Sorun Urfa değil…
Kurumsallık başka bir şeydir. Bu coğrafyada bulunmadığı için aslında nedir, tam olarak bilmez bizim insanımız. Tüm sistem taslaklarının ertesi yıl değiştiği bir ülkedir Türkiye. Eğitimi, siyaseti, finansı... Hemen hiçbiri soyutlanamaz bu olumsuzluktan. Eee… Nasıl kendini kurtarsın Türkiye Kupası? Yazılı anayasası olmadığı ve dahi aslında bir krallık olduğu halde demokrasiyi gayet güzel işleten İngiltere'nin başkenti Londra'da bir Wembley Stadyumu var malumunuz. Bakınız, mayıs ayı içinde orada FA Cup finali oynanacak. Sponsoru, bir enerji şirketi olan E.on. Bizdeki Ziraat Türkiye Kupası karşılığı. Sonraki programda da şunlar var: Blue Square Premier Conference Play Off, Coca Cola Championship Play Off, yine Coca Cola 1. ve 2. liglerinin play off'ları (bunlar da bizdeki sair liglerin yükselme müsabakalarına denk), İngiltere-Meksika A Milli maçı ve Rugby ligi finali.
Marka değeri olmaz!
İngiltere' de bir futbolcu veya teknik adam için çok büyük bir onur Wembley'e çıkabilmek. Daha sezon başlarken hedef orası, gözler orada. İşte kurumsallık, asalet böyle bir şey. Kral soyundan gelmek değil aslında asalet. Yüzyılların onuruna sahip kurumlara ve kuruluşlara saygı ve ona eşlik edebilme ölçülü arzusu temelde. Dönelim ülkemize. Ne Türkiye Kupası finalinin, ne ona yükselme maçlarının, ne de ulusal takımın nerede oynayacağı hakkında bir gelenek var mıdır burada? Dünyanın parasına yapılan Olimpiyat Stadı, seyircisi olmayan bir belediye takımı ile sınırlanmış, diğerleri ise o dönem federasyonunun keyfine bırakılmıştır. Bu ülke futbol tarihinde, Türkiye Kupası finalinin nerede oynanacağı için neredeyse yarım asırda bir gelenek oluşmamışsa, böyle büyük bir onur kurumsallaştırılamamışsa, bu sezonki finalin ev sahibinin ne suçu olabilir ki? Orada oynanması kararının yanlış, gereksiz ve dayatma olduğunu düşünüyorum ama bu karardan sonra Şanlıurfa'nın rencide edilmesine de gerek görmüyorum. Sadece söyleyeceğim şudur: Finalist Trabzonspor'un Orduspor maçını tarla gibi sahada zorla oynatan bu TFF ve o maçı Meclis görüşmeleri nedeniyle yayınlamayan TRT gibi anlayışlarla futbolun marka değerinin falan olması söz konusu değildir. Bu, tamamen yapay bir değer olarak karşımızda sırıtmaktadır.
"Buna da şükür" diyelim
Yani... Madem bu kupanın bir marka değeri vardı da, neden özel bir kurum sponsor olmadı, para devletin kendi kasasından çıktı. Ziraat'ten alınıp TFF'ye verildi. Şimdi... Çiftçi ve tarım destekçisi büyük bir gelenek olan Ziraat'in sponsor olduğu kupanın finali için zaten en uygun üç yer Konya Ovası, Çukurova ve GAP Arena idi. Biri seçildi. Haa... Sponsor Turkcell veya benzeri bir özel teşebbüs olsaydı, parasını onun verdiği finali Urfa'da oynatabilirler miydi, o başka konu. Ya da... Hepsinden fazla akıl ve izan sahibi Şenol Güneş'in "Destekse, Milli Takım da maçlarını GAP Arena'da oynasın" önerisine ne der acaba TFF? Ya Trabzonspor'a ne diyeceksiniz? Yerel basının önemli kalemlerinden Cevat Ocak, Urfa ismini önce Trabzonspor cephesinin telaffuz ettiğini söylüyor. Sonra karşı çıkan, peşinden de aman bizi üzmesinler diye Özgener ve arkadaşlarına tam destek yineleyen de onlar. İşte, ülkenin ve son 15 yılın Trabzonspor'unun en önemli eksiğine bir işaret daha mı? Samimiyetsizlik… Kupa finalinin nerede yapılacağı çok önemli değil. Kupayı defalarca alan iki katı da final oynayan Trabzonspor her yerde oynar. Fenerbahçe desek... 27 yıldır bu kupayı alamamasına rağmen yine ülkenin en gözde iki kulübünden biriyse, onun için de sorun yok demektir. Bize gelince… Voleybolcu başkan ve basketbolcu vekili finale mekân olarak Abdi İpekçi ve Selim Sırrı'yı seçmediler ya,
"Buna da şükür" deyip geçiyoruz…
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.