Inananlar kazanır

Portekiz'deki ilk maça son derece tutuk ve ürkek başlayan Başakşehir, İstanbul'daki randevuya cesur ve istekli bir giriş yaptı. Orta sahayı Azubuike, Aleksic ve İrfan Can ile diri tutmaya çalışan Okan Buruk, kanatlarda Elia, Visca ve Clichy'nin bindirmeleriyle daha ilk andan itibaren Sporting kalesini abluka altına almaya çalıştı. İlk maçta potansiyelinin üzerinde bir oyun ortaya koyan Sporting karşısında, vitesi adeta 5'e takan Başakşehir'in, bu baskılı oyunuyla gol bulmaması sürpriz olurdu. 31'inci dakikada sahneye, takımın gizli golcüsü hüviyetine bürünen Skertel çıktı ve Başakşehir'in ihtiyacı olan skora imza attı. HHH Bu güzel futbola bir de mühür lazımdı. İşte o mühürü de Aleksic, muhteşem füzesiyle bastı. 3-1'in rövanşında, ilk 45 dakikayı 2-0 önde kapatmak önemliydi. Çünkü bu tur bileti anlamına geliyordu. İkinci yarıda cesaret ile doğru arasındaki o ince çizgiyi iyi ayıran Okan Buruk, geriye yaslanmadığı gibi, savunma ve orta saha dengesini çok iyi idare etti. Ancak kademe hatasından 68. dakikada doğan bir gol yeşeren umutlarımıza sekte vurdu. O dakikadan sonra kontrolü kaybettik. Zaman zaman pozisyonlara girsek de, Sporting'e çok boş alan bıraktık. Fakat sahneye yine 90+2'de Visca çıktı ve umutlarımız yeniden yeşerdi. Uzatmalarda da oyun prensiplerinden fire vermeyen Başakşehir bitime 3 dakika kala Visca'nın penaltısıyla turu kaptı. Burası Başakşehir; Çok olanlar değil, inananlar kazanır…