Bir tarafta milyon euro'lar harcayan çilekler, şeftaliler, sahada (Pardon) bostanda yatarak büyüyen karpuzları alan G.Saray, diğer tarafta makul bir bütçeyle transfer yapıp, tıkır tıkır oynayan bir Sivasspor.
G.Saray'ın bu maçı almasının en önemli faktörü Sivas'ın hücum oyuncuları. 10 dakikada üç tane net gol pozisyonunu kaçırırsan, sonuca razı olacaksın. Aslında Sivas o golleri kaçırmasına ve iki de gol yemesine rağmen 90 dakikanın 10-15'i hariç Galatasaray'a göre çok daha iyi futbol oynadı. Şunu net bir şekilde gördük; G.Saray'ın fizik gücü yok. Sivasspor G.Saray'a göre sahada daha diri kaldı. G.Saray'da Muslera, Melo ve oyundan çıkana kadar Olcan ve diğerleri vardı. Chedjou ile Semih mükemmel iyi işler yapıyorlar ama biraz sonra mükemmel kötü işler yapıyorlar! Olcan gücü yettiği kadar hücuma katkıda bulundu. Melo ile Muslera takımın diğer iki iyi ismi. Bu ne demektir?
Bunlar defans oynadığına göre ve çok da iyi oynadıklarına göre orta saha ve hücumcuları iyi oynamadılar demek.
SİVAS'IN GOLÜ BÖYLE GELDİ
Sivasspor kontratağa çıkıyor, G.Saray defansına 5 kişi ile yükleniyorlar.
G.Saray defansında 2,5 kişi var! Sivas'ın golü böyle geldi.
G.Saraylı futbolcular ikinci golden sonra el ele tutuşarak yedek kulübesine koşuyorlar. Sanki ilkokulda müsamere yapıyorlar. El ele tutuşup kulübeye koşacağınıza el ele tutuşup sahada futbol oynayın.
Tribünler boş. Bu şunu gösteriyor; seyircinin bu takıma güveni yok.
NOT: Maç yayınlarında görev yapan spikerlerin karşılaşmayı televizyondan mı yoksa radyodan mı anlattıklarına bir karar vermeleri lazım. Ben zaten maçı görüyorum. Bağıra, bağıra radyodan maç anlatımı gibi anlatım televizyonlarda olmaz. Bunlara kim eğitim veriyor bilmiyorum ama bu yayıncı kuruluşta TRT'den gelen arkadaşlar var. Onlar da mı ikaz etmiyorlar, bilemiyorum. Yoksa
şirkette onları da mı sallamıyorlar?
SAHADA KONUŞ
Burak devamlı konuşuyor. Beyanatlar veriyor. Futbolcu sahada konuşur. En iyi cevap da budur. Neymiş efendim G.Saray seyircisi takımını ıslıklıyormuş! Ne var bunda. Gayet normal bir protesto. Sizlere bir şey mi atıyorlar? Küfür mü ediyorlar? Hayır.
Sadece ıslıklıyorlar.
Türkiye'de futbol oynayan Türk futbolcular, kusura bakmayın arkadaşlar!
Federasyonun oyuncu kısıtlamasından faydalanarak bu paraları kazanıyorsunuz.
Bu oynadığınız futbola göre bu aptal paraları dünyada hiçbir ülke size vermez. Alkışlanırken iyi, ıslıklanırken kötü. Yok öyle hikaye. Ne demişler; ne
kadar ekmek, o kadar köfte.
HAKEMİN SARI KARTI MACI ETKİLEDİ
Maçın hakemi genelde iyi işler yaptı ama bir yerde büyük hata yaptı.
Nerede? Daha oyunun başında! İbrahim Toraman-Burak mücadelesinde sarı kartını kullanmadı. Pozisyonun gol olma ihtimali bile var. İkazla geçiştirdi.
Bu işten hakem hatasıyla yırtan İbrahim Toraman bu sefer Olcan Adın'ı yere indirdi, penaltı yaptırdı.
Bir de sarı kart gördü. Şimdi hakem kardeşime soruyorum; İbrahim Toraman'a ilk sarı kartı verseydin Toraman o penaltıyı yapar mıydı?
Cebinde sarı kartla oynayan bir defans oyuncusu ondan sonra bir sarılık hareket daha yapmaz, yapamaz.
Yani hakemlerin gösterdikleri ve göstermedikleri kartlar maçın neticesine böyle tesir ediyor. Bir pozisyonda da Olcan, Sivasspor kalecisi Ertuğrul ile mücadeleye giriyor, kaleciye hiçbir hareketi yok! Sarı kart görüyor.
Diyelim ki orta hakem uzakta. Çizgi hakemi ne iş yapar? Merak ediyorum.
Penaltı kararı bile veren çizgi hakemlerinin böyle pozisyonlarda orta hakeme yardımcı olmaları gerekir.