* Terim'in, Fenerbahçe karşısında sahaya sürdüğü kadroyu nasıl buldunuz?
Fenerbahçe'nin Sow gibi iyi bir santrforu var. Sow ile mücadele edebilecek gerek fizik, gerek futbol kalitesi olarak bir tek adam var; Gökhan Zan ... Kadroda yok! İnanamadım.
Hâlâ o dökülen Cris, kenarda oturuyor!
Niye; çünkü millete ispat edecek ya Cris'i doğru transfer ettiğini! Gökhan'ı alır da Cris'i kadroya almazsa hesap sorarlar kendisinden... 'Madem Gökhan'ı oynatacaktın, bu parayı bize niye harcattın' derler diye Gökhan Zan'ı öldürmeye uğraşıyor.
Sow'a karşı oynayabilecek en iyi savunma adamı, kadroda yok. Gözlerime inanamadım; yedeklerin arasında Cris'i görünce... Camia ile alay etme var resmen...
Ama bütün bunlardan sonra aklıma Mustafa Denizli'nin sözü geliyor; "Bir takım kötü oynarken kazanıyorsa eğer o takım şampiyon olur. Çünkü hep kötü oynamaz. İyi oynayacağı gün gelecektir."
Galatasaray çok da puan kaybetti ama kötü oynadığı maçlarda puan da kazandı. Şu anda Galatasaray şampiyonluğunu ilan etmişti! Ne maçlar kaybetti! Ötekileri de kaybeder ve şu anda onuncu da olabilirdi. Ama çok kötü oynadığı maçları da kazanıyor.
Sivas maçını rahat kaybederdi, kazandı. Fenerbahçe maçını çok rahat kaybederdi, kazandı. Benim emeğe saygım falan yok.
LİG TV GÖSTERMEDİ
Emeğe saygısı olan hoca, Gökhan Zan'ı kadroya alır, Cris'i değil.
Emeğe saygısı olan hoca, Galatasaray'ın en çok koşan ve en başarılı adamlarından Umut'u, ilk oyuncu değişikliğinde kenara almaz. Emeğe saygıyı ilk önce kendin göstereceksin.
Cris orada yedek otururken, Gökhan Zan'ın duyguları nedir, bir sorması lazım. Niye Gökhan değil de Cris oturuyor orada... Bunun izahını yapsın bana Fatih Terim! Kamuoyuna yapsın.
Korku!.. 'Kenarda kalacaksa bunu niye aldın?' derler diye Cris'i kadroya alıyor, Gökhan'ı almıyor! Başka izahı yok. Hani emeğe saygı? İyiyi kadroya almayıp, kötüyü kadroya alıyorsan, emeğe saygı mı var sende! Takımın en iyilerinden birisini kenara alırken emeğe saygı mı var sende!
Her maç Emre Çolak'ı öyle ya da böyle oyuna sokarken emeğe saygı mı var sende! Emeğe saygısızlığın en güzel örneklerini vereceksin, ondan sonra da "Futbol çok kötüydü" dendiğinde 'emeğe saygı gösterilmesini' isteyeceksin; yok ya!.. O kadar ucuz değil. Klişe laflarla kurtaramazsın.
RAPORA YAZACAK MI?
* Süper Kupa maçında kırmızı kart gören Engin Baytar'ın kadroda olmaması da ilginçti. 1461 Trabzon maçında formasını yırtması nedeniyle yine eleştirilerin odağındaydı.
Fatih hocanın tercihi yüzde 100 doğru... Galatasaray formasını yırtıp yırtmamasından çok Trabzon maçında yaptığı kendini kontrol edemediğinin işareti...
Aldığı 11 maç cezaya rağmen hâlâ kendini kontrol edemeyen bir adama, Fener maçında hoca güvenemez. Ben olsam ben de güvenemem. Zaten Melo var! Bir de Engin olmaz.
Doğru karar...
* Halis Özkahya'nın yönetimini nasıl buldunuz? Meiereles'e gösterdiği kırmızı kartla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Vasat... Kırmızı kart doğru... Ama raporuna Meireles'in kendisine yaptığı hareketleri ve söylediği lafları yazacak mı, bilmiyorum!
* Ayrıca hakeme tükürdü gibi ama o görüntüyü de bir daha göremedik!
Engin 11 maç ceza aldıysa Meireles'in en az 6 maç ceza alması lazım. Bu da tabii rapora bağlı... Ama maç sonrası o görüntüler ne Lig TV'de vardı, ne sözü edildi! Meireles kırmızı kart gördüğü için otomatik ceza heyetine gidecek; gittiği zaman ceza heyetinin re'sen televizyon görüntülerini izleme ve inceleme hakkı var.
Orada ne olduğuna bakabilirler.
