyon da olabilirdi. Cadel Evans'ın takımı ne kadar takım ruhuyla koştuysa, ne kadar iyi yönetildiyse, Lüksemburglular'ın olduğu takım da o kadar kötü yönetildi. Elinde aslında Andy ve Frank Schlek gibi iki önemli kozları varken bunlara iyi bir taktik veremediler, kullanamadılar.
Bu Cadel Evans'a rağmen bu Schlek'lerden biri yarışı kazanabilirdi.
Bir defa harika bir yayıncılık örneğiydi gene, olağanüstü.
Bir Fransa Bisiklet Turu dolayısıyla Fransız Turizmi'ne ancak bu kadar hizmet edilir. Her etapta bir yeri gidip görme arzusu uyanıyor içinizde. Yani 40 kere gittiğim Paris'e son etapta yeniden gitmek geldi içimden. Adamlar bu işleri çok iyi hazmetmişler Fransız televizyonu. Bizde bu işleri beceremiyoruz. Çok yazıktır turistik yayıncılığı yapmayı iyi yapamıyoruz.
Adamlar yapıyor.
Bu defa yayının kusuru bizim Eurosport'un Türkçe sunucularıydı. Caner de Alper de bisikleti çok iyi biliyorlar.
Aslında, turu çok iyi biliyorlar. Önemli bilgiler veriyorlar ama garip bir şekilde turun başından itibaren seyirciyi rahatsız edecek derecede bir Alberto Contador hayranlıkları ve bir Schlek'ler antipatileri var. Andy Schlek'in sarı mayoyu ele geçirdiği Alpe d'Huez etabında, anlata, anlata, anlata Condador'u anlattılar.


ÖNEMLİ BİR DETAYI UNUTTUK!
Ertesi günkü saate karşı düz yarışın favorisi Cadel Evans'ı anlattılar. Ama o tırmanışta sarı mayoyu eline geçiren Andy Schlek'ten söz etmediler. Fransa Bisiklet Turu sarı mayo üzerine kurulmuştur. Kapanırken hatta "Bu arada bir detayı unuttuk Andy Schlek de sarı mayoyu kazandı" dediler.
Ama kelimeleri de aynen bu "Bir detayı unuttuk..." Yani adam 18 etap sonra Andy nihayet sarı mayoyu ele geçirmiş, Andy birinci kardeşi Frank ikinci olmuş, iki kardeş ilk sırayı ele geçirmişler "Bu arada bir detayı unuttuk..." diyorlar. Yani öyle bir Contador hayranlığı içindeydiler ki... Modane - Alpe d'Huez arasında koşulan 109 kilometrelik 19. etabını Pierre Rolland kazandı.
Diyor ki anlatan arkadaşlarımız bu Alpe d'Huez'i son kazanan Fransız 25 sene evvel Bernard Hinault kazandı. Bugün de Rolland kazandı. O sırada Bernard ile Rolland karşı karşıya öpüşüyorlar. Çünkü farkında bile değiller madalya töreninin yönetmeni Bernard senelerdir, tesadüfen orada değil!

ALLAH'TAN İKİ DİL YAYIN VAR!

Her Fransa Turu'nun her etabında yarışmanın küçük maskotları var ya onları hep Bernard verir. 25 sene evvel kazanan ilk şampiyon ile şimdi kazanan Fransız yan yana bu sahnenin farkında bile değiller, onları anlatacakları yerde "Vay Cadel Evans şöyleydi, vay Condador böyleydi" diye onları anlatıyorlar. Şaşırdım...
Yani çok iyi bilmek bazen yetmiyor. Belki de zararlı oluyor.
Orada ekranın başındakilerin kişisel sempatilerini ve antipatilerini seyirciye aktarmamaları lazım. "Bu arada bir detayı unuttuk..." Benim şansım vardı. Televizyonum iki dil birden yayın yapıyor. Basıp İngilizce izleyebiliyordum.
Ama İngilizce bilmeyenler? Bana gelen mesajları ben biliyorum.



Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

GÜNÜN DİĞER YAZARLARI

SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor