O kol kesilecekti!
Nihat Özdemir ateşten gömleği giydi. Yönetim kurulu üyelerini fazla tanımıyorum. Tahkim ve disiplin ise daha açıklanmadı. İnşallah sağlam isimler olur, kulüpçülüğü ve politikayı artık federasyona sokmazlar. Nihat Özdemir'in bu işe başlarken bu prensipte olduğunu biliyorum. Uygulaması nasıl olur hep beraber göreceğiz. Merkez Hakem Komitesi (MHK) açıklandı.
Başkan yıllarca karşı karşıya maç yaptığımız, mücadele ettiğimiz Zekeriya Alp oldu. Sahanın içinde de düzgündü, dışında da... Bugüne kadar çizgisini hiç bozmadı. İlk komiteye geldiğinde, 'Keşke Federasyon Başkanı olsaydın, MHK'ya gelmeseydin. Bu hakemler seni yanıltır, şaşırtır' demiştim. Ama şimdi gelmesine bir şey diyemem. Çünkü çıraklık dönemini bitirdi, ustalık dönemine girdi.
Kurduğu komitesindeki isimlere de baktığımda içlerinde bir tane defolu isim yok.
Aslında hakemlik yapmış insanlar için bu ağır bir cümle. Hakemlik yapan insanların otomotik olarak zaten defosuz olması lazım. Ama biz bunu sanki bir özellikmiş gibi öne sürüyoruz. Neden? Çünkü yıllarca bu hakemlik müessesesi, defolu adamlardan çok çekti. Daha işe başlamadan MHK'ya konuşanlar var.
TORPİLLİ HAKEMLER!
Bakınız beyler, ben futbolun içinden geldim. Gelme sebebim benim maçlarımı idare eden hakemlerdi. Ne iğrençlikler yaptılar ne iğrençlikler, sinirlendim hakem oldum. Ey hakem camiası, futbol aleminde bayağı geri kaldınız.
Yıllarca hakemlik, asker hakemlerin elinde kaldı. Haliyle komitelere girdiler. Yıllarca hakemler, inanılmaz torpillerle hakem oldular. (Buna ben de dahilim). Benim torpilim Hilmi Ok'tu.
O hakem, ben futbolcuyken, 'Seni hakem yapacağım' diyordu. Sonunda da hedefini gerçekleştirdi.
Ama benim dediğim torpilli hakemler böyle olmadı. Çoğu akraba hakemler, baba-oğul, amcaoğlu, teyzeoğlu, bir kısmı da arkadaş... Yıllarca bu işler böyle geldi. Peki hakemlikte ne oldu da bu son yıl Türkiye'de yangın oldu. Çok basit! Bakın arkadaşlar ama bakarken büyük resme bakın.
1923'te kurulan Futbol Federasyonu'ndan bugüne kadar Merkez Hakem Komitesi başkanı olan ama hakemlik yapmamış 3 kişi var. Birisi Halim Torbalı, futbolculuktan geldi hem MHK başkanı hem de federasyon başkanlığı yaptı. Diğeri Ufuk Özertem, en son da Zekeriye Alp...
Torbalı ile Zekeriye Alp, eski futbolcu; Ufuk Özertem onu bile yapmadı.
ACI AMA GERÇEK...
Şimdi size daha da önemli bir şey söyleyeyim. Bir x ismi, MHK'nın başına getirin ve bu adam hakemlik alemini hiç tanımamış olsun. Ancak bu adam güvendiği 3 kişiye sorsun, 'Bir MHK seçeceğim bana isim verin' diye. MHK'daki görev yapacak, geçmişte yamuğu olmayan, sosyal yanı olan, kişiliği ağırlıklı olan 10 kişiyi zor bulursunuz. Acı ama gerçek...
Peki yeni komite ne yapmalı?
Çok çabuk yeni isimler çıkarmalı.
Eski hakemlik bitti artık arkadaşlar.
Öyle, 'Hakemlik zordur, hakemlik yapmakta bazı şeyler lazım' sözleri hikaye olacak. Kişilikli adam bulursan fiziği de müsaitse hakem yaparsın. Neden mi kolay? Yahu kardeşim hakemin görmediği yerde zaten kamera var. Oynatıyorsun, doğruyu buluyorsun.
'Hakem de hatalar yapar' işleri bitti.
Hakemlik hatası yüzde 1'lere, 2'lere düştü. Peki bizde neden düşmedi? Çok basit geçen yıl bir maç oynandı: G.Saray-Konya... Ne oldu o maçta? Bir pozisyon yaşandı G.Saray ceza alanında. Hakem olmayan penaltı pozisyonunda yakınındaki yardımcı hakemin ikazına, 'Hocam pozisyon temiz, sakın penaltı verme' demesine rağmen penaltı verdi. O pozisyonda VAR da devreye girmedi. Sonunda G.Saray bir gol yedi ve bir oyuncu atıldı.
Ey Türk futbolunundaki yöneticiler, burada çok büyük bir hata yaptınız. Bu iş G.Saray- Konya maçı değildi. Burada entresan noktalar vardı.
