Bu tabutu kim sırtlayacak?
Türk futbolunda bir borç fırtınası esiyor. Büyük olmayı kendilerine yediremeyenler, yabancılara yedirdikleri transfer ücretlerinin bedelini ödeyecekler.
UEFA'nın Finansal Fair Play Direktörü Andrea Traverso bilançoyu ortaya koydu.
"Avrupa'da en büyük borçlanma Türk takımlarında!" Yetmedi. "Avrupa'da en riskli 20 kulüp arasında Fenerbahçe birinci, Galatasaray üçüncü sırada." Kulüpler bütün varlıklarını satsalar, borçlarının toplamının ancak yüzde 55'ini kapatabiliyorlar.
Soralım bakalım.
Kim sırtlayacak bu tabutu?
Kulüplerin ecelle anlaşmalarını yapan başkanlardan başka!
***
Borç utancının madalya gibi taşındığı bir düzende bütün yanlışlar doğru sayılıyor. Çek koçanlarına kucak açanların doğruya yer açması da mümkün değil zaten.
Avrupa'da yerle bir olmanın önemi yok, tek hedef Türkiye'de şampiyon olabilmek.
Bunu parası olmayan kulüp başkanları daha gururlu biçimde başarıyordu zaten. Üstelik kulüplerin bu denli gelirleri bile yokken!
***
Altyapı mı? Altyapı birçok kulüp için, ikiyüzlü sahtekar bir yatırımcılığın ta kendisidir.
UEFA'ya göre Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında altyapı harcamalarında sonuncu sırada.
Bizde kulüpleri yönetme becerisinin adı laf yetiştirmek, futbolcu yetiştirmek değil.
Kulüpleri borç batağına sürükleyenlerin boynuna astığı ihanet kolyesi de, altyapının mezarlığında gururlu bir eser olarak tasvir ediliyor.
Durum böyleyken, önüne konanları yiyenler, ardında bıraktığı çöplere yan gözle bakar mı?
Ama trilyonluk hurdalarla taraftarın gözünü kamaştıran kulüp başkanlarının bir yıl daha görevde kalabilmek uğruna, ne bedeller ödettiğini içler acısı tablolar anlatıyor.
***
Van Persie, ibretlik bir örnek olarak önümüzde duruyor Yılda 5.7 milyon euro transfer ücreti!
Peki, hayal sepetlerini bile dolduramayan hayalet Van Persie'nin içinden kaç futbol ölüsü çıkar?
Bu para altyapıya harcanmış olsaydı, kaç yetenekli futbolcu çıkardı ortaya?
Sonucun ağır yarası olarak;
Fenerbahçe'ye Avrupa'nın en riskli kulübüne dönüşmek kaldıysa.
Cezasını da yöneticiler üstlensin.
Van Persie'nin aldıklarını ödemek de onların boynunun borcu!
Selçuk İnan gibi birinin yılda 3.5 milyon euro alıp, teknik direktörlere karşı "oymacı ustalığı" yaptığı bir ülkede hala milli formayı giymesi hesap içinde hesaptır da!
Futbolda asalet borcunu kimse hesaba katmaz, o da ayrı hesap!
***
18 Süper Lig kulübünün 13'ü zararda.
Transferde bunların ayranı kabardıkça, kirleri de çoğaldı.
Peki, UEFA'nın uyarı tablosu onların içe dönük yönetim biçimine yönelmelerini sağlar mı?
Hiç zannetmiyorum.
Borçlanmak için yeni teknikler geliştiren yöneticilerle.
Sınırsız yabancıya "verginiz bile bizden" diyen ihanet düzeniyle.
Borç yiğidin kamçısı falan değildir.
Kulübün mallarını kendi harcırahı gibi kullananların yiğitlikle de ilgisi yoktur, başkanlıkla da.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.