Şarkılı masal!
Ne kibar şarkılarımız vardı sizli bizli.
"Bir bahar akşamı rastladım size." O zamanlar elinden tutardık dostluğun.
Ne gördüyse onu yazan futbolun tarafsız medyası da çocukların elinden tutardı.
Acımasız zaman dilimizden sadece şarkıları koparmadı, elimizdeki güzellikleri de aldı.
"Niçin baktın bana öyle" şarkısında aşka bakardık.
"Yeşil gözlerinden muhabbet kaparken" başka bakardık.
Doğuştan karanfilliydi cümleler sonra bir tuhaf olduk.
Ne olduysa oldu çirkinliğin mayası tuttu.
"Enginde yavaş yavaş günün minesi solarken" galiba biz de solduk.
Futbol sadece futbol değildir, sanattır, ülke sevgisidir, bütünlüktür.
Hepimiz takım tuttuk ama her şeyden önemlisi adaletin tarafını tuttuk.
Çirkinliklere arka çıkanların karşısında saf tuttuk.
Fransa gibi dünya şampiyonu bir takım bizden iki maçta ancak bir puan alıyor da hala bu takımı yıkmak için sudan sebepler üretiyoruz.
Sahibi ölünce kapının önüne konan terliklere döndük.
"Göze mi geldik, biz mi unuttuk?"
Birilerine sudan ucuz apoletler dağıtıyoruz da Şenol Güneş'in hakkını vermek zor değilse neden vermiyoruz?
Cengiz Ünder ve Abdülkadir Ömür gibi iki muhteşem kanat oyuncusundan yoksun kalan ve gençlerine sarılan bir milli takımın mimarını alkışlamak zor mu?
Bugüne kadar hangi turnuvada bu kadar puan topladık?
Büyük sevdalara yelken açmakla, Şenol Güneş'e alkışların kapısını açmak arasında ortak bir nokta vardır.
"Yiğidin hakkını vermek!" Soralım bakalım; haksızlık neyin kaymağıdır?
Şimdi "Ben küskünüm feleğe" desem.
"Derdimi ummana döksem" kimin umurunda?
Alınan harika sonuçlarla verilmeyen haklar, şarkıları hatırlatmakla verilir mi zannediyorsunuz?
Futbolumuzun yabancı bataklığına saplanmasına kalem oynatmayanlar, yerli gençlerin önünün kapatılmasına alkış tutanlar, Türk futbolunun ne hale geldiğini görmüyor mu?
İnsan kalitesine zerre kadar yatırım yapılmayan bir düzende ekranlarda yorum kisvesi altındaki berbat tiyatroları ne yapacağız?
Toplum dilinin bozulmasında onların etkisini inkar mı edeceğiz?
O tiyatroların girdabı çocuklarımızı içine çekerken, bizler çocuklarımızı geri çekmediysek, sizlerin bizlerin hepimizin suçu var.
O yüzden "Kimseye etmem şikayet."
Şimdi durdurabilir miyiz bu gidişi?
Eski asaletimize zarafetimize kavuşabilir miyiz?
"Bir ihtimal daha var o da ölmek mi dersin." Hayır! Sevmek derim.
Birbirimizi sevmek ve haksızlıkların karşısında dikilmek.
Adaletin ve sportmenliğin tarafını tutmak.
Fransa maçının ertesi günü eski şarkıları dinlerken, cep telefonumdan eski günleri de aramak geçti içimden.
"Dönülmez akşamın ufkundayız" dedi telesekreter.
"Artık vakit geç!"
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.