Kadıköy fakiri
Ali Sami Yen'de hazırlanıp oranın klasik parçalı formasının rüküş taklidiyle Saracoğlu'na çıkan takım için uygun bir başlangıç yaptı oyuna Trabzon. Güneş'in kozlarını saklama, İstanbul'da uzun kalma hesabına nasıl bir taktik ve moral artı katacağını merak etmiştik. Kadıköylüler'in son şanslarını değerlendirmek için kuracakları baskıya Trabzon 11'inin nasıl tepki vereceğini de.
Bordo-mavililer 2010'daki Fener maçlarının aksine şaşkın ve öz güvensiz başladı maça.
Rakibin her alandaki baskısını aşamadı, hatlar arasındaki bağlantı kopuşunu engelleyemedi. Burak ve Engin birer A2 oyuncusu kadar titrek kaldı, Jaja duvara tosladı.
Hücum gücü oluşturulamayınca, orta saha aksayınca da baskı ağırlaştı.
Gollerde stoper hatası vardı elbette, duran toptan gol yememek de lazımdı ama takım olarak bu kadar dağıldıktan sonra gollerin suçlusu da herkesti aslında. Teknik adam da dahil. Egemen'in yokluğuna, Glowacki rezilliğine kaç kişilik bahane yüklemek mümkün ki?
F.Bahçe hak etti
2-0'dan sonra bir 'İnönü tekrarı olur mu' diyenler vardı. Ancak yükselen tansiyon Trabzon'un top oynamasına izin vermedi, öndeki takıma yaradı. Yattara etkili olamazken, Fenerbahçe hep daha çok istedi ve hak ederek kazandı.
Fenerbahçe'nin çok iyi bir kadrosu var. Trabzon'un ekonomik kadrosuyla ligin ilk yarısındaki performansına, devre arasında nokta katkılar yapmayan teknik adamın ve yönetimin aldığı risk Kadıköy'de patladı. Fenerbahçe ise son şansını iyi kullanıp lige tutundu.
Puan anlamında bu kayıp Trabzon'u çok sarsmaz. Güneş psikolojisini sağlam tutup oyuncularına arka çıkabilirse, "Sadece bir maçtı" derlerse şampiyon olurlar.
Ancak ilk yarım saatteki acemilik diğer oyunlara yansıyacak bir demoralizasyon süreci getirirse işleri zor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.