Leke düşürdüler

_Fenerbahçe Ülker, Galatasaray Cafe Crown'u basketbol play-off serisinde 4-2 mağlup ederek şampiyonluğa ulaştı. Galatasaray zorladı, seriyi 3-2'ye getirmeyi başardı ama Abdi İpekçi'deki son maçta ip koptu. Mücadeleyi nasıl buldunuz?
Takımların gücüne bakarsan seri 4-0 bitmeliydi. 4-2 olması Galatasaray'ın savaşma gücünden kaynaklandı.
Bu Galatasaray açısından hoş...
Serinin 6 maçı da Abdi İpekçi gibi Sinan Erdem gibi Türkiye'nin en büyük salonlarında boş yer kalmadan oynandı.
Senelerden beri söylediğim bu; dünyanın en büyük takımlarını kursanız, müessese adıyla sahaya çıktığınız zaman 150 kişiye oynuyorsunuz ama takımların adları Fenerbahçe, Galatasaray oldu mu; o zaman yer yerinden oynuyor. Bu 1910 yılından beri böyle... Bugüne ait bir şey değil.
Burada Galatasaray'ın en büyük yanlışı, ana markayı ve kapattığı takımdaki en iyi oyuncuları Fenerbahçe'ye veren Ülker'in B takımı olmayı kabullenmesiydi.
O zaman da bu güç farkı ortaya çıkıyor.
Buna rağmen iyi mücadele etti Galatasaray... Öğrendiğim kadarıyla da seneye Ülker grubundan ayrılıyorlarmış ve Medical Park ile anlaşıyorlarmış.
Ülker'in takımı A takımı Fenerbahçe, B takımı Galatasaray, C takımı Beşiktaş; izleniminin ortadan kalkması lazım. Yarışa mağlup başlamayı Galatasaray kabul etmemeliydi. Ne pahasına olursa olsun... Ne yazık ki Galatasaray'ın o zamanki yönetimleri üç kuruş için ikinci takım olmayı kabullendi.
Ben olsam kapardım.
Böyle bir aşağılamayı kabul etmektense 'Galatasaray Basketbol Şubesi'ni sponsor bulamadık, kapıyoruz' derdim.

G.SARAYLILIĞA YAKIŞMAZ
_Fenerbahçe'nin şampiyonluğa ulaştığı karşılaşma sonrasında salonda olay vardı. Galatasaray taraftarı uzun süre salonu boşaltmak istemedi. Kazanan takımı alkışlamayı ne zaman becerebileceğiz?
Bu konuyu iki ayrı tabloda incelemek lazım: Galatasaray seyircisinin yaptığı ayıp... Bunun hiçbir mazereti olamaz. 'Efendim onlar bize neler yapıyorlardı da... Biz de...' Bunları geçiniz. Senin sahana konuk olarak gelmiş bir takım, şampiyonluk kupasını senin alkışlarınla almalı. Galatasaraylılara yakışan budur.
Bunu yapmayanlar da Galatasaraylı değildir. Onun için ne zamandan beri "Ben artıkGalatasaraylı değilim" diyorum.
Bunlar Galatasaraylı ise ben değilim. Benim öğrendiğim, bana anlatılan, bana tanıtılan Galatasaray bu değil. Galatasaraylılık sevgidir, Galatasaraylılık sportmenliktir, Galatasaraylılık saygıdır.
Aralarında büyük bir mantalite farkı olan Barcelona ile Real Madrid'in yaptıkları maçı hatırla... Birbirlerini alkışlayarak uğurladılar ki bunlar İspanya içinde birbirlerini bir kaşık suda boğacak iki ayrı kavmin takımları neredeyse...
Birisi İspanya Milli Takımı gibi, Real Madrid; öbürü 'Katalanya Milli Takımı' diye adı geçen Barcelona... Bunlar sporun bayrağı altında birleşiyorlar, biz kendi evimizde birbirimizi yiyoruz.
Bugün Galatasaray varsa, Fenerbahçe sayesinde var.
Fenerbahçe varsa Galatasaray sayesinde var. Bunlardan birini kaldır, öbürü biter. Bunu idrak edemeyenler Galatasaray adına leke düşürdüler orada... "Galatasaray'ın düşmanıGalatasaraylılardır" derken Ünal Aysal'ın neyi kastettiğini gördük; "Yapmayın bu Galatasaraylılığa yakışmaz" diyen Galatasaray başkanını dahi yuhaladılar. Öyle gözü dönmüş, ruh hastaları var.

