* Galatasaray, Trabzon ile golsüz berabere kaldı. Sarı-kırmızılı ekip, ilk yarıyı lider tamamladı ama futbolu çok da beğenilmiyor.
Siz Galatasaray'ı nasıl buldunuz?
Galatasaray'ın hali Fenerbahçe'den ötede değil. Şuradan ötede; Galatasaray'ın kadrosunda iki tane Fenerbahçe var. Galatasaray'ın kadrosu iyi... Yanlış transferleri var ama Fenerbahçe ile teraziye koyarsan, Fenerbahçe'nin bulunduğu kefe gökyüzüne değer, bulutlara değer... Ama bu kadro öldürülmüş, bu kadro yok edilmiş, bu kadro top oynayamaz hale getirilmiş, Fatih Terim'in takıntıları yüzünden... Şu anda puan farkı en az 10 olmalıydı.
Antalya'nın eksik maçı var, onu kazanırsa averajla lider bitirmiş olacak.
Fenerbahçe'nin, Beşiktaş'ın, Trabzon'un bu kadar kötü olduğu bir senede Antalya'yı averajla geçebilen bir Galatasaray var ortada!.. Bunu iyi değerlendirmek lazım. 'Efendim Avrupa'da gidiyoruz' lafını kimse diline dolamasın. Ne Fenerbahçe, ne Galatasaray... Şu ana kadar Avrupa'da ikisinin önüne çıkan bir tek takım var, ikisine birden, total; Manchester United... Bunun dışındaki rakiplerle yüz kere oynasalar, Galatasaray'ın yüz kere, Fenerbahçe'nin de yüz kere geçmesi lazım. Manchester United da grup maçında karşılarına çıktı, ikinci olmak yetiyordu.
Yani Manchester United da rakip değil aslında, Fener'e de Galatasaray'a da...
PISIRIK, KORKAK, ÇEKİNGEN
Fatih Terim dönsün 2000 yılına baksın. Galatasaray, UEFA Kupası'nı kazandığı zaman Avrupa'nın en iyi liglerinden ikişer takımı geçmişti. İki İngiliz, iki Alman, iki İtalyan, iki İspanyol takımını geçti. Bunlardan iyi lig var mı Avrupa'da! İki İngiliz, iki Alman, iki İtalyan, iki İspanyol takımını geçerek, UEFA şampiyonu, arkadan Süper Kupa şampiyonu oldu.
Bir de şunlara bak; Cluj takım mı, Braga takım mı? Bunları geçmiş de iftihar ediyor! Ya Fenerbahçe'nin rakipleri! Olacak şey değil!
Kimse bunlara sığınmasın.
Lige dönecek olarsak; Fenerbahçe'den korkan Terim'in, 'Trabzon maçında hatalarını düzeltir' diye düşünüyordum. Şimdi Fatih Terim'e bir şey sormak istiyorum:
Bu Trabzon'u yenemiyorsan , kimi yenersin?
* Ki bu sezon Trabzon birçok futbolcusunu kaybetmesinin de etkisiyle beklentilerin çok gerisinde... Bu haliyle Galatasaray'ı elinden kaçırdı.
Şu sahaya çıkan Trabzon ile lig sonuncusu Akhisar da bu kadar oynar! Lig TV'nin elinde bütün görüntüler var. Lig TV bu görüntüleri bir yapımcı olarak kullanamıyor.
Yaratıcı yanları yok. Sevgili Şansal (Büyüka) kardeşime söylemek istiyorum.
Çünkü işin başında o var. Artık her maçın sonunda Lig TV'de ne olduğunu herkes biliyor ve bu yüzden insanlar, çok merak ettikleri bir şey yoksa seyretmiyorlar.
Ben mesela uzun zamandır bakmıyorum. Hele Erman Toroğlu ayrıldıktan sonra Markus Merk gibi helva dövenin hınk deyicisi yorumcu gelince... "Efendim burada sarı kart var ama hakem de görmemiş olabilir." Habire bunu söylüyor!
Erman Toroğlu oradayken maç bitince, kulübün başkanı, teknik direktörü bile 'Hele akşam bakalım, Erman ne diyecek!' derdi. Erman, 'Türkiye Kadısı' durumundaydı.
Markus Merk ne diyecek diyen birisini duydunuz mu? İşte, kahvede, okulda... Markus Merk'in ne diyeceği belli çünkü...
1- Maraton bütün özelliğini kaybetti.
2- Maraton devam etsin ama sen yeni bir şeyler getir, yeni unsurlar koy.
