Yeni yasa çıkmalı
_Beşiktaş-Bursa maçına 7.5 yıl sonra rakip taraftar alındı ama olayların önüne geçilemedi.
Üç Bursalı, bir Beşiktaşlı taraftar çeşitli yerlerinden bıçak darbeleriyle yaralandı.
Bu olaylar Başbakan'ın ne kadar haklı olduğunu ortaya koyuyor. Futbol Federasyonu'nun ön ayak olduğu yeni bir Futbolda Şiddet Yasası var. Federasyon bunun bir an evvel çıkması için çabalıyor, bu yeni yasanın eskisinden önemli farkı, spor mahkemeleri kurulması ve kararların hızlı çıkması. Adalet Bakanı, bu yasayı geciktiriyor. 'Efendim benim mahkemelerimin yeterince işi var. Yeni işler çıkarmayın' diye!..
Ama Başbakan, geçen hafta bu işe el koydu ve "Bu yasanın bir an evvel çıkması lazım" dedi. Arkadan gelen bu olaylar Başbakan'ın ne kadar doğru, Adalet Bakanı'nın da ne kadar yanlış teşhis koyduğunu ortaya koyuyor.
Mevcut kuralların, sadece yasa değil, yönetmelikler ve düzenlemelerin belirgin özelliği şu; cezalar kulüplere kesiliyor.
Suçu işleyen bireyin herhangi bir ceza aldığı yok.
Bu yüzden adamın umurunda değil.
Bıçaklanan adam, adi suçlu muamelesi görüyor. Adi bir suçlu da tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılır, ondan sonra da büyük olasılıkla serbest bırakılır. Aldığın komik ceza da ertelenir.
Ya da ne bileyim ben; tribünlerde koltukları kırar, öbür tribüne atarsın. Hiçbir şey olmaz. Sadece o koltukları kıranların kulübüne tazminat cezası ödetilir. Oysa bunlar örgütlü suçlar. Örgütlü suçların cezası dünyanın her yerinde ağırdır. Ama bunun için ayrı bir yasa ve ayrı bir mahkeme lazım.
Bu ülkede spor mahkemesi olsaydı, o olayı çıkaran Bursalı ya da Beşiktaşlı seyirciler, o gün orada alınır, pazartesi günü mahkemeleri yapılır biterdi.
Bugün de biz seninle yargının kararını yorumlardık.
Az mı vermiş, çok mu vermiş?
YARIM SANTİMLE HAYATTAYIM
Bugün gazetelerde ne var? Mobesa ve güvenlik kameralarından bazıları tespit edilmiş de polis yakalayacakmış da yakalarsa savcıya gönderecekmiş de savcı mahkemeye verme kararı verirse, verecekmiş de...
Kemal Türkler'i öldüren adamın davası geçen hafta 30. yıl geçtiği için zaman aşımına girdi. Türkiye'de mahkeme böyle çalışıyor. Şimdi o Bursalı, Beşiktaşlı seyirciyi bıçaklayan adamın cezası ne zaman kesilecek acaba!.. Böyle ceza etkili olabilir mi? Mesele bu...
Başbakan, "Kanun bir an evvel çıksın"dediği halde Adalet Bakanı, ne yazık ki hâlâ direniyor!..
_Emniyet güçlerinin bir eksikliği söz konusu mu?
Polisin eksikliği kesin. Polis, Başbakan'ın protesto edileceğini haber alınca nasıl önlem alıyor ve öğrencilere nasıl davranıyor gördük.
Gazeteler ve televizyon haberlerinde... Bu da biliniyordu.
Adamlar daha Bursa'dan çıkarken kontrol altına alınabilirlerdi!
Beşiktaşlılar her maç öncesi Çarşı'da toplanıyorlar, onlar kontrol altına alınabilirlerdi, hayır bunlar birbirini bıçaklayana kadar hiçbir şey yok. "Bıçak" deyip geçme şah damarına gelse ölür adam.
Benim ayağıma nişan alan kişi nişan alarak mı ateş etti?
Yarım santim ile ben ayaktayım bugün... Ama Türk Ceza Kanunu, belden aşağı ateş edildiği için 'öldürme kastı yok' diye değerlendirdi. Buna karşılık yarım santim öteye gitse ben yoktum. Nasıl ceza kanunu ise!.. Beni vuran kişi doğru dürüst yatmadı bile içerde!.. Vurduran hiç yatmadı!..