VEHBİ BEY HAKLIYMIŞ
Kameralar da var, birer birer tespit edip bunları statlara, salonlara almamak lazım. Bunlar hasbelkader Galatasaray Kulübü Üyesi ise ihraç edilmeleri lazım. Bu geçiştirilecek bir olay değil.
Bu tablonun bir tarafı... Öbür tarafında Fenerbahçe'yi yönetenler de bu olaydan ders almalı. Ali Koç şapkasını önüne koyup Galatasaray seyircisi, "Ali Koç dışarı" diye niye bağırdığını düşünmesi lazım. Ali Koç, Fenerbahçe yönetimine bu ülkenin en saygın iş adamlarından birisi olarak girdi. O gece orada Ali Koç'un yerine Abdullah Kiğılı olsaydı, "Abdullah Kiğılı dışarı" diye kimse bağırmazdı. Ali Koç'a bağırdılar. Niye? Çünkü Ali Koç, Aziz Yıldırım'a sahip olacağına, 'Başkan bunlar Fenerbahçe'ye yakışmaz' diyeceğine, Aziz Yıldırım'ın sözcüsü oldu. İleri geri fanatik laflar etti ve damgalı Fenerliler arasına adını yazdırdı. Mahmut Uslu, Murat Özaydınlı'ların sırasına girdi Ali Koç... Yakışır mı?
Rahmetli Vehbi (Koç) Bey'in"Siz bu kulüp işlerine girmeyin" derken ne kadar haklı olduğunu anladım.
Fenerbahçe de Aziz Yıldırım da Ali Koç da 'Niye bize' diye düşünmeleri lazım.
Tekrar ediyorum. Bu söylediklerim 'Galatasaray seyircisi' denen güruhun yaptığını mazur göstermek için değil.
Bu iki ayrı olay...

BURNUNDAN KIL ALDIRMIYOR
_Başka salonlarda da aynı olaylar yaşanıyor aslında... Bu sadece Galatasaraylılara özgü bir şey değil.
Galatasaray seyircisinin, Fener'in salonunda bunlar olsa dahi yapma hakkı yok. Çünkü Galatasaray başından beri hep burnundan kıl aldırmıyor, "Biz liseliyiz", "Biz üniversiteliyiz", "Biz batıya açılan pencereyiz" diye kendini tanıtıyor.
O zaman sen hep örnek olacaksın. Onlar sana ne yaparlarsa yapsın, 'Siz bize böyle yaptınız ama bakın biz size hâlâ nasıl davranıyoruz' demesi gereken takım.

EN İYİ BAŞKANLARDAN OLUR
_Fenerbahçe bu sezon başarılı bir yıl geçirdi ve 3 ana branşta, 5 şampiyonluk birden yaşayarak önemli bir başarının altına imza attı.
Onu da yılardır sana söylüyorum; iki Aziz Yıldırım var.
Futbol yöneticisi Aziz Yıldırım'ı çıkar, geriye Fenerbahçe'nin gelmiş geçmiş en iyi başkanlarından biri kalır.
Futbol dışındaki dallarda neredeyse bitmiş yok olmuşFenerbahçe'yi yeniden yaratan, bu durumlara getiren Aziz Yıldırım'dır. Aziz Yıldırım, kendi yaptıklarını futboldaki tatsız haliyle, tavrıyla yıkıyor.

_Şöyle muhteşem bir grafik var. Onu özellikle söylemek istiyorum. Fenerbahçe'nin son 5 yılda, üç ana branşta 17 şampiyonluk, 7 ikincilik ve bir dördüncülüğü var.
Bir de yazılmayan, konuşulmayan branşlar var. Yüzme mesela... Atletizme bak... Bak oğlu bak...

PANKART BİR ZEKA ESERİYDİ
_Bir önceki maçta Fenerbahçeli taraftarlar "Bildiğiniz bir oyun varsa onu oynayalım" pankartı açtılar.
Son maçta ise Galatasaraylı taraftarlar buna "Bilmediğimiz tek oyun masa başı oyunları" pankartı ile cevap verdiler. Bu belki kötü biten günün hoş tarafıydı.
Şimdi iki pankart da hoş...

_Biraz tahrik edici ama...
O seninle dalga geçecek, sen onunla aynı konu üzerinde, dalga geçerek cevap vereceksin. Bunu biz de Fenerli, Galatasaraylı arkadaşlar aramızda yapıyoruz.

_Son derece yaratıcı pankartlar aslında.
Rekabet bu, gırgır bu... Futbolun güzelliği, sporun güzelliği bu...
Alkışlayacaksın da, dalganı da geçeceksin. Ama biz sövüyoruz. Biz şiddete başvuruyoruz.
O pankartı açan seyircinin kalkıp maçın sonunda 'Kupayı verdirmiyorum' çirkinliğini yapması o pankartın güzelliğini, esprisini de yok ediyor. O çünkü bir zekâ eseri...
Öbürü kaba kuvvet... 'Sende bu kadar zeka varken niye kaba kuvvete başvuruyorsun
kardeşim' demezler mi?

