Hani derler ya 'Elimizden kaçırdık' diye, hakikaten öyle oldu Chelsea. Maça ismi gibi kadrosu gibi tehlikeli bir takım olarak başladı İngilizler ve Fernando Torres ile golü de buldu. Erken gelen gol takımı haliyle sıkıntıya soktu.
Galatasaray toparlanmadan acaba maç ikiye üçe mi gidiyor diye düşünüyorduk.
Ama 25. dakikadan sonra Galatasaray oyuna ısındı. Rakibine daha fazla pres yapmaya başladı.
Mancini, 31. dakikada ilk 11'de şans tanıdığı Hajrovic'i çıkarıp, Yekta'yı göbeğe koyunca, dizilişte de 4-2-3-
1'den 4-3-3'e dönünce oyun üstünlüğünü ele aldı sarı-kırmızılılar.
Arena'da çok farklı!
Geriye kalan dakikaları hemen hemen tek kaleye yakın da oynadı.
Topun rakipte kalmasını engelledi, özellikle orta sahada yaptığı presle savunma arkasına koşu yapabilen Chelsea'nin üç hücum oyuncusu Hazard, Torres ve Schürrle'yi topla buluşturmadı Galatasaray.
Ve sürekli denedi; şut attı, duran top kazandı, kenara indi...
Üst üste atakların sonunda kornerden bir gol çıkarmayı da başardı.
Chelsea golden sonra yine birkaç dakika pas yapıp oyunun temposunu düşürmek isterken Galatasaray tekrar vitesi yükseltti.
Chelsea artık 1-1'e razı ve rövanş maçını düşünmeye başlamıştı.
Zaten 30. dakikadan sonra da beraberliğe razı ve Londra'ya mutlu dönen bir Chelsea gördük.
Galatasaray özellikle Türk Telekom Arena'da oynadığı Şampiyonlar Ligi maçlarını -ki, buna ligi de katabilirizfarklı oynuyor.
Favori Chelsea'ydi ama...
Karşılamadan önce turun favorisi Chelsea idi. Ama dün geceki oyun turun ortada olduğunu gösterdi.
Genel olarak Galatasaray'ı beğendim. Chelsea ise 1-1 olduktan sonra daha çok geriye yaslandı. Bir bakıma skoru korumak istedi. Kendi taraflarında haklılar denilebilir.
Tabi ki 1-1'lik sonuç Chelsea için avantaj gibi gözükse de Galatasaray'ın bu kulvardaki farklı oyunu, beklentileri de yükseltiyor ve dünkü performansı da 'Neden olmasın!' dedirtiyor.