Hak eden kazandı
Belli ki Trabzonspor, yönetimiyle, teknik heyetiyle ve oyuncusuyla finale çok daha iyi hazırlanmış. Ligdeki durgunluğun ardından bir fırtına gelmesi olasılığı çok yüksek değildi; bunu başaranların hakkını teslim etmek gerek. İki takımın beklenen dizilişleriyle çıktığı oyunun, karşılıklı ataklarla geçen ilk 10 dakikası ve 1-1'den sonraki 5-10 dakika dışında Trabzonspor, Fenerbahçe'ye mutlak üstünlük sağladı.
Güneş, ayağa pas yapmaya en uygun Türk takımı karşısında ısrarla ayağa oynayarak sonuca gitmeye çalıştı; oyuncularına sakin oyunu aşıladı ve bu kez tam tutturdu.
Dört maçtır gol atamayan Trabzon'un, sekiz maçtır gol yemeyen Fener'e, çok net pozisyonlar kaçırıp, üstelik kaptanının kaptırdığı basit topla geriye düştükten sonra oyunun son çeyreğinde 3 gol bulması; nereden bakarsanız bakın finale yakışan bir futbol görkemidir. Şenol Güneş, uzun zaman önce kaybettiği bir 5 Mayıs maçından dünküne kadar ne denli yol aldığını gösterdi, kendisini ayrıca tebrik ediyoruz. Türk teknik adamları için önemli bir açılımdır.
Barcelona gibi oynadı
Daum ise belli ki çok formda takımını hafta sonu Ankara'da yapacağı maçın baskısından kurtarmakta zorluk çekti. Asla oyunu forse etmediler, az koşup, duran top veya bir Alex klasiği ile kupayı alıp kaçmayı düşündüler. İlginçtir, düşündüklerini bulmalarına rağmen fena kaybettiler.
Bu tür nihai zaferlerden sonra teknik eleştiriye gerek yok. Hatta bir parça abartmak da adettendir. Urfa'ya THY'nin Barcelona uçağı ile gelen Trabzonspor'un Barcelona gibi oynayıp kazandığı kupa da Trabzonspor kadar şıktı dün. Umut'un maçın başlarında kaçırdığı gol, Burak'ın gayretine rağmen taraftarına saç baş yoldurması, Song'un her şeyi berbat edecek sanılan top kaybı... Hepsi ama hepsi hatıra şimdi.
Ve gelecek... Şenol Güneş gibi bir futbol filozofunun elinden bunun çok daha iyisinin geleceğini, önümüzdeki sezonlarda her maça daha iyi konsantre olan bir Trabzonspor'un futbolumuza dünkü gibi renkler katacağını düşünüyoruz.
Bu tüm futbolseverlerin hakkı.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.