Engin'e sene başında 11 maç ceza verip, adamın neredeyse futbolunu bitiren ceza kurulu, 'Meireles'e ne ceza verecek' çok merak ediyorum. 'Hakem raporuna yazmamış' mazereti kurtarmaz, hakları var, görüntüleri isteyip, izleyebilirler.
Ama tabii Yıldırım Demirören federasyonundan böyle bir şey bekliyor musun; katiyen beklemiyorum! O da ayrı...
* Fenerbahçe, Antalya ve Beşiktaş puan kaybetti ve Galatasaray bir hafta kala ilk yarıya lider girmeyi garantiledi.
Herkes kötü oynuyor. Futbolun bu kadar, 'emeğe saygılı olmak lazım' kötü oynandığı demeyelim araya sen başka bir kelime bulup yerleştirirsin!
Galatasaray'ın şu anda 15 puan önde olması lazım! O rüya kadrolu Galatasaray'ın...
YEDEKLER iHMAL EDiLMiŞ
* Galatasaray'ın, 1461 Trabzon'a elenmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Yedek takımla sahaya çıktı ve son dakikalardaki baskıya rağmen maçı kaybetti. Karşılaşma sonrasında ise Terim'in oyunculara tepkisi vardı. Sizde de yedek oyuncular bir hayal kırıklığı yarattı mı?
Eğer iyi hazırlansaydı, iyi çalıştırılsaydı, iyi emek harcansaydı böyle olmazdı. Hocam takımı harcadı birden bire!.. 'Bunlar niye bu kadar kötü oynadılar' sorusuna, kendini kenara alıp, 'Bunların hepsi devre arasında gidecek' dedi!..
* İlk 11'deki oyuncular, 1461 karşısında ilk defa birlikte oynadı.
Türkiye Kupası maçlarından önce liglerinde 1461 Trabzon ile Göztepe oynadılar, maçı Göztepe kazandı. Kazanan Göztepe, Fenerbahçe ile oynadı, 4-0 yenildi. Kaybeden 1461, Galatasaray ile oynadı, Galatasaray'ı eledi! Göztepe, Galatasaray'a düşseydi kim bilir neler olmuştu!..
Göztepe'nin yendiği 1461 karşısına çıkan takım Galatasaray'ın A takımı; B takımı falan değil...
O takımı ben 3 ay çalıştırayım, 1461'i üst üste dört kere yener. Benle de alakası yok, herhangi bir kişi çalıştırsa, yener.
Ama sen adamların bütün motivasyonlarını yok edersen, ümitlerini sıfırlarsan, bu takımda yedek dahi olmadıklarını ilan edersen, aklından geçmediğini yüzlerine karşı ifade edersen ve de ilk defa bir araya gelen 11 kişiyi 'Hadi bakalım oynayın' diye sahaya sürersen o takım Sabah karmasıyla oynasa onu da yenemez. Böyle bir şey yok!
Peki, 'Terim, Galatasaray'ın esas 18 kişisiyle meşgul' diyelim ama kadro 28 kişi ve 10 kişi daha var. Bunlarla kim meşgul olacak; Fatih'in yardımcıları...
Hangi yardımcılar? Bunların içinde antrenörlük portföyünde 'başarı' yazan herhangi birisi var mı?
HİÇ KABAHATLERİ YOK
Bir A takımın teknik direktörlüğünden Galatasaray'a gelmediler ama biri Piontek'in yanından geldi, biri Derwall'in yanından geldi.
Ümit ile Hasan kimin yanından geldiler, hangi takımda hangi başarıları var? İşte meydanda; 1461'e yenilen Galatasaray takımının hali meydanda!.. Bunun sorumlusu Fatih Terim'dir, Ümit ve Hasan Şaş'tır. Çocukların hiçbirinin zerre kadar kabahati yok ama emeğe saygılı olan hocamız bileti onlara kesti. "Bunların hepsi gidecek" dedi.
Onun için bu "Emeğe saygı" lafı öyle çok kolay söylenecek laf değil.
Sen her şeyinden emeğe saygılı olduğunu göstereceksin ki bunu söylediğin zaman ben bir düşüneyim; 'Hocam ne demek istiyor' diye...
SPORUN RUHUNA İHANET ETTİ
* Dört büyük takımın deplasmana taraftar götürmeme kararını eleştiriyordunuz. Bu derbi öncesi Fenerbahçe bir adım attı ve eskiye dönülmesini istedi. Ancak Galatasaray, buna yanaşmadı. Bu maç yeni bir milat olamaz mıydı?
Fenerbahçe'nin eski sisteme dönülmesi talebi ilginç...
Galatasaray-Fenerbahçe maçından üç gün evvel!
