Patronlar ikiymiş!

Geçen hafta Quaresma'nın bu takımın patronu olduğunu kendisiyle ve takımla da ilgili vereceği kararların önem teşkil ettiğini belirtmiştim. Queresma'yıkastederek patronsayısını bir olarak hesaplamıştım. Ancak baktım ki bu takımda bir değil iki patron var. Guti de patronlar sınıfındaymış! Her iki patron da kendi dünyalarında yaşıyor. Yani onlar bu takımın üstünde. İstediklerini kabul ettirebilirler. Kendi kariyerleriyle ve de yıllarca süren birikimleriyle bu işi çok iyi organize ediyorlar. Tayfur Havutçu şu anda doğruyu yaptı. Sezona kavga, gürültü ile başlamak istemedi. Milli takımda oynayan oyunculara da gerekli izinleri verdi. Ama bakın şimdi bu görüntü ve hoşgörüde, dizginler oyuncuların elinde. Burada başkan Yıldırım Demirören'in devreye girmesi gerekir! Yani bu konularda belirleyici olmak zorunda. Çünkü futbolcu milleti öyle enteresan ki, sürekli tolerans verdiğiniz zaman bu durum takımın içindeki dengeleri bozar.

Takımda çok uç dengeler var
Örnek gerekirse yerlilere ödeme yapmayıp yabancılara yaparsınız, büyük gürültü kopar. Sezon başı bazı oyuncuları çağırırsınız gününde, bazılarını da tolerans tanırsınız, tam saatinde bir profesyonel anlayışla gelen diğer futbolcular bunu kabüllenmeyebilirler. Bu takımda çok uç dengeler var. Söylediğimiz gibi futbol takımının bir patronları bir de işçileri var. Yarın bir gün bu işçiler takımı boykot etmeye başlarsa, o zaman birilerinin de koltuğu sallanmaya başlar. Emenike, Fenerbahçe'ye bu sezon transfer oldu. Aykut Kocaman izin verdi. Kendisi izine teşekkür edip kabul etmedi ve kampa erken katıldı. Bu bir takım olgusunun ileriye dönük ışığıdır. Guti ve Quaresma'dan şunu beklerdim: "Biz geçen sezon istediğimiz performansı sergileyemedik, bu performansımızı genelde geceleri (!) sergiledik. Avrupalıyız ve gerçek profesyoneliz. Prensiplerimiz var. Aynı zamanda bu kadar çok gencin olduğu bir takıma önderlik yapmak zorundayız" diyerek izin yapmayıp örnek teşkil etmeliydiler. Anlaşılan o ki patronlar bir değil ikiymiş! Dileğimiz o ki 3, 4, 5 olmasın!