Soru, önerme, öneri...
Hareket eden hava serinler; ısınan hava yükselir; 'yükselen değer' diye hava atanların arasında harami az değildir; marka değeri lafı tümden palavradır...
Yukarıdaki dört önermenin benzerlikleri ve farklılıkları nelerdir?
Benzerlik şudur: Dördü de doğrudur.
Farklılık mı? İlk ikisi evrensel kurallardır, her yerde doğrudur; sonraki ikisi ise sadece bu coğrafyanın futbolu için geçerlidir.
Başka bir soru: Bu ülkede asla affedilmeyen şey nedir?
* * *
Ne? Şike ve teşvik mi dediniz, hayır bilemediniz. Bu ülkede affedilmeyen şey özgür iradedir.
Tam da bu nedenle futbolun medyası, federasyonu, Kulüpler Birliği, Trabzonspor'u hazmedemez. Zira o der ki "Yaşamak için sizin gibi olmak zorunda değilim. Başarmak için sizin yöntemlerinizi kullanmak zorunda değilim."
Yaaaa! Değil misin?
Al bakalım o zaman!
Trabzonspor yönetimi, Aydınlar federasyonu döneminde sessiz, sakin bir yaklaşımı tercih etti. Zira, -o kadar eleştirmemize karşın- Aydınlar temelde vicdan sahibi bir adamdı. Sadece kendi kulübünü küme düşmekten kurtarmak gibi bir kaygısı vardı. Puan silme işini kabul ettirdiğim an kupanızı size vereceğiz, diyordu Sadri Şener'e. Bu nedenle de baskıyla, şoklama yöntemleriyle bezdirildi, kaçırtıldı.
* * *
Yerine gelen zihniyete bakın şimdi ve uygulamaya çalıştığı plana. Diyorlar ki, şikeciliğe sıfır cezayı koymuş kafasına. Ya da biri koymuş onun kafasına. Yine diyorlar ki, bunun için de PFDK ceza verse bile bozacak bir Tahkim başkanı bulmuş kendine.
O başkan ki enstitü denilen dernekte Aydınlar'a yapılan şoklamanın mucidi hocası, şikeden uzun süre tutuklu kalan bir asbaşkan ve onun kulübünün avukatı ile birlikte.
Sanık, avukat ve hakim aynı tarafta yani net olarak. Şeytanın aklına gelmezdi doğrusu.
Adnan Öztürk haklı, Sadri Şener'in beklediği kupa verilmeyecek, yukarıdaki yöntemle.
Başka yöntem olamıyor, zira Trabzonspor, Etik Kurulu raporunda yine temiz. Trabzonspor CAS'a gidemeyecek, çünkü olay sadece ulusal mesele.
Mahkeme yolu kapalı, çünkü tüm kulüpler federasyona peşinen taahhütname vererek kendi kendini bağlıyor.
* * *
Velhasıl öyle bir ortam ki, twitter'da, Anadolu insanının sevdiği deyimler içinde en çok "... taşları bağlamışlar" özdeyişine uygun olduğunu söyleyenler haklı gibi.
Şimdi Trabzonspor'a naçizane önerimdir. 22 Mart öncesi tüm bunları anlatan resmi mektubunuzla UEFA ve FIFA'ya başvurunuzu yapınız. Çünkü bu ülkede sizin verdiğiniz onurlu mücadelenin değerini bilenler sadece izleyici pozisyonunda kalabilmektedir.
Ha bir de ne mi yapın? "Süper Lig'de Temiz Mücadele'nin patentini almak için Patent Enstitüsü'ne başvurun (gerçekten enstitüdür). Olur da futbolumuza musallat olmuş defolu zihniyet defedilir ve temiz futbolseverlere lâyık yönetimler gelirse kurumunuz için çok iyi bir gelir kapısı olabilir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.