Aysal'ın Divan Kurulu toplantısında 'İçeriden ve dışarıdan saldırı altındayız. Buna rağmen yükselişimiz engellenemeyecek' dedi. Ne düşünüyorsunuz, kimler, niye Galatasaray'ı hedef alıyor?
Ünal Aysal kendisine bir baksın! Galatasaray Kongresi'nde herkes işbirliği etmiş, 'Bu kulübü kurtarırsa Ünal Aysal kurtarır' diyordu. Ünal Aysal'a bir tane muhalif ses var mıydı? Var mıydı? Ben soruyorum kendisi söylesin. Bugün o çevrelerden Ünal Aysal'ın ifadesiyle eleştiri de değil 'saldırı' geliyorsa, Ünal Aysal kendine baksın. 'Ben ne yaptım da bunlar bana saldırıyorlar' diye... Çevreyi itham etmek kolay...
Tabii "İçeriden" dediği isimlerden birisi Taner Aşkın'dı.
Yönetimdeyken hariç...
MASAYA VURMALI
Başkanın, "Dışarıdan" dediği kişiler arasında tabii medya geniş yer tutuyor. Özellikle de sermaye artırımına yönelik eleştiri ve engellemelerden oldukça rahatsız olduğu anlaşılıyor. Ekonomi yazarlarından birisinin, "Size sermaye artırımı için izin vermezler, verdirmeyiz" dediğini söyledi.
Meireles'e gelince ağızdan çıkan sıvı, Melo'da!.. Şimdi Tahkim Kurulu'nu etkileyenler Sermaye Piyasa Kurulu'nu etkileyemezler mi? Sermaye Piyasa Kurulu'ndaki insanların dostları, arkadaşları, tuttukları takım yok mu? Bilmiyorum ben tabii, hiç kimseyi tanımam, ekonomiyle alakam yok. O sayfalara bakmam bile... 'Aman bu Galatasaray'a bunun iznini verirseniz, Fenerbahçe, Galatasaray'a bir daha 100 sene yetişemez' deyip birtakım insanları etkilemiş olabilirler, bilmiyorum. Ama eğer buysa Ünal Aysal'ın yeri yerinden oynatması lazım. Bu değil de 'Ben usulsüz bir şey yapıyordum sermaye piyasası buna istese göz yumabilirdi. Niye göz yummadı!' Acaba öyle mi demek istiyor.
ZORLA SATABİLDİ
Burak Yılmaz haberleri meşgul ediyor son günlerde basını... Hatta Avrupa basınında bile geniş yer buluyor. Burak'ın futboluna bakınca Avrupa'ya gidebilir mi? Teklif gelirse satılmalı mı?
Niye satılmasın? Ünal Aysal'ın o konudaki laflarına katılıyorum. Her şeyin fiyatı var. Yani Burak'ı iyi bir fiyata satıp da yerine beş Burak yetiştirebiliyorsan niye satmayasın! Turşusunu mu kuracaksın? Arda'yı nasıl sattıysan Burak'ı da öyle satarsın. Üstelik Burak Arda'dan daha cazip; golcü adam çünkü... Golcü adamlar her zaman daha çok ilgi çeker... Ama 'tek başına golcülük yeter mi?' dersen Jardel örneği var kafamızda... 50 milyon dolara aldık biz Jardel'i, sonra da satana kadar başımıza neler geldi. Tek başına gol atmak için futbolcu yanın da kuvvetli olacak. Burak'ın henüz o yanı çok eksik. Yani Burak 'Ben daha pişmeden Avrupa'ya gitmem' demeli bence... Giderse bir sezon sürmez ömrü... Düşünün İspanya'nın gol kralı, Türkiye'de topa vuramadı! İspanya'nın gol kralı!..
UEFA'NIN GÖZÜ ÜZERİNDE
Fenerbahçe'nin, UEFA ile başı dertte görünüyor. Sarılacivertli kulüp, taraftarlarının Plzen maçına sahte bilet ile girmeye çalışmaları nedeniyle disiplin kuruluna sevk edildi. Daha önce ertelenen cezası olması nedeniyle ister istemez bir korku yaşatıyor. UEFA'nın Fenerbahçe'yi bu kadar yakın takibe almasını neye bağlıyorsunuz?
AVRUPA GERİLEDİ
Beşiktaş ise borçları nedeniyle sıkıntıda... Kulüp lisansı alabilmesi için 31 Mart'a kadar 22 milyon lira bulması gerekiyor. Aksi takdirde Avrupa kupalarına katılamayacak.
Beşiktaş'ın sıkıntısı maddi... Kulüp lisansı Türkiye'de de geçerli aslında... Ama şimdiye kadar Türkiye'de kimse bu uygulamayı yapmadı. Yapmadığı için de iş bu hale geldi. Ama UEFA kendi liglerinde kulüp lisansını şiddetle takip ediyor. Senin bu lisansı almaya hakkın yoksa 'Oynayamazsın arkadaş' diyor. Beşiktaş'ın maddi durumu da meydanda...
İki Türk takımının Avrupa kupalarında çeyrek finale kalması, genelde 'Türk futbolu yükselişe geçtiğine, geliştiğine' işaret olarak kabul ediliyor. Siz bu görüşe katılıyor musunuz?