Trabzon-Galatasaray maçı 0-0 bitmiş, Maçın geneline baktığın zaman, kazanmak için çırpınır görünen tek takım var; Trabzonspor... Galatasaray ölü gibi... Pısırık, sinik, çekingen, korkak, topu geride oynayan, geride basan...
Acaba Fatih Terim beraberliğe razı mı? Galatasaray'ın silik, korkak, çekingen, korkak, geride oynamasının sebebi Fatih Terim mi? Bir Fatih Terim'e sorarsın ki Lig TV'nin stadyumda böyle bir soru sorabilecek muhabiri görevli değil, tarih boyu... Lig TV'deki spikerler ya çanak sorular sorarlar ya da 'Ne düşünüyorsunuz?' diye sorarlar! 'Böyle soru olmaz' diye 'Ne düşünüyorsunuz?' sorusunu yasaklarsan soracak soru bulamazlar.
O maçta tartışılacak bir sürü konu var. Tartışmak üzere bir süre adam oraya oturmuş; Şansal Büyüka, Hakan Şükür, Tümer Metin ... Lig TV'nin spikeri onların gözünün içine baka baka Fatih Terim ile konuºuyor, hiçbir ºey soramıyor. Hadi o soramıyor, onda yürek yok, onda bilgi yok, onda cesaret yok. Orada oturan Şansal Büyüka Efendi, Hakan Şükür Efendi, Tümer Metin Efendi de mi soramıyor! İçlerinde 'Fatih hocama ºunu sor bakalım' diyen yok!
Galatasaray'ın en iyi oyuncusu Hamit'i niye oyundan aldığını merak etmiyor musunuz? Ben de merak ediyorum. Fatih Terim, 'Yoruldu ondan oyundan aldım', 'Sakattı ondan oyundan aldım', 'İşaret etti ondan aldım', 'Taktik değiştirdim ondan aldım', 'Beraberliğe yatmak istiyorum, ondan aldım' desin.
Ama Galatasaray'ın en iyi oyuncusu sahadan alınırken, sen bir Lig TV, Maraton ekibi olarak muhabirinle yorumcunla bunu sormuyorsan, ben seni niye seyredeyim!
ACAR BALTAŞ'A SORABİLİRDİ
Fatih Terim'in bu soruya 'Evet' cevabı vermesine imkân var mı? Son maç olsa, beraberlik Galatasaray'ı şampiyon yapıyor olsa 'Evet' der. Ama ligin ortasında devre biterken 'Evet' der mi? 'Yok canım biz kazanmak için oynadık' diyecektir. Yani başka cevap vermesine imkân yok. O zaman doğru cevabı almanın başka yollarını arayacaksın. İnsanlar iki türlü konuşur:
1- Dilleriyle... 2- Vücutlarıyla... 'Vücut dili' diye bir şey var. Siz Fatih Terim'in hem de derbi maçı boyunca bu kadar sessiz, bu kadar sakin, bu kadar oyuna müdahale etmeden, bu kadar oyuncularını teşvik etmeden, tahrik etmeden kenarda durduğunu hiç gördünüz mü?
Ben hatırlamıyorum. Şimdi ey Şansal Büyüka kardeşim; ne söyleyecekleri belli, ne soracakları belli adamlarla 3.5 saat Maraton programı yaparken bunun içine mesela en önemli spor psikolojisi uzmanından biri Acar Baltaş'a telefonla bağlansaydın; 'Sevgili Acar Baltaş hocam şimdi ekrana Fatih Terim'in ve Şenol Güneş'in maç boyu görüntülerinden hazırlanmış bir klip sunuyorum.
Bunlara bak, Fatih Terim'in ve Şenol Güneş'in vücut dilleri ne söylüyorsa anlat' deseydin, cevabın ne olduğunu bilmiyorum ama bütün Türkiye bunu konuşuyor olurdu. İşte gazetecilik bu, işte yaratıcılık bu... 'Ben bu gece bu pis, bu miskin, bu zevksiz, bu tatsız maça öyle bir şey yapmalıyım ki pazartesi günü bütün okullarda, bütün kahvelerde, bütün iş yerlerinde; dün gece Maraton'u izlediniz mi?' densin. Yaratıcı gazetecilik bu...
Fatih Terim'in vücut dili 'Ben beraberliğe razıyım' diye bas bas bağırıyordu.
3-0 galip Mesut Bakkal'a baksınlar kenarda...
3-1 oldu Fenerbahçe coştu, Fener seyircisi coştu, Mesut Bakkal'a baksınlar. Kenardan futbolcularına adeta küfrediyor gibi 'İleri çıkın' diye çıkışıyordu. Fener yükleniyor, 3-1 galip, 2 farkla önde hâlâ, maçın bitmesine 15 dakika kalmış, Mesut Bakkal 'İleri çıkın' diyor ya! Çünkü geride oynarsa golü yiyecek biliyor.