Bunu iyi niyete bağlamak için çok saf olması lazım insanların...
Bunu rağmen Galatasaray'ı temsilen ben gitseydim, bu teklifi kabul ederdim.
Ali Dürüst, Galatasaray camiasına güvenemediği için teklifi reddetti. 'Fenerliler gelecek, orada olay çıkacak, Galatasaray'ın stadı 5-6 maç kapatılacak.
Tezgah budur, biz bu tezgaha gelmeyiz!' Bu kafa ile spor yapılmaz. Bu spor düşüncesine ihanet... Spor düşüncesine ihanet eden kim; sporu Türkiye'ye getiren Galatasaray Lisesi'nde kurulan, Galatasaray kulübü!..
Bana kimse palavra atmasın; batıya açılan pencere falan değil.
Al birini vur ötekini...
Güzel bir banka sloganı vardı; "Yok aslında birbirimizden farkımız.
Ama biz Osmanlı Bankayız." Bunlar Osmanlı Bankası bile değiller.
MUHTARLAR ANLAŞMIŞ
Yeter ki kulüpler anlaşsın." Yok ya!..
Etiler Muhtarı ile Arnavutköy Muhtarı karşılıklı karar alıyorlar: Arnavutköylüler Etiler'e çıkmayacak, Etilerliler, Arnavutköy'e inmeyecek! Vali de buna 'Peki' diyecek! Çünkü muhtarlar öyle istiyor. Durum aynen bu...
Fenerbahçe muhtarı, Galatasaray muhtarı, Beşiktaş muhtarı, Trabzon muhtarı oturmuş karar almış, 'Birbirimizin maçına seyirci götürmeyelim' diye ve devlet benim Anayasal hakkımın çiğnenmesine yardım ediyor!
Böyle bir şey olabilir mi; bu nasıl bir hukuk anlayışıdır? Bu nasıl bir devlet anlayışıdır? Bunun sonu nereye gider, bunun ölçüsü var mı?
Yarın 'Kürtler ile Türkler aynı uçağı binmesinler, uçakta kavga çıkar, uçuş tehlikeye girer' deseler, uçağa binerken etnik kimliğini kanıtlamak zorunda kalacaksın! Böyle bir şey olur mu?
Yumruğunu vurup, 'Ben bu kararı tanımıyorum, burada devlet var' demiyorlar da... Ama tabii var mı?
Bağdat Caddesi'nde maç günü Galatasaray Store'a baskın düzenlenmiş.
Organize olduğu her şeyiyle belli... Göreceğiz bakalım; Kadıköy Savcısı ne yapacak! Göreceğiz bakalım!..
Spor Bakanı ve Vali'nin sözlerine inanmak istiyorum ama inanamıyorum. "Ben güvenliği sağlarım."
Sağlarsan, Galatasaray Kulübü benim maça gitmemi nasıl engeller? Sen devlet olarak oradaysan... Böyle bir hak var mı? 'Maça girecek ya da girmeyecek insanları, spor kulübü başkanları belirler' diye bana bir yasa maddesi, bana bir kural, bana bir yönetmelik göstersinler, bakalım!
Bu yetki bir tek kişide var; Vali'de... 'Yaptığım araştırmalar sonucu, güvenlik gerekçesiyle, Kocaelililerin bu hafta İstanbul'da Fenerbahçe Stadı'na gelmelerini yasaklıyorum' diyebilir.
PUROLARI YAKIYORLAR
Peki, bu dört muhtar niye bu kadar alıyorlar? Çünkü Sporda Şiddet Yasası'nda bundan sonra bu tür olaylardan "Yönetimlerin ve kulüp başkanlarının sorumlu tutulacağı" yazıldı. 'Hıncal Efendi, Bülent Efendi, Özge Hanım maça gelmezse gelmesin.
Yeter ki bizim başımız derde girmesin' kararıdır bu!
İstanbul'un Valisi ve Türkiye'nin Spor Bakanı bunu farkında değilse neyi farkındadır? Allah rızası için söylesinler bana... Niye bu karar şimdiye kadar alınmıyordu da bu kanundan sonra alındı birden bire... Ne olaylar yaşandı Türkiye'de; bu kararlar alınmadı! Ne zaman ki kanun çıktı, 'Efendim taraftar bizi bağlamaz' mazereti kalktı ortadan... 'Yok sizi de bağlarım' dendiği anda 'O zaman kimse gelmesin. Biz purolarımızı yakalım rahat rahat maç seyredelim.
Viskimizi de içelim. Güzel kızlar da hizmet ederler!' Ondan sonra Sayın Valim diyor ki, 'Ben güvenliği sağlarım.' Yok ya!..
Sağlıyorsan ben niye maça gidemiyorum?
Röportaj: Bülent CAN