Erman Toroğlu

Erman Toroğlu

14 Şubat 2020 | Cuma

Utanmaz bunlar!

Haliyle hakem yazacağız. Türkiye'de TV'lerde ve gazetelerde üç çeşit yorumcu var. Bir gazeteciler; bunların meslekleri, yazılı ve görsel basın... İki, futbolu bırakanlar... Üç, hakemliği bırakanlar...
Bu üçlünün içinde ben hakemliği bırakan birisi olarak yorumculuğa başladığımda, faal hakemlerin alayı beni tenkit ettiler. Erman Toroğlu hakemliğe ihanet ediyor, yaptığı iş iş değil.. Yıllar geçti, bu sallayanların hepsini şimdi TV'lerde görüyorsunuz. Yani bunların hakemlik yaparken de sağları solları oynuyordu, şimdi de oynuyor.
Yaptıkları icraatlardan belli değil mi!
Bu ufak anektodu geçtikten sonra şöyle bir yorum yapıyorum: Mesleği gazetecilik olanlar kendilerini geliştiriyorlar, zaman zaman seminerlere gidiyorlar, kimileri amatör futbol oynamışlar; falan filan. Onlara bir lafım yok; çok ufak bir lafım olacak, sonra...
Kitabı var Eski hakemler var, bunların hakemlikte ne halt yedikleri belli.
Nasıl hakem oldukları da belli. Bunlar yalnız oyun kuralları üzerinde, cümle ve kelime cambazlığı yaparak işi yürütmeye kalkıyorlar.
Bir de eski futbolcular var... Bunlar mümkün olduğu kadar gördüklerini yorumlamaya çalışıyorlar.
Bazıları büyük takımlarda oynadıkları için, haliyle o takımlara pembe baktıkları oluyor.
Şimdi gelelim sadede...
Bakınız, Türkiye Süper Lig'i değil, 1. ve 2. Ligler'den 20 tane pozisyon alalım. 10 tane eski hakem, 10 tane gazeteci, 10 tane de eski futbolcu oturalım.
Biz eski futbolcular bu 20 pozisyondan 17 tanesinde kesin anlaşırız, 2 tanesinde tartışırız, belki 1 tanesinde ayrı düşeriz.
Eski hakemler 8'inde anlaşırlar, 8'inde tartışırlar, 4'ünde hiç anlaşamazlar.
Basın mensupları için bir şey diyemiyorum.
Onlarda anlaşma oranı daha zordur gibime geliyor.
Şimdi bunları neden yazdım.. Bakınız, kural kitabı vardır, zaman zaman değişir. Ben bunların nelerini yaşadım.
Kuralları koyan ve ukalalık yapan, FIFA hakem komitesinden insanlarla bile tartıştım bazı konularda zamanında...
Bakınız, futbol oyun kuralları vardır, doğrudur.
Ama futbolun bir de ruhu vardır. Bu futbolun ruhundan, futbolcular anlar.
Hakemler ve basın mensupları zor anlarlar.
Çünkü futbolcunun saha içinde ne yaşadığını, saha dışında ne yaşadığını hiçbir hakem ve basın mensubu bilemez.
Bu futbolun ruhunu bilmeyen hakemler yüzünden Türkiye'de biz bunları tartışıyoruz...
Akrabalık yok Peki, bu hakemler Türkiye'de neden bu kadar çok tartışıyor, çok basit.
Hakem klasmanları adaletli yapılmıyor. Hakem klasmanları torpille yapılıyor.
Adaleti dağıtacak hakem oraya adaletsiz bir şekilde gelince, haliyle sahada da adaleti sağlayamıyor.
Arkadaşlar, siz insanlarla dalga mı geçiyorsunuz.
Türkiye'deki hakem ve gözlemci listelerini önünüze alın, rezilliği görürsünüz.
Bazı hakem ve gözlemci akrabalar.. Böyle bir rezillik dünyanın hiçbir yerinde olmaz. Bizim gazete grubunda bile çalışanların hiçbir akrabası işe alınmıyor. Sonradan akraba olunuyorsa, ayrı. Bunu bir gazete kuruluşu yaparken, Türkiye'de futbolda adalet dağıtan kurumun halini siz düşünün.
Tek kelime söyleyebiliyorum bunun karşılığında, iğrenç! Bu utanmazlık...
İki kişi engeller Adamlar; akraba hakemleri klasmalarda bir üst kademeye çıkarmak için uğraşıp ya gözlemci olarak gönderiyorlar veya MHK içindeki bazı isimler gözlemci olarak gidiyorlar. Ahbap-çavuşlara yüksek puanlar veriyorlar, garibanlar geride kalıyor. Beyler, inanılır gibi değil; tam bir rezalet!
Bunu engelleyecek 2 kişi var. Birisi TFF Başkanı Nihat Özdemir, diğeri de Zekeriya Alp. Bu temizliği kökten yaparlarsa Türk futbolunda, önemli bir ihtilali gerçekleştirmiş olurlar. Girin hakemler aleminin alt kademelerine, bu dediklerimi çok rahat görürsünüz ve yaşarsınız!

