Beşiktaş "doğum sancısı" çekiyorsa ve maçlarında "Ah, vah" diye oynuyorsa, bunun tek sorumlusu vardır; Beşiktaş Başkanı Fikret Orman! Çünkü kaleci sorununu geçen sezon bilen ve buna da neşteri vuracak olan adam oydu. Geçen sezon "Yabancı kaleci getireceğim" diyerek sorunu bildiğini gösterdi.
Ama iş bu noktaya geldikten sonra onun kafasını çelen teknik direktör Şenol Güneş mi oldu? Onu bilemem.
Dünkü derbi mücadelesini Galatasaray kazansaydı ya da berabere bitirseydi futbol adına "yazık" olurdu. Çünkü karşılaşmada top oynayan, pozisyon üreten, pozitif futbolu düşünen takım Beşiktaş'tı.
Karşı koyamayan takım da Galatasaray...
Mustafa Denizli "Ben hücum ederim. İleri oynarım" diyordu.
İyi güzel de dün Galatasaray takımını ne hücumda ne de defansta görebildik.
Galatasaray dün akşam eğer kaleci hatasıyla derbiyi kazansaydı yazık olurdu.
Aslında şunu net olarak söylemek lazım. Dün sahanın en iyileri Quaresma, İsmail Köybaşı ve Muslera'ydı.
Aslında bu üç ismin derbide öne çıkması bile maçın ne şekilde olduğunu gösteriyor.
G.Saray kötüydü
Peki bundan sonra nasıl olur; diye merak edenler için söyleyeyim; pek iyi olacak bir görüntü vermiyor! Öyle veya böyle Beşiktaş takımında Ersan Gülüm bu kadroda olmazsa olmaz isimlerin başında geliyor.
Ersan hiç olmazsa çabuk adam geçiyor, ilk müdahaleleri iyi yapıyor.
Galatasaray'da yazacak ne var; derseniz cevabım açık ve net: Hiçbir şey yok. Sarı-kırmızılı takımda bir tek Muslera göze batan isim olduğuna göre sözün bittiği yer!
Galatasaray, teknik direktör Mustafa Denizli'yi "İyi gaz verir" diye takımın başına getirdi.
Bu "Likit" gaz mı? "Tüp" gaz mı? yoksa "Hava" gazı mı?
Onu bilemem!
Şöyle diyebilirsiniz; "Gaz olsun da ne olursa olsun, çamurdan olsun..."
Beşiktaş takımı "Benzin"le çalışıyordu dün gece...
Hiç olmazsa sahada futbol oynayan takım olarak siyah-beyazlılar öne çıktı.
Hakem Mete Kalkavan nasıldı; derseniz, Galatasaray'a göre çok iyiydi.
Yani sonuç şu; Hak eden kazandı.