Türkiye'de bir şeyi yaptın mı, yaptığın yanına kâr kalır.
Yeter ki iktidarı protesto etmeyeceksin. İktidarı protesto eden öğrenci oldun mu yerlerde sürünürsün. Ama birbirini bıçaklayan futbol seyircisi olursan, polis sana uzaktan bakar!
NE YAZIK Kİ BESLİYORLAR
_Taraftar profilini ve futbola bakış açısını da sorgulamak gerekiyor mu? İki taraf da maça değil de savaşa gelir gibi gelmiş. Bıçaklar, palalar!..
Ben yaşadım biliyorum; Bursa'da ölümden kurtuldum.
Ama adım gibi biliyorum ki aynı insanlar. Her kulübün bir otobüs, iki otobüs dolusu, kanlı katil, gözünü kırpmadan adam öldürebilecek, holigan taraftarı var. Fenerbahçe'nin de Galatasaray'ın da Beşiktaş'ın da Trabzon'un da Bursa'nın da... Ve ne yazık ki bunların hepsini kulüpler besliyor. Yasak olmasına rağmen bilet ile besliyorlar.
İşte onun için yasa lazım.
Geçen hafta konuştuk; iki Beşiktaş amigosu birbirini vuruyor ve İstanbul Emniyet Müdürü, iki Beşiktaşlı amigonun niye birbirini vurduğunu merak etmiyor!
Çünkü biliyor aslında ve onu soruşturmak işine gelmiyor.
Soruşturursa başı Yıldırım Demirören ile belaya girecek çünkü...
Bu ülkede polisin holiganizmi engellemesi mümkün mü? Aziz Yıldırım'ı kızdırmayacaksın, Yıldırım Demirören'i kızdırmayacaksın, Adnan Polat'ı kızdırmayacaksın... Onlar çeteleri besleyecekler, o çeteler birbirlerine girecekler; paylaşamadıkları için; sen de polis olarak, bunu bir basit yaralama vakası olarak göreceksin!
Kaç defa söyledim, kaç defa yazdım, Galatasaray kapalı tribünün önünde satılan kara borsa biletleri. İki sivil polis yok mu İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde! 'Yahu bu Hıncal söyleyip duruyor, gidip bakın şuraya' diyecek!..
Göndermez. Gönderirse kulüp başkanlarıyla başı derde girer! Bu rantı yaratan biletlerin, kartların o adamların eline nasıl geçtiğini öğrenmek, polis için 5 dakika...
Ama öğrenmiyorlar.
Ama Başbakan'ı protesto edecek 10 öğrenciyi daha Kocaeli Stadı'nın önünde durdurmaya kalkıyorlar. 5 polis bir genç kızı dövüyor, bu normal! Aynı ölçüde şiddet olarak kabul ediyor İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından!
Yerde yatan bir genç kızı 5 polisin tekmelemesini normal görüyor benim Emniyet Müdürüm! Ama birbirine bıçaklayanlara da aldırış etmiyor. 'Bunlar birbirlerini niye bıçaklıyor' diye merak etmiyor. Türkiye'de demokrasi var!
TÜRKİYE'DE SPOR TURİZMİ YOK
_Aslında iki kulüp arasındaki çekişmenin bitmesi için çok önemli bir adım olabilirdi.
Adım doğru. Atılması gereken şey de bu... Ben Galatasaraylı'yım.
Bursa benim en sevdiğim şehirlerden birisi.
Bursa'da beni seven binlerce insan var. Bursa'ya imza atmaya gittiğim zaman yağmurda bir buçuk kilometre kuyruk vardı. Bursa, beni böyle seviyor. Ama ben aynı Bursa'da o 50 holigan yüzünden ölümden kurtuldum.
Kahraman bir taksi şoförü beni alıp kaçırmasaydı ben yoktum, linç etmişlerdi. Üstelik de Bursaspor'un Galatasaray'ı yendiği bir maçtan sonra... Yasak, çare değil.
Hıncal Uluç gibi Bursa'yı seven ve Bursalılar'ın sevdiği bir adam, sırf 'Galatasaraylı' diye Bursa'ya gitmesi yasaklanabilir mi? Yasaklarla demokrasi olur mu? Voleybol maçına o gelmesin, o basketbol maçına öteki gitmesin.
