'Karabük'üldü -2-

Karşısında kendisinden 30 gol az atmış , 75 kere daha az gol pozisyonuna girmiş bir Karabük vardı Fener'in.
Üstelik rakip 15 gol de daha fazla yemişti.
Futbol sadece rakamlarla oynansa, bu maç 15 dakikada bitmeli idi. Ama öyle olmuyordu elbet.
Fener maça inanılmaz akordsuz başladı.
Sol kanatta Santos ve Caner bırakın beraber oynamayı, daha maç öncesi ilk kez karşılaşmış gibi oynayınca o kanat Karabük için yol oldu. O kanada yardıma gitmeye çalışan 2 ön libero nedeni ile de bu sefer göbekte de açık verdi Fener.
Üstelik Karabük'ün en çok koşan ilk 5 oyuncusu, en çok koşan Fenerli'den bile daha fazla koşunca, takım savunması da açık veriyordu.
Hücumda ise iş gene Alex'in sırtına kalıyordu çünkü Niang markaj altında ısıramıyor, ortalara vuracak adam bulunamıyor, Stoch ise savunma yapamamasının tedirginliği ile hücumda da etkili olamıyordu. İlk yarı Fener'in şut sayılabilecek tek vuruşu varken, golleri kaçıran Karabük oluyordu.
Emenike'si de olmayan rakibe karşı bu kötü ilk yarı, hem takım halinde akordsuz ve gergin olmaktan, hem de tam 5 kilometre daha az koşmaktan kaynaklanıyordu.

Alex'in zekası...
İkinci yarıda Karabük kendi alanına çekildiği için Fener baskılı görünüyor ama pozisyon bulamıyordu ki, devreye ''büyük usta Alex '' girdi.
Süper kesmesine Muhammet'in katkısı ile Lugano'nun attığı golün başka bir anlamı daha vardı. İşte farkı da bu yaratıyordu. Golden sonra Alex en öne, Niang sola geçiyor, bu Fener'e topu ön alanda tutturuyor. Stoch-Baroni değişikliği de orta alanı kuvvetlendiriyordu.
Bu dakikalarda Topuz ve Santos, Alex ve Niang golleri atsalar maç tatile dönerdi.
Gökhan'ın inanılmaz performansı, Emre'nin hırsı, Alex'in zekası, Lugano'nun fırsatçılığı, Topuz'un çalışkanlığının başı çektiği 2. yarı başarısı Fener'e sadece maçı değil, 21 Şubat'ta yazdığım "Fener Şampiyon" yazısındaki gibi şampiyonluğu da, hem de TERTEMİZ getiriyordu.
Var mı temizliğine itirazı olan?