ELLER HAVAYA BEYLER

F.Bahçe'nin verilmeyen penaltısı penaltı değilmiş!
Oğuz Sarvan, kara kaplı kitabı açmış, anlatmış.
Anlattığın La Fontaine'den masallar. Ben şimdi bu hakem heyetine soruyorum.
O pozisyonda Pektemek'i oradan alın, kale çizgisinin üzerine koyun. Arkadaşı topa vursun, top yön değiştirip Pektemek'in kaldırdığı eline gelsin; penaltı verir misiniz, vermez misiniz?
Arkadaşlar milleti aldatmaya kalkmayın. Ceza alanı içinde penaltı ve eli veriyorsanız; dışında da vereceksiniz.
Seyredin önemli maçları, ceza alanı içinde tüm defans yapan futbolcuların elleri kalçalarında. Neden? Çünkü geçmişte bu açık ellerin 20 derece mi, 40 derece mi, 50 derece mi açık olduğu; makul açıklıkta mı olup olmadığı tartışıldı. Baş edemediler, elleri arkaya aldılar.
Peki bizde nasıl gidiyor.
Eller havaya! Türkiye'de eller havaya nerede vardır. Düğünlerde bir de gece kulüplerinde.
Haydi eller havaya!
Ama bizde, sahada da eller havaya devam ediyor.
Neymiş efendim, Jailson'un pozisyonu penaltı değilmiş... İkisi de penaltı!
Neye göre biliyor musunuz, futbolun ruhuna göre! Ama bunu o torpille sahaya çıkan hakemler anlamazlar.

MAÇLARI KİM YÖNETİYOR?

G.Birliği-Trabzonspor maçı... G.Birliğili oyuncu Sörloth'un kaval kemiğine ölümüne çakıyor, olmuyor bir daha çakıyor!
Sörloth da rakibine sinirlenip onu itiyor. Hakem geliyor, ikisine de sarı kart gösteriyor. Sonda VAR çağırıyor hakemi. İşte burası çok enteresan!
VAR'daki pozisyonu oynatan her kim ise, G.Birliğili oyuncunun tekmeyi vurmasını çabuk çabuk oynatıyor, eski İstiklal Savaşı filmleri gibi; Sörloth'un rakibine itmesini ise ağır çekimde oynatıyor. Hem de defalarca!
Yani burada hakeme diyor ki; sen futbol canisinin attığı bu tekmeleri es geç, ama Sörloth'a kırmızı göster. Zavallı hakem de bunu uyguluyor.
Hadi hakem saha içinde bu pozisyonu görmüyor ama VAR'a gittiğinde gözünün önündeki TV ekranında da mı görmüyor. Yoksa organize bir şeyler mi var?
Akraba-i taallukat hakemler çok, peki akraba-i taallukat futbolcu var mı; yok gibi!
Aslında resmin geneli burada görünüyor.
MHK şuna karar versin, maçı VAR mı idare ediyor, yoksa sahadaki hakem mi?
Sivas'a verilmeyen bir penaltı var. Adam topu koltuğunun altına aldı eve götürdü, herhalde evdeki çocuk istemiş ona götürecekti! Taç atışları, bırakın 2-3 metreyi, 8, 10 hatta 15 metre ileriden atılıyor.
Ve çoğu da doğru değil.
Ya bu saha içinde neler oluyor Allah aşkına??

Kum saatleri vardır, ayarlarsınız yumurta pişirirsiniz.
Rafadan veya katı... Veya yemek pişirirsiniz. Döndüre döndüre kullanırsınız kum saatlerini! Bu kum saatlerini geçmişte bazı idareciler de transfer döneminde döndüre döndüre kullandılar. TAPE'lere kadar düştüler.

G.SARAY'DAKİ İRLANDALILAR

G.Saray'da bir Başkan ve ekibi var.
Hırsızlık yapmıyorlar, parayı da abrakadabra misali iyi yönetiyorlar. Transferlerde hata yapabilirler, o da teknik heyetle işbirliği yapmışlardır sanırım ondandır.
Ama bir grup var G.Saray'da, Başkanı indirmek istiyor. Mustafa Cengiz'i bazen dinliyorum TV'de, federasyonlarla mücadele ediyor.
Mustafa Cengiz, sen rakiplerini F.Bahçe'de, Trabzonspor'da, Beşiktaş'ta ya da TFF'de arama! Senin İrlandalılar kulübün içinde. Oradan çakıyorlar sana, G.Saray'daki İrlandalılar.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor