Sevindim!
Fenerbahçe korku filmini üç puanlık bir sevince dönüştürdü. Sezon başından beri ilk kez kazanmayı isteyen bir takım gördük. Bu demektir ki; Fenerbahçeli futbolculara hiçbir rol kalmadı artık. "Kendilerini oynamaktan başka!" Sezon başından beri izlediğimiz ruhsuz sahnelere mahsuben!
Malatya karşısında kazanılan 3 puanı elbette takdir edeceğiz de bu galibiyeti abartmanın anlamı yok. Fenerbahçe'nin büyüklüğü bunu zaten emrediyor. "Umut güzel şey" diyoruz. "Bu kulübün büyüklüğünü bilenler, bir galibiyetle sevinecek takım olmadığını da biliyordur" ibaresini not düşüyoruz. Not: Bir maç kazanınca hafızalar sıfırlanıyorsa, Comolli, Alzheimer'ı transfer ederse hiç şaşırmam!
Bu galibiyete en çok Fenerbahçeli çocuklar adına sevindim. O çocuklar; Fenerbahçe karikatürize edilirken bile "benim avuçlarıma sadece alkış sığar" diyorsa. Sezon başından beri en çok onların ciğeri yanıyorsa! Bütün futbolculara o formanın anlamını hissetmekle yükümlü olduklarını hatırlatmayı da görev biliyoruz. Baş ağrıması, diş ağrıması neyse ama insanın içinin acıması başka bir şeydir. Çocukluğumdan biliyorum!
Kasımpaşa karşısındaki Başakşehir'e baktım da, "siz böyle oynadıktan sonra, sizin büyük düşlerinizle kim oynayabilir" notunu düştüm. Üzerine en çok gidilen takımın Başakşehir olması şaşırtıcı değil. "Devletten besleniyor" gibi arsız saldırıların hedefi olan bir kulübün örnek alınması gereken o kadar çok özelliği var ki. Borç bataklığında çırpınanların nasıl yanlış yönetildikleri belgelerle mühürlenmişken, hangi kulüp bu kadar net hesap verebilir acaba? Bütün fotoğraflarında "sportmen" çıkan ve dünya listelerine girebilen tek yerli teknik direktör Abdullah Avcı'ya gelince. "Böyle adamları el üstünde taşımayı öğrense, futbolumuz başka yerdeydi!"
Bazı futbolcular yangın merdivenidir. Galatasaray'daki Sinan Gümüş gibi. Bir kolyeye yabancıları boncuk gibi dizip kulüpleri borç batağına sürükleyenler, o kolyeyi boynuna taksın ama meydanı yetenekli yerlilere bıraksın artık! Çünkü eldeki yetenekli yerli futbolcu, daldaki pahalı yabancıdan bin kere değerlidir.
Quaresma'nın gidişine zerre kadar üzülmedim, çünkü kendi takımını sırtından vurmak için her yolu deneyen bir gösteriş budalası, artistik patinajını nerde yaparsa yapsın. Fakat birileri yanlışlarının üzerine "siyah örtü" atmasın! Bir Kartal; "yuvam yüksekte" diye şikayet eder mi? Beşiktaş etti. Bir Kartal yüksekten uçmayı reddeder mi? Beşiktaş etti. Takımın içini boşaltan "birileri" Beşiktaş'a yazık etti.
Şu anda ligdeki en doğru yapılanma Trabzon'da. Bu sezonun puan kayıpları bile geleceğin kazanç hanesine yazılıyor. Ünal Karaman bu yolculuğu sürdürdükçe her şeyin üstesinden gelecektir. Trabzon'daki "aile gülümsemesi" yıllar sonra Ünal Karaman'la dışa vurduysa, ondaki gençlik devriminin karşılığıdır. Benim tanıdığım Ünal Karaman, hazır betonu tercih etmez! Kendi karıştırır çimentoyu, kumu ve suyu!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.