O zaman niye yapıyoruz sporu?
Sen 5 çapulcuyu, kulübün beslediği 10 holiganı kontrol edemiyorsan, baş edemiyorsan devlet olarak; benim spor seyretme zevkimi nasıl yasaklayabilirsin? 'Ben acizim kardeşim, kusura bakma. Bursa'ya gitme Hıncal' diyor bana devlet... Bursa'ya gitme, Malatya'ya gitme, Antep'e gitme, Kilis'e gitme...
Holiganlara mani olsalar adam gibi seyirci gelecek tribünlere...
Bir hareketlilik yaratacak. Ekonomik bir gelişme olacak. Düşün Galatasaray, Kayseri'ye gidiyor. Normalde İstanbul'dan en az 8-10 uçak dolusu insan Kayseri'ye gider. Kayseri çünkü çok güzel bir Anadolu kenti...
Oradaki oteller dolar, oradaki restoranlar dolar. Hayır.
Kimse gitmek istemiyor, kimse oğlunu, kızını göndermek istemiyor. Çünkü başına ne geleceği belli değil. Avrupa'da Amerika'da en büyük gelir kaynaklarından birisi spor turizmi.
Biz de spor turizmi yok. Çünkü holiganlar, Ali kıran baş kesen. Bitirmişler işi...
_Avrupa maçlarına dahi artık çok fazla taraftar gelmiyor.
Tabii. İki tane Leedsli'yi sen Taksim'de öldürürsen adam bir daha gelir mi? Katili de yeni yakaladık. Olaya bakar mısın?
* * *
EMENİKE İŞİ BİLMİYOR!
Alex'ten başlayarak Fenerli oyuncular, önüne ayak uzandı mı, kendini yere bırakıyor.
Hakem de bunu yutuyor
_Fırat Aydınus'u bu kadar gergin görmemiştim. Kart gösterecek pozisyonlara gittiği zaman ekranlara sinirli halleri yansıdı.
Kaç tane pozisyon. Fenerbahçe maçında Emre nasıl kaldı oyunda? Dokunulmazlığı mı var Emre'nin? Var demek ki! İşte görüyoruz. Fenerbahçe'nin attığı birinci golde nasıl faul var?
Bütün Fenerbahçeli futbolculara öğretilmiş. 'Önünüze uzatılmış bir rakip herhangi bir organı varsa vücudu, ayağı, şusu busu katiyen üstünden atlamaya teşebbüs etmeyin, ayağınızı yerden sürüyün, adama takılın, çelme takılmış olsun ve siz düşün.' Niang'ın yaptığı tamamen bu.
Öte yandan iki kişi aynı hareketi Emenike'ye yaptı. Emenike üzerinden atladı. Ayağını yerden sürüyüp o çifte ayağa takılacağına üstünden uçtu. Tabii penaltı yok! Çünkü ona öğretmemişler. Ona Fair-Play'i öğretmişler.
Fenerbahçe'de Alex'le başladı bu iş. Şimdi bütün Fenerliler öyle.
Fenerlilerin önüne bir ayak uzandı mı hemen ayağını getirip o ayağın altına koyuyor dönüp de hakeme bakıyor; 'Bak çelmeyi yedim' diye. Hakem de zokayı yutuyor.
Yan hakeme resmen yutturdu Niang faulü. O faul de gol oldu. Ondan sonra ayıkla pirincin taşını.
Yani o faulü verenin Emenike'ye yapılan penaltıyı vermeyişidir.
Verdiğini yine tartışıyoruz. Doğrudur, yanlıştır.
Ama aynı pozisyonu bu tarafa vermiyorsun.
İşte takım böyle tutulur. Fener aleyhine olanı görüyorsun, Karabük aleyhine olanı görmüyorsun.
Görmeyince bitiyor mesele. İyi hakemin 'taraf tutması' böyledir işte. Muhteşem bir Fenerbahçe forması ile oynadı Bünyamin Gezer, Fırat Aydınus da muhteşem bir Beşiktaş forması ile oynadı.
