Parlamaya devam
SEMİH geçen sezonu gol kralı olarak tamamladı. 30 maç oynasa kim bilir neler olacaktı? Kezman ile girdiği forma savaşında Zico'nun ilk tercihi olmadı. Çok hak etmesine rağmen kulübede bekledi. Sonradan oyuna girdi ve kalitesini gösterdi. Ama herkesin gözü Kezman'daydı. Semih'in Avrupa Şampiyonası'nda golcülüğüne resmiyet kazandırmasına kadar, birkaç yorumcu haricinde arkasında duran da olmadı. Sadece kaptan Alex'in, "Semih ile daha iyi anlaşıyoruz" sözleri vardı. Bu da Arthur Zico'yu ikna edemedi. Aragones, Semih'i tatilden döner dönmez Güiza'nın partneri yaptı, tereddüt etmeden. Çünkü o bir mantık adamıydı. Sahadaki beceriyle, elindeki verileri birleştirdiğinde karşısına başka karar çıkmadı. Kimin ne diyeceği, ya da oyuncunun sızlanışlarından önce takımın ne kadar yararlanacağını göz önünde tuttu. Semih; Fenerbahçe'nin dizilişinde forvet arkasında oynuyor. Tek santrfor Güiza, Semih ise atak orta saha performansı ile golcü kimliğini birleştirmeye çalıştığı geçiş bölgesinde. Ve ilginçtir yine inanılmaz derecede iyi oynuyor. MTK maçında Alex'i oyuna sokması, çevresindekilere pas köprüsü olması, topu kanatlara taşımasıyla tam bir görev adamı olduğunu gösterdi. Ancak ilerleyen haftalarda bazı "ama"ları çok tartışacağız. Semih'in iyi oynaması, gerçek görev bölgesinden ve gol vuruşlarını yapacağı alanlardan uzak kalmasına değer mi? Ya da Alex'in forvet ile orta saha arasında yaratıcılığını ortaya koymasına rağmen, bir kademe geriye gelip, bu ekstra özelliklerinden de uzaklaşması doğru mu? Emre Belözoğlu'nun antrenman eksikleri kapanıp, fizik olarak hazır seviyeye geldiğinde, şu andaki görev paylaşımı mı değişecek, yoksa Emre'ye yeni bir alan mı yaratılacak? Bu soruları sezon boyunca soracağız. Değişmeyen gerçek Semih'in Türk futbolunun parlayan yıldızı olacağıdır. İki senesi tam anlamıyla harcanan, kaprislere kurban edilen gerçek bir fenomen kazanabiliriz. Çünkü Semih, ardında hiç soru işareti bırakmadan oynuyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.