Gürcan Bilgiç

Gürcan Bilgiç

20 Ocak 2012 | Cuma

Yabancı sayısı

Her Milli Takım hocası gibi Abdullah Avcı da yabancı sayısının azaltılmasından yana.
Süper Lig'de daha çok Türk oyuncunun oynamasını ve seçim şansının artmasını istiyor.
Buradaki temel sorun "oynamak"...
Elimizdekiler, diğer ülkelerin birinci sınıf kabul edemeyeceğimiz oyuncularını geçemiyorsa biz birinci sınıf gördüğümüz Milli Takımımızda nasıl oynatacağız?
Kimse buna cevap veremiyor.
Şans bulamayan oyuncunun yetişmesi de çok mümkün değil...
Hocaların kronik mazeretidir bu.

HAYDİ BANK ASYA'YA
O zaman, çoğu Türk olan teknik direktörlerimiz, gençlerin veya diğer yerli oyuncuların eksiklerini kapatmak için özel gelişme programları yapsınlar.
Bu seçenek hiçbirinin işine gelmiyor. Teknik adam istese bile, bunu yapacak oyuncu bulamıyor.
Hepsi "Maradona" ya, özel çalışmaya gerek duymuyor, sonra da yabancı sayısının çokluğunu mazeret gösteriyorlar.
Halbuki bu işin matematiği var.
Daha daha çok çalışıyorsan, daha yetenekli ve hızlıysan oynarsın.
Ama daha çok dedikodu ve kaytarmayı tercih edip, sadece daha çok para kazanmanın peşine düşüyorsan; oynatılmazsın.
Ben eskiden beri yabancı sayısının serbestliğinden yanayım.
Değerli olduğuna inanan oyuncumuz, önüne sunulan yüksek meblağlı sözleşmeleri yeterli görüp, gelişme hırsını kaybetmeyecektir. Oynamak istiyorsa Avrupa ve Asya'nın birçok ligi onlara açık. Hepsi bir tarafa Bank Asya'da top koştururlar.

ALEX TARTIŞILMAZ!
Geçen sezon noktayı koydu Alex. Yedi yıllık geçmişinde farklı olabileceğini gösterdi.
Çabalayan ve mücadele eden oyuncu kimliği de olduğunu gösterdi. Alex değiştiğinde, takım da değişti.
Bu karakterden vazgeçmediği sürece Alex tartışılmaz. Sadece gittiğinde veya olmadığında yerine kimin oynaması gerektiği konuşulabilir.
Stoch bu yüzden kıymetli. Üç gün ara ile oynadığı iki maçta da benzer performansları sergiledi. Yani pas merkezi olabileceğini, etkili pas kullanabileceğini, her şey bir tarafa koşan, mücadele eden orta saha da olabileceğini fark ettirdi.

BİRBİRİNDEN ALAKASIZ
Şimdi gereksiz bir seçim yapması bekleniyor Aykut Kocaman'dan. Manisa'daki futbolun devam etmesi için Stoch ile oynamak durumunda bırakılıyor.
Birbirinden alakasız şeyler bunlar. Alex varken o oynar... Alex de geçen seneki gibi oynarsa, biraz kıpırdarsa daha çok Manisa maçı seyrederiz.
Kaptan, attığı tweetler'de Burak'ı gol kralı odayı olarak görürken, "Biraz ciddiye alsan" diyen taraftara, "Ben zaten ciddiyim" cevabını verdi.
Oysa sorgulaması gereken o mesajı atanları, böyle düşünmeye neyin ittiğidir. Alex maçlarda bu görüntüyü veriyorsa, sorun buradadır.

SUÇLU SAVCI VE HAKİM
TFF Genel Kurulu, 26 Ocak'ta sekiz takımı kapsayan 58. maddenin işleyişi hakkında bir karara varacak.
Federasyon maddenin değiştirilemeyeceğini savunuyor.
Yumuşatılacaksa bile bu kararı mevcut soruşturma bitip, cezalar belli olduktan sonra yapacaklar.
Herkes maddenin Fenerbahçe'yi etkileyeceğini savunuyor ama savcılığın elde ettiği bilgiler ve belgeler sekiz takımın masaya yatırılacağını belirtiyor. Yani Beşiktaş, Sivas, Trabzon, Manisa, Mersin İdman Yurdu, Ordu ve muhtemelen Giresun yöneticileri, haklarındaki iddialar nedeniyle, etik kurul incelemesindeler.

KİMSE ANLATMIYOR
Aziz Yıldırım bu nedenle "teşebbüs" kelimesinin, diğer takımları da kapsayacağını bilerek, faturanın tek adresi olmak istemiyor.
Çünkü herkes suçsuz olduğunu iddia ediyor. Bu durumda, neden sekiz kulüp var, kimse bunları anlatmıyor.
Hepsinin avukatları"Bu belgeler ile bizi suçlu bulamazlar" diyor. İyi de belgeler hakim için geçerli...
O konuşmalara bakıldığında etik kurulun veya PFDK'nın hukukçuları için kanaat oluşması yeterli. Hakim "delil yetersizliği" dediği zaman "suçsuzsunuz" anlamı çıkmaz, "sizi suçlu bulmak için yeterli kanıt olmadığı" ortaya çıkar.
Türkiye'de futbol 10-15 yıldır, yapanın yanına kalan metotlarla yönetildi. "İş bitirici yönetici" tipi ortaya çıktı. Sportif kültürün yerini, paranın yaptırdıkları aldı.
Her kesim bozuldu ve biat etti.

LİNÇ KAMPANYASI!
Çıkar üstüne kurulan düzen içinde belli bir kesim oluştu ve bunlar görevi hiç bırakmadılar. "Fedakar" olduklarını iddia ederek kongrelerde adamlarına kendilerini alkışlatıp, rakiplerine baskı kurdurtup, eleştirenleri dövdürtmeye kalktılar.
Taraftar forumlarına adamlarını üye yapıp, suçlandıkları eleştirileri yazanlara linç kampanyası düzenlettiler. Bu tiyatro içinde, her şeyden habersiz "temiz insanlar" tiyatroyu doğru sandı.
Senaryonun yazılmış olduğunu fark etmedi bile.
10-15 senenin iş bilenleri, bugün iddianame dosyalarındaki tapelerle en yakınlarının altını nasıl kazdıklarıyla, insanlara nasıl ağır küfürler ettikleriyle ortadalar.
Ve hâlâ görevlerini sürdürmeyi istiyorlar.
Ve 26 Ocak'ta bu insanlar, hem savcı hem de hakim olacaklar. Elbette pırlanta gibileri de var. Ama bu suçların geçmişteki sahipleri olanlar da iddianamede ismi geçenler için konuşacak, karar verecek.
Şu mahkeme başlasa da, biz de eteğimizdeki taşları bir dökebilsek...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor