04 Ağustos 2010 | Çarşamba

Uykunun en derin hali!

Üç büyükler, Avrupa kupalarında herkesi şaşırtan sonuçlar alıyorlar. Aslında normal. Alışık değiller çünkü, temmuz ayında sahaya inmeye. Yadırgıyorlar. Hem fiziken, hem zihnen hazırlanamıyorlar. Geçen sene Galatasaray yaşamıştı bunu. Sezona Orta Asya bozkırlarındaki beraberlikle girmişti. Sonra erken formun getirdiği 3 aylık bir altın dönem yaşadı. Ama sezon uzadığı için son aylarda iyice formdan düştü. Bu sezon da aynı şey olacak gibi. Üç büyükler, Avrupa'da sürpriz sonuçlar aldılar.

Zayıf
rakipleri karşısında bocaladılar. Ama muhtemelen üçte üçle yola devam edecekler. Sonrasında da git gide yükselen form grafiğiyle eylül-ekim aylarında Süper Lig'i dünyanın en renkli ve heyecanlı liglerinden birine çevirecekler. Ama ya sonrası? Kadro derinliği olmayan, bir iki kritik adamının yokluğunda bocalayan bu ekiplerin, kendileri için uzayan futbol sezonunun altından kalkmaları pek kolay değil. Üç kulvarda yarışan, üstelik Avrupa kupalarında iddialı rotalar çizen takımların bu kadar sığ kadrolar oluşturması da akıl alır gibi değil.

Mesela Galatasaray, sezona başlamasına rağmen transferini tamamlamadı. Rijkaard, 3 futbolcu bekliyor. Takımı yarım yani. Eksik filan değil, alenen yarım. Bir kaleci, bir stoper ve bir oyun kurucu, yarımdan bile fazla demektir hatta. Ve Galatasaray transfer komitesi 'yoğun' şekilde çalışıyor!.. Eskiden hastanelere gittiğimizde doktorların kapılarında öğle saatlerinde "REM'deyim" yazısını görürdük. "Vay be" derdik, adam hiç durmuyor, REM'e de gidiyor! Süper yani... Ta ki REM'in "Uykunun en derin hali" olduğunu öğrenene kadar! Kulüplerimiz, özellikle de Galatasaray şu sıralar REM'de galiba. Umarım kendine geldiğinde iş işten geçmiş olmaz...

SEZGİN'İN ÖMRÜ NE KADAR?
Haldun Üstünel başarılı mıydı? Bu kadar yüksek bütçeleri yönetip, tek yetkili olup sportif başarı elde edemediyseniz, her ne kadar taraftar tarafından çok sevilseniz de kağıt üzerinde başarısızsınız demektir. Peki yerine getirilen Adnan Sezgin başarılı mı? Bu değişiklik, ekol değişikliği demek aynı zamanda. Haldun Üstünel, pahalı, kariyerli oyuncuyu seviyordu.

Sezgin de ucuz ve başarıya aç, isimsiz gençleri tercih ediyor. Dar bütçelerde en verimli kadroyu oluşturma konusunda başarılı sayılır. Az paraya çok işler yapabiliyor. Ama o da bir sihirbaz değil. Mesela "30 defa Almanya'ya gidip izledim" dediği süper yeteneği Alpaslan'dan bir yıldız çıkaramadı. "Tez konusu olur" dediği başarının, bir tesadüf olduğunu anlayamadı, Skibbe'yi takımın başında getirdi vs... Ayrıca sert bir yönetici. Florya'da canından bezdirmediği çalışan kalmadı neredeyse. Ama sertlik futbolcuya sökmez. Futbolcu tatlı-sert yönetim ister. Bu konuda başarılı olur mu, işte orasını hep birlikte göreceğiz. Tek avantajı, futbolculuktan menajerliğe, kulüp başkanlığından CEO'luğa uzanan müthiş tecrübesi. Bir de arkasının sağlam olması! Ama bunun son şansı olduğu da kesin. Transferde hatalı adım atıp mayına basarsa Sezgin yeni yılı biraz zor görür gibi. Kaldı ki, Avrupa Ligi'nden bu perşembe elenirlerse gelmeyen transferler nedeniyle ilk pim çekilmiş olur...