Size 3 maddede yazıyorum:
1- Hakem pozisyonu görmedi.
2- Hakem, yardımcı hakeme rağmen pozisyonda ısrar etti.
3- VAR, hakemi çağırmadı.
Şimdi burada olay daha da çatallaşıyor:
1- Bu hakem gördüğünde inat ediyor, kendine çok güveniyor 2- Yardımcı hakemi, ismi üzerinde yardım edeni sallamıyor.
3- VAR'daki hakem, pozisyonu görmüyor veya görmek istemiyor.
O zaman iş yine çatallaşıyor:
1- Hakem ve VAR'daki hakemler art niyetliler.
2- Hakem ve VAR'daki hakem, uzaktan kumanda ile başka yerlerden idare ediliyor.
3- Hakem ve VAR, beraberce maçı satmışlar.
Sondaki bu 3 maddeye inanmak istemiyorum. Ama kardeşim böyle bir işi göstere göstere yapıyorsanız, o zaman MHK ve federasyonun önünde iki yol var:
1- Bu iki hakemin hakemliğini sileceksiniz, bitireceksiniz.
2- Bu iki hakeme görev vermeye devam edeceksiniz.
Ki, görev vermeye devam edildi.
Bu maçtan sonraki hakemlerin kimi G.Saray, kimi Beşiktaş, kimi F.Bahçe lehine; kimi de bu 3 takım aleyhine saçma işler yaptı. Niye? Kangren olan kolu kesmediniz de ondan. Kolu keserseniz, vücudu kurtarırsınız.
Başakşehir, F.Bahçe ve Beşiktaş Başkanı, tam kanserlik kollar kesilecekken, 'Hakemler de hata yapar. Bunların hakemliği bitmesin' dedi. Fikret Orman, 4 ay sonra aynı tarz hakemler için, "Bu hakemlerin kellesi koparılmalı, hakemlikleri bitirilmeli" dedi.
KIYAKÇILIK YAPMAYIN
Gereğini yapmazsanız, kıyakçılık yaparsanız sonunda ayakçılık yaparsınız. Kim bu hakemler kardeşim, ne oluyor bunlar. Hadlerini bilecekler! Bazı duyumlar göre lig başlamadan veya ligin devamında bazı hakemlerin kellesinin koparılacağı yönünde. Bir şey söyleyeyim mi, Türkiye'de bu işlerde geç bile kalındı. Ama aptal bazı yöneticiler, hakem kararları kendi lehlerine oldu mu es geçiyorlar, aleyhte oldu mu beyanat veriyor.
Beyler, hakemlik eskisi gibi değil.
Televizyon idare ediyor onları.
Biraz düzgün bir adam bulursam hakem yaparım. Televizyon her şeyi yakalıyor. Bana hakemliği atomun parçalanması gibi anlatmayın.
BIÇAK KEĞİME DAYANDI!
20 yıldır Bodrum'da yaşıyorum.
Arada sırada da Marmaris'e giderim.
İki yerleşim merkezinin yaşam tarzı, kültürü arasında büyük fark var. 20 yıldır Bodrum'da yaşayan bir insan olarak belediyecilik açısından yokuş aşağı giderken, Marmaris yokuş yukarı gitti. Birinde süratle sorunlar artarken, birinde çözümler üretildi ve yapıldı. Özellikle bu imar barışından sonra Bodrum'da inanılmaz inşaatlar türedi. Benim oturduğum site dahil mantar gibi binalar dikildi. Benim sitemin adı Çamkuru'ydu. Şu anda ismini değiştirmek istesek adının 'Betonkuru' olması lazım. Çünkü yapılan bazı binaları Yunanistan'ın Kos adasından bile görmek mümkün.
Mübalağa etmiyorum Yunanistan'taki Kos Adası'ndan bahsediyorum.
Ama hala Bodrum'dan gören yok!
Bekleyip, göreceğiz. Bodrum yollarında arabamın lastikleri son 5 yılda 8 defa parçalandı.
Aslında şunu söyleyebilirim eğer Bodrum'da güzel bir hayat sürmek istiyorsanız, araba tamircisi olun. Ön takımlar, frenler, balatalar, özellikle lastikler... Güzel bir yerde dükkan açarsanız iyi para kazanırsanız.
Ama bu paraları Marmaris'te aynı işte kazanamazsınız. Bodrum'da belediyecilik işinde bıçak kemiğe dayandı. Altyapı yok, yollar rezalet.
DSİ çok iyi bir şekilde su baskınlarına önlem almaya başladı ama sanıyorum ödenekten dolayı işler durmuş!
Ya Bodrum yükselişe geçecek ya da Bodrum büyükşehirlerdeki büyük binaların alt katlarındaki bodrum olacak! Yani bu canım Bodrum, el birliğiyle öldürecek. Biraz ukalalık gibi olacak, dünyayı gezdim ama ikinci bir Bodrum görmedim. Yazık oluyor!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.