Fatih Terim maç boyu 'İleri çıkın' diyemedi ve ileri çıkan Umut'u, Hamit'i oyundan çıkardı. İnanamadım ya! Yani kafaya koymuş Umut'u öldürecek. Umut'ta zerre kadar akıl varsa ara transferde izin ister gider.
Galatasaray'da iki stoper oynuyor; Semih ile Dany... Yedek stoper kim?
Sakatlansa Semih veya Dany ne olacak; Hakan Balta girecek.
Gökhan'ın günahı ne? İki stoperin yedeği yokken dahi Gökhan Zan'ı kadroya almıyor! Bu Gökhan Zan'a mesaj değil de nedir! Bu Gökhan Zan'ı aşağılamaktır.
Geçen hafta dökülen Cris'i yedek seçtiği zaman dahi ben öfkeliydim, 'Gökhan Zan nerede!' diye; şimdi Cris de yok, Gökhan Zan gene yok! Şimdi birtakım adamlar Galatasaray'da yerlerinin olmadığını artık öğrensinler ve futbollarına devam etmek istiyorlarsa gitsinler.
Bunlardan bir tanesi Umut, bir tanesi Gökhan Zan... Ziyan oluyor çocuklar.
KAFASINDA 11 KİŞİ SABİTLEMİŞ
Çünkü kadronun yarısını yok etti.
11 kişiyi kafasına sabitledi, bunun dışındakiler 'Ağızlarıyla kuş tutsalar oyuna giremezler, bunlar dökülseler de oyuna giremezler' dedi ve bitirdi.
Umut-Burak ikilisini insan nasıl bozar? Böyle bir ikili bulmuşsun hasbelkader. Her maçta Umut'un moralini bozmaya uğraşıyor. Dakika 60, Umut kenara bakmaya başlıyor, 'Çıkma zamanım geldi' diye... Skor kaç kaç olursa olsun.
Rakip ister Akhisar olsun ister Trabzon olsun.
Dakika 60, Umut kenara bakacak, çıkacak!
Fakat Hamit'e hakikaten hâlâ aklım almıyor.
Bir şeyi daha aklım almıyor, Emre'yi nasıl sokmadı oyuna? Unuttu galiba! Yani şu son maçlarda girdiği takımlara hiçbir faydası olmayan Aydın'ı en evvel oyuna sokarken!..
NE SATRANCI DAMA BİLE OYNAMIYOR
Amrabat dökülüyor, geçen hafta da dökülüyordu.
Amrabat'ı oyundan alıyorsun, yapacağın bir şey var: Elmander'i oraya koymak.
Çünkü Amrabat çıkınca yabancı kontenjanını bozmuyor ve Elmander'i kanatta kullan, Umut ile Burak'ı bozmadan ve Umut'a da Burak'a da 'Ben sizi ayırmıyorum' diye mesaj vererek...
Ha diyorsun ki 'Elmander oynayamaz açıkta.' Öyle düşünebilir, takımın hocası... Riera sol bekte dökülüyor, Trabzon maçında... Döküldüğünün ispatını Fatih hocaya yaparım, beraber seyredelim maçı...
Bütün çalımları yedi, aldığı bütün topları rakibe verdi, geçen hafta da asist yapmıştı Bekir'e, aldığı bütün topları rakibe verdi, girdiği bütün ikili mücadelelerde top kaptırdı, ileri çıktığı zaman geri dönemedi, bu kanadı bomboş bıraktı.
Çok kötü bir sol bek.
RİERA'YI AÇIĞA ÇEKERDİM
Amrabat'ı çıkarıp da yerine Aydın'ı koymak satranç falan değil, intihar! Amrabat'ın ölüsü sol açıkta on tane Aydın'dan faydalı olur. Çünkü Aydın yüz kere de gitse bir şey olmaz, Amrabat'ın ölüsü bir kere gitti mi gol olur. O umudun her zaman var.
Galatasaray birinci yarıda da kötü oynadı ikinci yarıda da kötü oynadı, ikinci yarıda Amrabat ile Umut çıkınca galibiyet umudu da kalmadı. Çünkü 'bunlar bir şey yapar' umudu sende var, 'bunlar bir şey yapar' korkusu da Trabzon'da var.
Aydın ile Elmander girince Trabzon, 'Bunlar bir şey yapamaz!' diye rahatladı.
Röportaj: Bülent CAN