Türk futbolu ilerlemiyor, Avrupa futbolu çok gerilerde... Onun için iki turnuvada çeyrek final oynayacak hale geliyoruz. Mesele bence bundan ibaret.
Aslında iki takım da çeyrek finale gelene kadar 'ciddi' denilebilecek rakiple karşılaşmadı. Şansımız da yanımızda... Schalke bile eski Schalke değildi.
Avrupa'da da yeni takımların çıkması konuşuluyor ve bunu bir 'gelişme' olarak görenler var!
Eskiler yok ortada... Yani İtalya'dan 4 takım, İspanya'dan 4 takım, İngiltere'den 4 takım girerdi. 'Bunların hangisini, nasıl geçeceksin' diye bakakalırdık. Şimdi İtalya'nın şampiyonu kimsenin umurunda değil. İşte Lazio... Bu sene uzun süre liderliğe oynadı. Ama kimin umurunda... Fenerbahçe'ye Lazio çıktı, 'Eyvah biz yandık' diyen var mı? Herkes bu turu nasıl geçeriz, bunun hesabını yapıyor.
MEDYANIN YALAKA TAVRINA ÇOK KIZDIM
FIBA Kadınlar Avrupa Ligi finalinde ilk defa bir Türk takımı mücadele etti ama sonunu getiremedi. Fenerbahçe, ev sahibi Ekaterinburg'a farklı yenilerek ikincilikle yetindi. Finale gelene kadar 4 maçta 70 sayı atan Pondexter'ın sadece 1 sayı atması da temsilcimizi olumsuz etkiledi. Fenerbahçe'nin performansıyla ilgili neler söyleyeceksiniz?
'VATAN HAİNİ' DEDİLER
Aynen işte 2003'teki Dünya Şampiyonasındaki Süreyya Ayhan... Rahat kazanacağı yarışı, kazanamadı, vay biz göklere çıkarttık! Nerede o Süreyya Ayhan şimdi? O yarışı Süreyya kazanmalıydı. Neden kazanamadığını anlatan Hıncal Uluç, Kenan Onuk ve Cüneyt Koryürek vatan haini ilan edildiler. 'Siz dünya ikinciliğini beğenmiyor musunuz?' diye... Niye beğenmeyeyim ya!.. Ama şampiyon olacakken ikinci olmak kaybetmektir. Dördüncü olacakken ikinci olursan başarıdır. Fenerbahçe'nin finale gelmesinde başrolü oynayanlardan bir tanesi Pondexter. Kaç sayı ile çıktı final maçından; faulden attığı bir sayı... Atışları 13'te 0!.. Şimdi bu ne demek! Bir basketbol yazarı olarak bu ne demek; Fenerbahçe top oynamamış. Pondexter atınca kazanmış, Pondexter atamayınca kazanamamış. Bu mu Fenerbahçe'nin oynadığı basketbol? Buna basketbol denir mi? Bir yerde bir yanlış var, ama sen bu yanlışı arayacağına 'gelecek senelerde aynı yanlışı yapmayalım' diyeceğine 'Ağlama Fenerbahçe, bu da bize yeter Fenerbahçe, aman ne güzel ikinci olduk Fenerbahçe' başlıkları!.. Böyle bir medya olabilir mi! Böyle bir aşağılık kompleksi içinde medya olabilir mi? O gazeteyi okuyan insana, o gazetenin verdiği duygu bu; aşağılık kompleksi... 26 sayı fark yemişsin ağlamayacaksın! 26 sayı fark yiyorsan kafayı duvardan duvara vurusun; 'Ben niye 26 sayı fark yedim' diye ki gelecek maç 26 sayı yeme!.. Şimdi Galatasaray, Real Madrid'den 30 tane yerse 'Vay Galatasaray son 8'de oynadın, vazifeni yaptın, teşekkür ederiz' diye mi yazacağım ben? Neler yazacağımı görürsünüz. Böyle bir şey olur mu! Bu nasıl bir gazetecilik! Kenara adamları diz, üçlükleri sallasınlar girerse 'Harika Fenerbahçe! Tarih yazan Fenerbahçe', girmezse 'sen ağlama Fenerbahçe, bu bize yeter Fenerbahçe!' Ayıptır!
LAYIK DEĞİL MİYİZ?
Biz bunu hep yapıyoruz. Biz Türk milleti olarak, Türk takımları olarak hiçbir şeye layık değiliz, onun için de kazara üçüncü, beşinci olursak bu bize yeter. Yetmez arkadaş! Fenerbahçe'nin kız takımına yaptığı yatırımla, Ekaterinburg'un yaptığı yatırımı bir karşılaştırın bakalım, hangisi fazla... Niye yetsin ya!.. Bir şeyim eksik olur da, tamam... Türkiye'nin en mükemmel sahası Ülker Arena, Fenerbahçe'nin değil mi? Dünyanın en iyi bütçelerinden biri Fenerbahçe basket takımının değil mi? Fenerbahçe basketbola verdiği paraları nereye veriyor? Pondexter atamayınca; 'Ağlama Fenerbahçe
Röportaj: Bülent CAN