90 dakika artı bir hafta

Sindirmek zor... Para-şikekulüp yöneticisi üçgenindeki kirli trafiği kastetmiyorum.
Tabii ki bunu kabullenmek söz konusu değil. Ama suça karışanları önce Türk adaleti, sonra uluslararası ve yerel futbol otoriteleri cezalandıracak, Türk futbol camiası da suçluları içinden çıkarıp atacaktır.
Sindiremediğim yeşil çim üzerindeki baş döndüren periyot!
Daha bir maçı analiz etmeden peşi sıra gelen yeni hafta maçları, seyretmek kadar keyifli olan yorum sürecini elimizden çekip alıyor.
Milli maç araları olmasa, takımlar hakkında değerlendirme yapacak vakti bile bulamayacağız.
Sözün özü, ben bu hafta içi maçlarını sevmedim arkadaş.
Biten maçın zaferini ya da yenilgisini sindiremeden yeniden sahaya çıkmaya alışamadım.
Hafta içi oynanan derbiye hiç mi hiç alışamadım.
Gökmen Özdenak, "Bir maç sanıldığının aksine 90 dakika değildir. Bir hafta artı 90 dakikadır" der her zaman.
Hakikaten öyle. Futbolcular için bir hafta + 90 dakika, futbolseverler için 90 dakika + 1 hafta idi. Bu keyfi aldılar elimizden.
Hem bizim, hem futbolcuların.
Yenilgiyi de, zaferi de sindirmek istiyorum. Maça boğulmak değil, maça doymak istiyorum.
Hafta sonu oynanan haftalarımı geri istiyorum TFF! Bir çözüm bulun lütfen sayın Aydınlar!
Gerekirse İngiltere'deki gibi devre arasını kaldırın.

10 numara istiyor
Artık çözüm ne olursa. Onu da siz düşünün artık! Yazı İşleri Müdürümüz Bülent Can, "Galatasaray yaz" diyor da, ne yazayım? Yoğun periyotta yazımız gazeteye girmeden gündem değişiyor, uzun periyotta ne yazsak hora geçmiyor.
Ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim; başkanı yeni, teknik direktörü yeni, kadrosu yeni, stadı yeni bir kulüpten bir günde başarı beklemek hayalciliktir.
Galatasaray yavaş yavaş da olsa üzerine koyarak gidiyor.
Play-off'a kadar gerçek bir takıma dönüşür. Bu takım, ara transferde bir "10 numara" ister. Bir de kanatlarındaki oyunculardan yüksek performans. Gerisi teferruattır...