* * *
BİZANS OYUNLARINA TAHAMMÜL EDEMEZ
Polat, Aysal hakkında doğru söylüyor ama bunu öyle bir zamanda söylüyor ki kendini kötü duruma düşürüyor

_Polat "Aysal, 3-4 ayda kaçar" şeklinde bir yorumda bulundu. Ne düşünüyorsunuz; Aysal bırakır mı?
Adnan Polat zamansız ve yersiz konuştu. Sporun temeli timing (zamanlama). Doğru hareketi yapmak değil spor. Doğru hareketi, doğru zamanda,doğru yerde yapmaktır. Adnan Polat, Galatasaray'ın iç yüzünü en iyi bilenlerden biri. Adnan Polat, Ünal'ın ruh yapısını da biliyor. 'Bu yapıdaki bir adam bu Bizans oyunlarına tahammül edemez, gider. Çünkü sırtında yumurta küfesi yok' diyor. Çünkü Ünal Aysal bizler gibi spor sayfalarında resimleri çıksın, televizyonlarda, ana haberlerde görüntüleri olsun meraklısı bir adam da değil. Ünal Aysal bu işe Galatasaray'a yardım için girdi, baktı ki olmadı 'Lanet olsun!' der gider. Temelde söylenen doğru... Ama Adnan bunu öyle bir zamanda söylüyor
ki...
Kendini berbat ediyor.

* * *
DÜNYA KUPASI'NDAN BERİ FORLAN NEREDE?
Diego Forlan sahaya çıksa kimin umurunda!.. Beni heyecanlandırmıyor. Geçen yıl adını kaç kez duydunuz?

_Galatasaray Başkanı Ünal Aysal özel uçağı ile İspanya'ya transfer seferine gitti. Atletico Madrid ile masaya oturdu. Başkanın transfer seferine bizzat çıkması ve henüz net bir gelişme olmaması camiadan eleştiri aldı. Aysal'ın gitmesi yanlış mıydı?
Bunlar karşılıklı şovlar. Yıldırım Demirören kendi uçağıyla gidince Ünal Aysal da gidiyor. Gitmese bu sefer diyecekler ki "Yıldırım gidiyor. Sen niye gitmiyorsun?' Bizim millet eleştirmek için bir şey bulur. Yapsan da eleştirir, yapmasan da eleştirir. Yani, "Galatasaray başkanı adam transfer etmeye İspanya'ya mı gider" diyorsan Galatasaray'a çok şey atfediyorsun. Peki, o zaman Fenerbahçe'ye kupa aldırmayanlar kim? Onlar "Salatasaray" mı!.. Sen bu kadar ağırlıklı olduğunu düşünüyorsan Galatasaray'ın; önce bunu önle. Bunlar palavra. Gider de şov da yapabilir. Yapıyor herkes!..

REAL MADRİD'İN GÖLGESİ
_Forlan, Reyes ve Tomas Ujfalusi transferleri için ne düşünüyorsunuz? Galatasaray doğru isimler üzerinde mi?
Beni heyecanlandırmıyor hiçbirisi. Atletico Madrid, Madrid takımı olabildi mi ki şimdiye kadar? Real Madrid'in gölgesinde kalan bir takım. Esas takımı Real Madrid'in ne hallere düştüğünü gördük bu sene... Yani 'Madrid'in esasından alacağım kaç adam var' diye düşünürken neredeyse küme düşecek gölgesinden ne alayım!.. Bunların faydası olsa Atletico Madrid'e olurdu.

_Buna karşılık özellikle Forlan'ın Galatasaray'a gelmek istemediği yolunda haberler geliyor.

TERİM'LE COŞABİLİRLER
Sen şimdi evde oturuyorsun. Bana telefon eder misin 'Ağabey, Forlan oynuyor. Gidip seyredelim mi?' diye!.. Aldın mı; böyle alacaksın. Galatasaray'ın şu anda ihtiyacı olan bu... Ronaldo forma imzalamak için İstanbul'a geldi ortalık yıkılıyordu. Forlan sahaya çıksa kimin umurunda? Forlan'ın adını kaç kere duydun geçen sene? Dünya Kupası'ndan bu yana kaç kere duydun? Olur, olur; ben onu bilmem. Ama şu var kafamda; geçen defa da Fatih hoca 'öldü, bitti' denen adamları alıp getirmişti; Hagi, Popescu, Taffarel'i... O adamlar hayatlarının en iyi topunu Galatasaray'da oynadılar.