Hayır ve şer!
Bir kez daha gördük ki; aldığı ve alacağı paradan başka hiçbir şeyi sahiplenmeyen adamlardan milli takıma "hayır" gelmez "şer" gelir.
Yalan umutlarla yola çıkılırsa milli takım C Ligi'ne düşer gelir.
Sonra kibir, züppelik ve sinsi politika her şeyi mahvetti.
Bilgiyi ve zarafeti hükümsüz kılan beyler medyayı zapt etti, milli forma altında futbolcu kılıklı piyonlar üretti.
Onlara "prim veren sistemin" vebali ödeniyor şimdi.
O yüzden perdelerin arkasındaki karanlık adamların işaretine bakılıyorsa milli formanın devrimi olmaz! Para pazarlıkları, asalet mezarlıkları tetikçilik falan derken boşuna C Ligi'nde değiliz.
Ufka mı paraya mı?
Lucescu, İsveç maçı öncesi "Burak Yılmaz'ı kadroya alacaktım" diyor.
Bu kalitesiz açıklama bir acizlik mi, yoksa alacağı tazminatın hayaliyle kendi kuyusunu kazmak mı?
Bu ülkede en kolay milli takımdan para kazanılıyor çünkü!
Futbolumuzun özellikle son 20 yılında asaleti yaşatma kavgası verilmedi hiç.
Öldürülen terbiye yaşatılan terbiyesizliklerin önünü açtı.
Çirkinliklerin sabıka kaydına isimlerini yazdıranlar futbolumuzdaki insani düşüşü azdıranlardır!
O yüzden milli forma ruhunun da asaletin de yeniden icat edilmesi gerekiyor.
Erkeklerin kendi takımının çirkinliklerine arka çıkmaktan gayri hiçbir şey için ayağa kalkmadığı toplumlarda bütün değerler ayaklar altında ezilmeye mahkumdur.
C Ligi'nden çıkabilmek için önce adalet, asalet ve zarafet ayağa kalkacak ama gücünü her kesime yayan zorbaların egemenliği varken bunlar mümkün değil.
Aşağıdaki fantastik öyküm hayvanları kendi çirkinliğine kalkan olarak kullanan zarafet yoksunu başkanlar içindir.
Karnı acıkınca başkalarının hakkını yemek siparişi verenler için.
Futbolumuzun da çocuklarımızın da başına bela olanlar için.
"Sarkan bir halata 11 kişi asılıdır.
10 erkek ve 1 kadın.
İp herkesi taşıyacak kadar güçlü olmadığı için birinin ipi bırakması gerektiğine karar verirler ama bu kişinin kim olduğuna karar veremezler.
İşte o anda kadın çok etkileyici bir konuşma yapar.
Gönüllü olarak ipi bırakacağını söyler.
Çünkü bir kadın olarak kocası ve çocukları için ve hatta erkekler için her şeyi karşılık beklemeden bıraktığını söyler.
Hikayesini bitirir bitirmez erkekler onu alkışlamaya başlar ve elleri ipten boşalınca hepsi yere düşer!" Bu hikayeyi sevdiğiniz kadınlara gönderin ki, erkeklerin vahşetten, küfür etmekten ve kadınları öldürmekten zevk aldığı bir ülkede gülümsemeleri için bir neden olsun.
Ya da bazı kulüp başkanlarına gönderin ki kullandıkları çirkef cümlelerin halatında asılı kalsınlar!
Onlar alkışlamayı bile beceremez çünkü!
Not: Özhan Canaydın'ı saygı ve rahmetle anıyorum.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.