Babacan!
Ligin ikinci yarısı başlarken, bana "en iddialı takım kim?" diye sorsalar, "Fenerbahçe" derim.
"Neden?" derseniz, takım kalitesi ve Advocaat'ın "doktor baba" tavrını öne sürerim. Babacan teknik adam takımda her futbolcuya yerini gösterirken, iki kişiye yol gösteriyor.
"Emenike ve Wiel gitmeli." Emenike, tedaviyi reddeden bir hasta konumundadır.
Takıma vereceği zarar ortadayken, Advocaat, "Menfaati icabı gitmelidir" notunu düşerken, nezaketi de elden düşürmüyor.
Aynı Advocaat'ın Mehmet Ekici'yi çok istemesine rağmen, Trabzon'a gitmek istemeyen Aatıf'a sahip çıkması da farklı bir duruş.
Ve kesinlikle Aatıf'ın yeteneklerine duyduğu saygının yansıması.
Bu transferde Aatıf'ta oluşan "gözden çıkarıldı" duygusuna mahsuben netlik ayarı. "Sen bize lazımsın!" Bazen bir teknik adamın sırrını sadece sahanın içinde aramamak lazım Gitmesi gerekenleri takımda tutmak kadar tehlikeli bir liderlik yoktur.
Ki, bu en iyi biçimde İsmail Kartal'ın teknik adamlığında görülmüştür.
***
Ligin devre arasında takımların hazırlıkları kadar hakemler konuşuldu.
Hakem seminerine baktım da, bir mesleğe saygı duyulmasını gerektiren tavırlar, mesleğin sahiplerinde mevcut değil. Videoya bakarak karar verme sistemi "VAR" Süper Lig'de ilk denemesine mart ayında başlayacak.
Bu sistemin oluşmasına hakemler çanak tuttu.
Futbolun hata oyunu olduğunu çocukluğumuzdan beri biliyoruz.
Futbolun hatalarla güzelleştiğini de.
Ama hakemler cinayetlerine kaza süsü verme yolunu seçtiler ve hakemliği güvenilmez meslekler sıralamasında başköşeye oturttular.
***
Merkez Hakem Kurulu Başkanı Yusuf Namoğlu'na seminerde sordular.
"Cüneyt Çakır'a neden fazla maç veriyorsunuz?" O da İngiltere'deki hakemleri örnek verdi. Damgayı da biz yapıştıralım.
"İngiltere'de 17 maç yöneten Madley'e eyyamcı demiyorlar!" Türkiye'de güvenilmez hakemler sıralaması yapılsa, birinciliği Cüneyt Çakır alır, arkasından da Serkan Çınar adlı yeni eyyamcı gelir. Bu isme dikkat edin ve maçlarını iyice bir gözden geçirin, ne demek istediğimi anlarsınız.
***
Avrupa'nın en fazla yere yatılan futbol ülkesiyiz. Yatmaktan kasıt; faul pozisyonundan sonra yerden kalkmamak, artistlik yani.
Hayatında hiç kitap okumamış insanların, futbolun canına okumasını yadırgamayalım.
Aslında yerde yatan sadece onlar değil, hakem ölüleri. O yüzden üstlerine gazete örtüp, meseleyi geçiştirelim.
Bizler bu çirkinliklerin mükemmel tekrarlarını ligin ikinci yarısında da izleyeceğiz. Naklen ya da banttan!
O yüzden futbolda gelişmiş ülkelerin "ahlak" dediğine, bizde "enayilik" deniyor.
***
Teknolojinin insan sevgisini bile yok ettiğini en iyi biçimde futbolda gördük.
Bizler maçların sonuçlarını küçük el radyolarından öğrendiğimiz zaman, daha bir masumdu futbol.
Hangi takımda forma giyerse giysin, her futbolcunun bizde ayrı bir yeri vardı.
Hiçbir hakem için önyargımız yoktu.
O yüzden, çocukluğumda kokulu çiklet paketlerinin içinden zarif futbolcu resimlerinin çıkmasını özlerdim.
Şimdi insanlıktan çıkmış adamların çocuklarımızın hayatından çıkmasını özlüyorum.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.