RİJKAARD İÇİN KÜÇÜK BİR ADIM
Rijkaard, "Türkiye iyi futbol istemiyor. Oyundan çok, alınan skora bakılıyor" demiş... Doğru. Türkiye skor ister. Çünkü bizim geçmişimiz sportif başarılarla dolu değil. Kompleksimizi yenmiş olabiliriz ama açlığımızı duruyor hâlâ. Ayrıca statlarımızın durumu ortada. Ligimiz Avrupa'nın en değerli 6. ligi ama saha kalitesi Afrika düzeyinde neredeyse. Avrupa finali oynanan iki kalburüstü stadımız (Olimpiyat ve Ş. Saracoğlu) var, ikisi de zemin olarak felaket. Düşünün artık gerisini. İyi futbol için iyi futbolcu gerekir. Ama önce iyi saha gerekir. Mevcut şartlar altında futbolseverin skor beklentisi gerçekçi bile sayılır aslında! Rijkaard'ın Türk futbolu hakkındaki yorumları bir yana, Türk futbolcusuna bakışı biraz sakat gibi. Geçen sezonun bitiminde "Bu kadroyla bu kadar" deyip tüm takımı satmıştı! Bu sezon başında "Öyle demek istemedim" diyerek topa bastı. Ama OFK Belgrad maçı sonrası dayanamayıp oyuncularını zaman geçirmeyi bilmemekle suçladı. 2-0 öndeyken oyuncu değişikliklerinde futbolcuların kenara koşarak gelmesini eleştirdi. Beğenmiyor... Çalıştığı ekibi beğenmiyor... Çalıştığı ülkenin şartlarını beğenmiyor... Biraz da ayıp ediyor... Senin için Türkiye'ye gelmek futbol kariyerinde küçük bir adım olabilir Bay Frank ama bizim için Rijkaard'ı getirmek büyük bir adımdı...

LAFOLOJİ
Hakem Bülent Yıldırım, "Hata yapınca 1-2 gün yoğun duygusal travma dönemi geçiririz" demiş...
Sizdeki 1-2 günlük travma futbolseverde 1-2 yıl sürüyor hocam, haberin var mı?
Mustafa Denizli, geçen sezon şampiyonluk yarışı esnasında, "Kuş alışıksa kafese dönermiş" demişti...
Ankara'da 3. kez dünya evine giren hocamıza bir ömür boyu mutluluklar!...
Fenerbahçe, Galatasaray derbisinden sonra Young Boys maçını da 11 kişi tamamlayamadı...
Fenerbahçe yönetimi böyle giderse, sarı-lacivertli renklerin yanına kırmızı da ekler artık...
Sadri Şener, "Futbolcuya para veriyorum gidip hemen araba alıyor" demiş...
Özel hayata giriyor diye ikinci aşamadan hiç bahsetmedi herhalde...
Nihat Kahveci, "Maçlara abdest almadan çıkmam" demiş...
İşini ibadet gibi görmesi güzel...
Sabri Sarıoğlu evinde 1.5 metrelik iguana besliyormuş...
Bu kadar süratli bir futbolcunun bu kadar yavaş bir hayvan beslemesinin psikolojik yorumu nedir acaba?
Hakan Arıkan, V. Plzen maçı sonrası, "İzleyenlere çok keyifli bir maç seyrettirdik" demiş...
İyi de Hakan, o maçta BJK'nin doğru düzgün pozisyonu bile yoktu.
Olsa olsa 4-5 şık kurtarış yaptığın için sen keyif almışsındır...








Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor