Yendiğin çerez değil

Josef'in 13. dakikadaki şutunu sağına yatarak kornere çelen Ahmet maçın o dakikaya kadar, duran toplar dışındaki tek tehlikesini kurtarıyordu.
İki takım da topu ayağına alan her oyuncuya hemen baskı götürdüğü için, akan oyunda kimse tehlike yaratamıyordu.
Öndeki adam Van Persie tam 9 maçtır ligde golü olmayandı, fiziki olarak çok iyi değildi zaten.
Kanatlardaki Aatıf ve Lens'e ise, belli ki Advocaat savunma görevi de vermişti, onlar da pek etkili olamıyordu.
2 bekini de oyuna fazla çıkarmayan Fenerbahçe, topun kullanmasını % 56 ile Karabük'e vererek ''bulursam atarım '' modunda idi.
Aynı şeyler Karabük için de geçerli olunca, duran toplar dışında tatsız tuzsuz bir ilk yarı izliyorduk. Bu kadar korkarak oynamalarının iki takım için de bir nedeni, ilk golü atınca, Karabük'ün % 90, Fenerbahçe'nin ise % 84 oranında kazanıyor olması idi.
Kimse ilk golü yiyen takım olmak istemiyordu. Latovlevici gibi bir silahın ilk yarıda sakatlanıp çıkması da Karabük'ün planlarına sekte vuruyordu.
Uzatma dakikalarında Tanasse'nin kaptırdığı topla, 70 metre depar atmak, Lens'i son vuruşta 'yorgun vurucu' haline getirince tek önemli gol şansı da heba oluyordu.

Kalecilerin günüydü
Daha önce deplasmanda ilk yarıda gol atamadığı 3 maçtan hiçbirini kazanamamıştı F.Bahçe. Yavaş başlayan 2. yarıda, 50 - 55 arası Karabük'ün 4-4-2'ye dönen yapısındaki iki santraforunun bulduğu pozisyonlar heyecan getirdi oyuna. Duran topu da etkili kullanıyorlar ama hem orada, hem de Serdar'ın kafasında Fabiano'yu geçemiyorlardı.
Fenerbahçe'nin buradaki tek silahı hızlı hücum ve çabuk kenar pasları idi, yaptılar da ama Lens'e bu kez de Ahmet engel oldu. Kaleciler kader belirliyordu.
Kalelere 84. dakikaya kadar atılan isabetli 12 şut gol olmamıştı ama oyunda 10 dakika kalıp, Advocaat'ın isteği ile isteksizce çıkan Volkan 'ın yerine giren Sow'un şutu asist oldu, Persie golü yaptı. Karabük'ün, golden sonra aklı başına geldi ama iş işten geçmişti.
Aldığı 34 puanın 29'unu içerde toplamış, iç saha puan durumunda ligin 3.'sü durumunda olan Karabük'ü deplasmanda yenebilmek, bu kadar kötü bir zamanda Fenerbahçe için, oyun genelinde hak ederek aldığı, başarılı bir sonuç oldu.