Yahşi Batı 2016
Bayram tatilinden sonra artık bir klasik haline gelen geçmiş bayram kutlaması ilginç bir alışkanlık. Yılbaşından sonraki iyi yıllar dilekleri ise gayet makul. İnsanlar gibi, yılların da iyi olup olmadığına karar vermek zaman ister. 2009 aslında ne kadar kötüydü; bundan sonrakileri yaşadıkça ölçebileceğiz. Geçmiş gerçekten geçmiş mi acaba? Tarih tekerrürden ibaret demiyorum. Zamanın hiç olmadığını iddia edenler var. Geçmiş ve geleceğin "şimdi" ile aynı anda paralel evrenlerde yaşandığını düşünenler. A.R.O.G.'da tarih öncesine gönderilen Arif'in "Paralel evrende 15 dakika daha geçti, Ceku her an doğurabilir" telaşı gibi. Yeni yılın ilk günlerinde ilk hedefimiz Cem Yılmaz'ın yenisi "Yahşi Batı"idi. İyi bir stüdyo, iyi oyuncular. Yine de, ilk kez bir Cem Yılmaz filminin devre arasında çıkmak istedim. Bir atalet, bir kopukluk sıktı içimi.
Ucuz malın ömrü kısadır
Trabzonspor maçları dizi film gibidir benim için. Konu bütünlüğü aramadan tüm bölümleri izlemek isterim. Önceki bölümün mutlu sonla bitmemesi ilgimi azaltmaz sonrakine. Lâkin… İlk kez bir bölümün ilk yarısı bitmeden çekip gitmek geldi içimden geçenlerde. Galatasaray kupa maçıydı; yenilgiden çok o his üzdü beni. Son kupa maçı da 6 gole rağmen yeterince sıkıcıydı. İşin iyi yanı, bu kez camiadan kimsenin sezon başındaki pilot Matrix provası gibi oyuna gelmemesiydi. Trabzonspor'da henüz olumlu gelişme yok deyip, geleceğin uzun vadesine bırakalım Güneş'in işini. Zaman var mı? Geçmiş paralel bir evrende mi? Mevcut bilgimizle yanıt bulamıyoruz. Ancak hiç değilse geçmişi hatırlayacak kadar bilincimiz yerinde; Ulusoy federasyonunun Trabzonlu üyesi "Ulusoy olsaydı, Trabzon 2016'da yer alırdı" lafını ölçecek durumdayız. Trabzon, Bıçakcı'nın 2012 ve Özgener'in 2016 listesinde olmadığı gibi Ulusoy'un 2008 listesinde de yoktu. Yunanistan'la ortak adaylık başvurusunda İstanbul, İzmir, Ankara ve Antalya yer alıyordu. Şikenin belgesini bilmem ama bunun var işte. Ucuz malın ömrünün kısa olması gibi, ucuz iddianınki de kısa kalıyor; doğa kanunu.
Saf muamelesi yapılamaz
Yahşi kelimesinin kökeni bizim coğrafyanın doğusundadır. Azeri Türkçesi'nden gelmiştir Anadolu'ya. Anlamının genelde batıya nasip olması ise kaderin bu topraklardaki bitmek tükenmek bilmeyen cilvelerinden biridir. Ülkemizin sadece yahşi batısının 2016'ya aday olması, Trabzon'un dışlanması ise sadece cilveyle açıklanması zor bir durumdur. Şüphesiz, Kayseri'nin doğusunun liste dışı kalmasının tek nedeni federasyon değildir. Olanaklar, yatırımlar ve çokça da coğrafik koşullar nedeniyle dezavantajlı duruma düşmüştür ülkenin önemli bir kısmı. Bu genel ahvaldir. Özelde ise, Trabzon'un listede olmamasını, uzaklık veya kentleşme eksikleri ile açıklamak Trabzonlu'ya saf muamelesi yapmaktır. Erzik'in, kentleri UEFA'nın seçtiği açıklaması ise kariyerine pek yakışmamaktadır. UEFA kentleri değil, ülkeleri seçer. Sahi… Trabzon 8 kent arasında olsaydı, şansımız ne kadar azalırdı acaba?
Gönülden ırak olmak!
TFF'nin Trabzon'u dışlaması bir gözden ıraklık değil, gönülden ıraklık meselesidir. Duygusaldır, adaletsizdir. Üstelik TFF bunu resmen ilan ederken, Trabzonlu Sayın Bakan'ın federasyonun özerkliğine saygısını ve siyasi nezaketini istismar ederek yapmıştır. Türkiye 2016'yı alır ya da alamaz; alırsa, bir il çıkarıp "futbol kenti" Trabzon'u ekler veya eklemez… Bunlar artık ayrıntıdır futbol tarihimiz için. UEFA uygun görürse, raylı sistemli kentlerimizde yaparsınız şampiyonayı. Elli bin kişiyi Tünel'den Taksim'e tramvayla taşıyıp oradan Olimpiyat'a, Seyrantepe'ye uğurlarsınız arkalarından su dökerek. Diğer düzayak aday kentlerimize de raylı sistemin kralını yapmak için 6 yılınız var daha. Kusura bakmayın, Trabzon'un özgeçmişinde futbol aşkı, başarı, şampiyonluk, Avrupa zaferi, milli sporcu çok ama raylı sistem yok. Öncekiler için genler uygun ancak sonuncusu için arazi müsait değil. Lâkin… Çok yerleşik ve iyi çalışan bir yaylı sistem var Trabzon'da. Demokratik, yasal tepki oku o yaydan çıkıyor her defasında. Gerçi böyle idarecilerin yaya falan da ihtiyacı olmaz genelde. Zira, yetkisini kullanırken adil olma sorumluluğunu hissetmeyenlerin elindeki her enstrüman bumeranga dönüşür er ya da geç. Tecrübeyle sabittir, tarih şahittir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.