Büyük bir acizlik

* Federasyonun bunca zamandır milli takımın başına bir hoca bulamaması büyük bir acizlik. Türkiye geri kalmış, naz yapılacak bir ülke değil
* Hocanın yerlisi yabancısı olmaz. İyisi olur. Ama tek başına iyi olmak da yetmez. Kredisi de olacak. Ertuğrul Sağlam, Beşiktaş'ta dayanabildi mi!
* Caner'in savunma yönü güçlendirilirse Hakan Balta'dan çok daha iyi bir oyuncu olabilir. Topla atak yaptığı zaman etkili bir silaha dönüşebiliyor<ı>

_Fatih Terim'in istifasından oldukça uzun bir zaman geçti ama halen milli takımın başına kimin geçeceği belirlenemedi. Federasyonun işi ağırdan olması normal mi?
Çok ayıp oluyor. Türkiye Futbol Federasyonu'nun bunca aydır milli takımın başına bir hoca bulamaması büyük bir acizlik. Mahmut Özgener 'Ben acizim' diyor. Türkiye böyle geri kalmış bir ülke değil. Türkiye gelip çalışmak için, hele milli takım hocası olarak çalışmak için naz yapılacak bir ülke de değil. Avrupa Şampiyonu İspanya'nın hocası bir kulüp takımına geliyorsa, Barcelona'nın hocası bir kulüp takımına geliyorsa, Türk Milli Takımı için de gelir. Kimler geldi, kimler geçti, Türkiye'den... Üstelik Fatih Terim bağıra bağıra gitti. Terim'in gittiği gün federasyonun B planının olması ve yürürlüğe koyması gerekiyordu. Asıl tartışılması gereken konu bu. Ey Mahmut Özgener kardeşim, ey Lütfi Arıboğan kardeşim!.. Siz nasıl bir futbol federasyonusunuz ki hâlâ ve hâlâ bir hoca bulamadınız! Maazallah biz Dünya Kupası'na gidiyor olsaydık ne olacaktı? 'O zaman bulacaktık.' O zaman şimdi niye bulamıyorsun? Yumurta kapıya gelince buluyorsan şimdi de bulsana!.. İnanılır gibi değil. Bu tam anlamıyla bir 'acz' ifadesi, bir 'beceriksizlik' ifadesi. Yüz karası, utanç ifadesi.

_<ı>Federasyonun kararı geciktikçe tartışmalar da her geçen gün biraz daha artıyor. Özellikle de Türk hocalar milli takımın başında 'yerli olması' konusunda büyük baskı yapıyor. Çalıştıracak kişi yerli mi, yabancı mı olmalı?
Futbolu kim icat etti; İngilizler. İngilizlerin hocası Capello hangi memleketten; İtalya. Ondan evvel kimdi; Eriksson. Eriksson nereli; İsveç!.. 'Yerli hoca' diye bağırmanın ne kadar saçma olduğunun en büyük kanıtı bu... Futbolu icat eden ülkenin gazetecileri ve de kamuoyu, "Bizim icat ettiğimiz futbolun başına nasıl yabancı hoca getirirsiniz?' diyor mu? Hocanın yerlisi yabancısı olmaz. İyisi olur. İyisi olmak da yetmez. Tolunay Kafkas iyi bir hoca olabilir, Ertuğrul Sağlam iyi bir hoca olabilir. Ama yetmez. Ertuğrul Sağlam şu anda 'en iyi yerli hoca' olarak gösteriliyor. Peki Beşiktaş'ta dayanabildi mi? Yediler bitirdiler. Beşiktaş'ta dayanamayan Ertuğrul Sağlam, milli takımda nasıl dayanacak bana söyler misiniz!.. 'İyi hoca olmak' yetmez, kredisi de olacak hocanın. Fatih Terim'in kredisi olmasaydı, Fatih Terim bunca sene milli takımın başında kalabilir miydi?

