Helal Gökhan
1) Serdar'ın varlığı, sadece mükemmel yer tutuşu ile değil, Fener'i artık savunmadan doğru yere-doğru pasla en başarılı çıkan takım da yapacak, bu belli oluyordu.
2) Fener maç başı yüzde 75 topa sahip olmakla, Trabzon'a kendi sahasına hapsolmasının, "topla oynama bedelini" ödetiyordu.
3) Bu orana rağmen 10 ortanın, sadece 1'ine vurabilmesi de şu anda Fransa'da olan ve anlaşılması garanti gibi olan santraforunun (ismini sormayın, söyleyemem) ne kadar gerekli olduğunu gösteriyordu.
4) Trabzon'da Halil dahi, nerede ise sol bek oynayınca, dönen tüm topları sarı lacivertliler alıyor. Ancak özellikle Serkan ve Celustka ile sağlamcı sağ kanat, Stoch'a içeriye dönüp şut atma imkanı vermiyordu.
5) İş yine Alex'in ara paslarına kalıyor, o paslardan birinde oluşan kornerde, Şenol hoca herhalde adam savunması yapan öğrencilerine "Topuz'u kim tutacaktı?" diye soruyordu. (Sanırım o dam Halil olmalıydı.)
Gökhan rahatsız oldu
6) Duran toplarda alan savunması yapan Fener'e ise Burak ve Giray iki kez ihtar veriyor, golden sonra Trabzon oyunu Fener alanına yıkıyordu.
7) Ligde rakibinden daha çok top kazanan ve daha az kaybeden, daha çok şut atan Fener, bana göre yanlış karar olan ve Gökhan'ın bile rakip adına rahatsız olduğu kırmızı ile sayısal üstünlüğe de kavuşuyordu.
8) Topuz-Dia, Colman-Adrian değişiklikleri, biri hızlanmaya, diğeri topu tutmaya yönelik oluyordu. 10 kişiyle Trabzon iyi mücadele ediyordu. Bu da 3. önliberoyu, santraforun yerine oyuna aldırıyordu Kocaman'a.
9) Cüneyt hoca formsuzdu.
Oyuncular iyi niyetli idi.
Mücadele vardı. Ve Fener bunca felaketin başında olduğu bir ortamda hala G.Saray'la puan puana idi.
Bu da Kocaman ve oyuncularına helal dedirtiyordu.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.