Gürcan Bilgiç

Gürcan Bilgiç

10 Mart 2011 | Perşembe

Doğru adımlara devam

Aziz Yıldırım, gazetelerde çıkan soyunma odası ziyaretleri ile ilgili yaptığı açıklamada, "Alınan sonuçları bu girişimlere bağlamak, teknik direktörümüzün ve futbolcularımızın emeğini küçültür. Maçı onlar kazanıyor, biz sadece destek sağlıyoruz" ifadesi ile yorumladı. Çok hassas ve denge taşıyan sözler bunlar. En üstteki yönetici olarak zaten başarının kendi hanesine yazalacağını bilen sorumlu bir yöneticinin, ekibini ve çalışanlarını ön plana çıkarması doğru bir strateji. Başkanın bu yorumu yapması teknik direktör üstündeki 'ziyaret baskısını' da azaltan bir tavırdır. Çünkü Aziz Yıldırım devre arasında nasıl yerinde hamleler yapıp, oyuncularını yeniden futbol sahasına mücadele etmeye döndürdüyse, devre arasındaki soyunma odası ziyaretleri çok katlanılabilen bir durum değil. Soyunma odasının kapısının açılması, içeriye başkan ve yanındakilerin girmesi, iyi niyetli de olsa 'taktiksel' veya 'performans' anlamında kritiklerin yapılmasının ne kurumsal zihniyetle bir ilgisi var ne de muhatapları bundan mutlu oluyorlar. O anda, orada gerginlik var, "Yine mi" diye söylenenler var. Başkan, verdiği mesajlar ve kamp için topladığı ekiple takıma yaptığı 'yeniden doğuş' operasyonunda başarılı oldu. Şimdi bunların meyvesini yemek için beklemeli, ters giden bir şey varsa teknik adamıyla, oyuncusuyla maçın ardından konuşmalı. Sahadaki takımı tribünden görüp, sinirlendiğinde haksız olduğunu söylememiz mümkün değil. Ama bilsin ki "Topa vurma, önün boşsa sür" ya da "Kaleyi gördüğünüz yerde vurun" ya da "Rakibine yakın oyna" kritikleri, doğru teşhisler de olsa, o odadaki teknik direktörün ciddiyetini ve saygınlığını törpüler. Bunları hocaya söylesin, oyunculara o aktarsın... Eğer illa ki soyunma odasına gidecekse en doğru formül bu gibi gözüküyor. Daum'un oyuncular gözünde ne hale geldiğini, sonrasında takımın çivisinin nasıl çıktığını, yine kendisinin sandalyesi ile birlikte Samandıra'ya taşınmak zorunda olduğunu hatırlasın Aziz başkan... Yapmasın bunları...

* * *
BAYERN-VAN GAAL
GEÇEN sene Şampiyonlar Ligi'nde final oynayan teknik adam ile sezon sonunda yollarını ayıracağını açıkladı Bayern Münih. İlk bakışta Alman devinin Bundesliga'da aldığı sonuçlar veya kupadan elenmesi kararın nedeni gibi gözükebilir. Ama herkes iyi bilir ki, böyle kulüplerde karar başarıya göre verilmez. İstikrarı gözlerler, plana göre hareket ederler. O zaman, Van Gaal'in bileti neden kesildi? İnsan ilişkilerinden... Hollandalı teknik adamın soyunma odasına girdiğinde veya antrenmanlar sırasında oyuncuları ile kurduğu; daha doğrusu kuramadığı iletişim sorun oldu. Van Gaal değişmeyeceğine göre onunla devam etmenin, yanlışta ısrar olacağına, gelecek sezon sorunların daha da büyüceğine kanaat getirildi.
Medeniyet devreye girdi, tokalaşıldı, profesyonel süreç işlemeye başladı.
Haftada bir 90 dakika için, bir çok farklı dinamiğin birleşmesi ve birlikte hareket etmesi gerekiyor.
Bu uyum gerçekleşmediğinde sorunlar başlıyor ve gittikçe büyüyor. Farklılaşma derken, başarıyı sadece tabeladaki sayılar olarak görenler bunu anlamalı.
Önce siz değişin ki onlar da değişmek zorunda kalsınlar.


* * *
YOK ASLINDA FARKLARI
BU sezon veya geçen sezonlarda hakemlerin kararlarından şikayetci olmayan kulüp var mıydı acaba? Şikayet sezonunu önce Fenerbahçe açtı. Ardında Adnan Polat geldi. Sonrasında Serdal Adalı çıktı konuştu. Sadri başkan ile Trabzonspor dörtlüyü tamamladı.
Hiç merak etmeyin. İki-üç hafta geçsin.
Benzer hatalar Trabzon lehine, Fenerbahçe aleyhine yapılsın, puan farkı yine açılsın, bugün sessiz kalan Fenerbahçe de benzer şeyler söyleyecektir.
20 yıldır futbolun içinde olan bu yöneticiler, 'ağlamayan bebeğe meme vermezler' prensibinden hiç vazgeçmezler.
Gerekçeleri rakiplerine 'kıyak' geçildiği yönündedir. Ama en önemlisi kızgın taraftarlarına hedef saptırtmaktır. "Biz hata yapmıyoruz, sorun hakemlerde.
Haksızlığa uğradığımız için başarısız oluyoruz"
geleneğinin temsilcisidirler.
Artık onlara inanan var mı bilemiyorum.
Fakat futbol artık hakem hataları ile birlikte değerlendirmemiz gereken bir hale geldi. Trabzon hakem hatalarından şikayet ediyor ama çevresine bir bakın; etmeyen kim var?
Gerçek, hakemlerimizin iyi olmadıkları, yorum yanlışlarını çokça yaptıkları, beklediğimiz liyakatın altında kalmalarındandır. Yoksa Sadri başkanın veya Aziz başkanın önüne takımlarının hakem hatası ile kazandıkları maçlar da konulur. Dünya değişiyor, kavramlar farklılaşıyor, beklentiler başkalaşıyor ama yöneticilerimizin bakışı, yorumları, mazeretleri hep aynı. Anladınız mı 'el freni' nedir?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor