Vakit kayıpları

Kolay maçı zora sokmak böyle olsa gerek! Kendi sahasında kapanıp, sadece kontra oynayan bir rakibe karşı "korkuya kapılmak" Fenerbahçe'nin hocasına yakışmıyor. Öyle bir ilk yarı seyrettik ki hakikaten yazacak anlatacak birşey yok.
Kocaman'ın, "önce yorayım, sonra nasıl olsa yenerim" düşüncesi aslında vakit kaybetmekten başka bir işe yaramıyor. Zaman kayıplarının Fenerbahçe'ye ne kadar puan kaybettirdiğini bir hatırlayın.
Puan durumundaki yerinin cevabıdır zaman kayıpları...
Sarı- lacivertlilerin sahada en az 5 buçuk futbolcusu hücum ağırlıklı olmalıdır. Hele de Kadıköy'de oynuyorsan. Buçuk kısmını da çift yönlü orta sahaya veriyorum.
Düşme potasında yer alan bir takıma bu kadar savunmacıyla çıkmak, taraftarı tribünlerden uzaklaştırıyor.
Valbuena, Soldado ve Giuliano gerçekten özel oyuncular. Lakin özelliklerini sahaya yansıtabilmeleri için hep birlikte sahada olmaları gerekiyor.
Bu kadar birinci bölgede oynayan ve golü az düşünen rakibe karşı kreatif oyuncu sayısını arttırarak cevap verdi Aykut hoca. Sadece Valbuena'nın oyuna girişi diğer kreatif futbolcularında kendine gelmesini sağladı.
Ben bu üçlüyü beğendim. Valbuena sistemine uymasa da en azından iç saha maçlarındaki bu üçlü birlikte oynatılabilir. Zira yese de fazlasını atarlar. Tekrarını izlemeden yazayım, Skrtel'in attığı golde bence top çizgiyi geçti. Karcemarskas çizgi kalecisi... Böyle devam ederse buna benzer daha çok gol yer.

TARAFTAR SEVER DE DÖVER DE
Fenerbahçeli futbolcular maç berabereyken başka öne geçtikten sonra bambaşka bir oyun oynuyorlar.
1- 0'dan sonra farka gidebilirlerdi.
Bunun nedenini anlamak zor.
Tribün baskısı diyeceğim ama bu seviyede futbol oynuyorsan baskıyı kaldıracaksın arkadaş. İş şöhrete, paraya geldiğinde hepiniz aslanlar gibi hayatınızı yaşıyorsunuz. Taraftar biraz mırıldandı mı, "Baskıyı kaldıramıyorum" olmaz! Taraftar sever de döver de...
Ben şimdiye kadar işini yapan, profesyonelce yaşayan, beceremese bile sahada her şeyini veren futbolcunun eleştirildiğini görmedim.