İstikrar olursa
4-3-3 gibi başladı F.Bahçe, orta üçlünün solunu Josef, sağını Dirar'a vererek. Hücumda önde ise sağ Giuliano sol Aatıf'ındı.
Ama, sık sık yer değiştirme hesapları vardı. Kocaman'ın dönüşünün gazı işe baskılı başladı F.Bahçe. Fakat sonuca götürecek baskı değildi. Hücumda planı olmayan, adam eksiltemeyen, dikine pas atamayan takımın kaleye ilk isabetli şutu 20. dakikada haftalardır oynamayan Topal'dan geliyordu. Sivas ise, geliyor gibi görülüyor ama şutsuz devam ediyordu. Şener tutuk, çekingen, İsmail verimsizdi. İlerde tek başına didinen birtek Janssen vardı. Gol ya duran topa, ya da karambole bakıyordu.
Dirar'ın golü de, rakibe çarpıp önüne gelen topla olmuştu zaten.
Aatıf, pas veren olmasa da şutlarla kaleyi yoklayandı. Dirar ise golü dışında topu eli, ayağına dolaştıran.
Hafta boyu yaşanan stres, 4 as adamın olmaması, Kocaman'ın kalmayan kredisini de düşündüğünüzde, akortsuz takım görüntüsünü fazla eleştirmek de mümkün değildi. Çünkü böyle zamanlarda önemli olan oyun değil, skordu.
Janssen alkışlandı
2. yarının başında yenilen şok gol sonrası işler iyi gitmeyince Aatıf -Soldado hamlesi geldi ve kornerde 3 kez Janssen'in girmeyen topunu "Avrupa'nın en az gol atan satroforlarına sahip" F.Bahçe'nin Soldado'su ilk topa dokunuşunda golü buldu. Josef en iyisi idi. Golü atan Biofuma atılınca işin şekli değişti. Maçın en iyi mücadele edeni Janssen idi ama klas alış ve vuruşla Soldado atıyordu, coşmuştu bir kere İspanyol. Gol atamamasına rağmen, çıkarken çılgınca alkışlanan Janssen, seyircinin mücadele eden adama ne kadar değer vereceğini gösteriyordu.
Soldado ise hat-trick zamanı diyordu.
Bu kadar zor bir maçı, bu şartlarda kazanabilmek önemli bir başarı idi.
Kocaman bir engel aşılmıştı. Şimdi beklenen bunun devamı ve istikrar idi.
Şu anda kimse bu konuda rahat değildi ancak en azından ilk adımı atmayı başarmıştı takım.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.