RİJKAARD FARKLIYMIŞ
_<ı>Kupa maçlarıyla devam edelim. Galatasaray Ordu'nun 5. dakikada 10 kişi kalmasıyla rahat bir galibiyet alırken, Fenerbahçe, Eskişehir karşısında zorlandı ve kaleci İvesa'nın neden olduğu penaltı sayesinde 3 puana ulaştı.
Fenerbahçe maçının bir devresini izledim, Galatasaray maçının tamamını izledim. Açıkçası, 'Pazartesi sabahı Bülent bana gelecek, akşam da NTV'de Mehmet Arslan soracak' diye izledim. Yoksa bir hafta sonumu bu maçları izleyerek, bu kötü futbolu izleyerek geçirmeyi katiyen düşünmezdim. Benim için futbol seyretmek zevk olmaktan çıktı, görev haline geldi. Bu durum bile kaliteyi ortaya koyuyor. Süper Lig'de şampiyonluğa oynayan, Avrupa'da güya iddialı olan Galatasaray, 85 dakika eksik oynayan ikinci lig ekibi Orduspor karşısında zorlanıyor. 1-0'dan sonra uzun süre hakimiyet Orduspor'un elindeydi ve ne goller kaçırdılar! Galatasaray nerede, Galatasaray'ın futbolu nerede!.. Gazetelerde okuyorum, 'Antalya'da Skibbe ile Rijkaard farkı ortaya çıkmış!..' İyi ki çıkmış. Fark çıkmasa demek ki 10 kişilik Ordu'ya da yenilecek Galatasaray!.. Olacak şey değil!.. Ben bu arkadaşlarımızı hakikaten anlayamıyorum, gidiyorlar Antalya'ya, kampa giriyorlar, herhalde dost, ahbap, arkadaş oluyorlar ondan sonra da böyle yazılar yazıyorlar. Ordu maçında hangi fark ortaya çıkmış acaba?

_<ı>Benim dikkatimi çeken Caner ve Nonda'nın etkili futboluydu. Zira Caner gerçek yerinde oynatıldığı zaman neler yapabileceğini gösterdi. 'Kötü futbolcu' diye neredeyse gönderilecekti! Nonda'nın golleri ise, sahaya forvetsiz çıkan Rijkaard'a bir isyan gibiydi.
Nonda'nın attığı goller ile atamadığı gollere bakınca o zaman da 'denk gelmiş' diyorsun. Nonda oynadığı sürece takımı 10 kişi bırakıyor. Sırf 'son vuruşu yapsın' diye ceza sahası içinde bekliyor. 'Son vuruşu yapsın' diye oynatılan oyuncunun daha yüksek bir son vuruş yüzdesi ile oynaması lazım. O da yok. Denk gelirse oluyor, denk gelmezse olmuyor. Nonda, Galatasaray'ın santrforu değil; Baros, Galatasaray'ın santrforu değil. Kewell idareten oynuyor, o da olmadığı zaman Arda idareten oynuyor. Onun ötesinde Rijkaard ne yapıyor, Galatasaray'ı nasıl oynatıyor; bunu söylemek çok güç!..

ARDA İLE PERİŞAN EDER
Caner'e hiçbir şans vermiyordu. Caner, Hakan Balta sakatlandığı zaman takıma girebilme fırsatı bulabildi ve takıma girdiği zaman da hazırlıksız olmasına rağmen bir cevher olduğunu, üzerinde ısrar edilmesi gerektiğini gösterdi. Rijkaard, mecbur kalmadığı sürece Caner'i kullanmadı. Şimdi Caner'i mecburiyetten oynatıyor. Şu an sağ kanatta Keita yok, santrforda Baros yok. Kewell'ı ileride oynattığın zaman işte sağ kanatta biraz Arda olacak. 'Sol kanatta da Caner olsun' diye oynatıyor. Yoksa Caner'deki sol kanat oyunculuğu cevherini gördüğünü sanmıyorum. Caner'in savunması zayıf. Savunması güçlendirilirse Hakan Balta'dan çok daha iyi bir sol kanat savunma ve hücum oyuncusu olabilir. Çünkü topla atak yaptığı zaman çok etkili bir silaha dönüşebiliyor. Solda Arda-Caner ikilisinin oynadığını düşün... Perişan ederler rakibin sağ kanadını. Ama zaaf şurada o zaman; Arda geri gelmeyi seven bir adam değil, Caner'in de savunması zayıf. Caner'in savunmasını takviye edersen, Arda'nın da geriye destek vermesini sağlayabilirsen müthiş bir sol kanat oluşur Galatasaray'da!.. Bunu ben söylüyorum ama Rijkaard söylüyor mu, söylemiyor mu, belli değil!