* * *
BEŞİKTAŞ DA KORUMA ALTINDA
"Fenerbahçe'yi yenecek takım hakemi de yenmek zorunda" demiştim. Bu hafta bir ekleme daha yapıyorum
_Futbol kısmına bakacak olursak; Beşiktaş 10 kişi kalan Bursaspor'u 1-0 yendi. Fırat Aydınus'un kararları öne çıktı ve tartışıldı. Siz maçla ilgili neler söyleyeceksiniz?
Ben bu hafta şuna karar verdim: Türkiye Futbol Federasyonu ve yayıncı kuruluş futbolun marka değerinin düşmemesi için Fenerbahçe ve Beşiktaş'ın himaye altına alınmasına karar vermiş. Galatasaray'da hiç ümit yok. Galatasaray'a aldırmıyorlar.
Ama geçen hafta demiştim ya "Fenerbahçe'yi yenecek takım hakemi de yenmek zorunda" diye. Bu hafta ona ekleme yapıyorum. Beşiktaş'ı yenecek takım da hakemi yenmek zorunda.
Çünkü Galatasaray seyircisi artık maçlara gelmez oldu ve televizyon seyretmez oldu. Fener ve Beşiktaş seyircisi de televizyon seyretmez olursa reytingler sıfırlanır, Digiturk reklam alamaz olur. Onun için 'Aman hakemler, yaman hakemler.'
KELLEMİ KESSEN VERMEM
Digiturk'ün işin içinde olduğunu gösteren şey de Digiturk'ün yorumcuları!.. Maçı anlatan iki yorumcuya inanamıyorum. Bir de itiraz et kardeşim. Yani bir hakem, Fenerbahçe ya da Beşiktaş forması giyse daha iyi. Çünkü formalı adamı görürsün tedbirini alırsın. Tarafsız bir forma giydiği zaman dalgaya düşüyorsun, tedbir alamıyorsun. Adamı tarafsız zannediyorsun çünkü.
O iki hakem Fenerbahçe, Beşiktaş forması giyseler bu kadar zarar veremezlerdi rakiplere.
Her zaman söylediğim bir şey var: Bunlar akıllı hakem. Bunlar Avrupa'da iş yapan hakemler. "İyi hakem yanlış karar vermez.
Çünkü yanlış karar verdiğin zaman yargılanırsın. İyi hakem vermediği kararla taraf tutar."
Volkan Şen'i atıyorsan, Hilbert'i atmıyorsan; bitti işte.
Volkan Şen'i atması tartışılır. Kesin doğru değil, katiyen.
Birinci sarı kart doğru, ama ikinci sarı kartı kellemi kessen ben göstermem.
Volkan'ın ikinci sarı kart görmesine neden olan hareketini 'hakemi protesto' olarak vasıflandırdı basın. Katiyen hakemi ne protesto var ne de tribünlere şikâyet var. Bir refleks olarak belki de kendisine 'Ne yaptım!' diyor çocuk. Üç kere elini vurdu.
Hilbert'in yan hakemi dövmediği kaldı! Hilbert'e kart yok! Volkan'a anında ikinci, kırmızıya dönüşen sarı kart var. Hadi bana izah etsin bakayım.
BU HAKEMLER TEMBİHLİ
O Hilbert oyunda nasıl kaldı? 36. dakikada üç sarı karttan giderdi; iki de değil. Hilbert iyi futbolcu ama 35 dakikadan fazla Türkiye'de sahada kalacak adam değil hakemler hakem olsa... Çünkü haince faul yapıyor.
Doğrudan direkt kırmızılık fauller yapıyor. Yani hem taktik faul, rakibin kontratağa kalkmasını önleyen faul ki sarı kart gerekir hem de haince, sakatlayıcı faul kırmızı kart gerektirir. Hilbert maçları kartsız tamamladı, Volkan dışarıda. Bu hakem bana tarafsız olduğunu anlatamaz.
Türkiye'de Mahmut Özgener dahil hiç kimse bunun 'kötü bir tesadüf' olduğunu bana söyleyemez.
Bu hakemler tembihli!.. Bu hakemler tembihli arkadaş!..
Fenerbahçe ve Beşiktaş'ın desteklenmesi konusunda tembihli. Galatasaray'ın başına gelen Fenerbahçe ve Beşiktaş'ın da başına gelirse Galatasaray onuncu, Fenerbahçe dokuzuncu, Beşiktaş sekizinci olursa Lig TV yayınları biter. Bu kadar açık.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.