* Galatasaray, İstanbul Büyükşehir Belediye'yi 3-1 mağlup etti. Son iki sezondur Olimpiyat'ta kazanamıyordu. Bu açıdan da önemli bir maçtı. Cluj maçı öncesi sarı-kırmızılı takımı nasıl buldunuz?
Maçı izlerken, Fatih Terim'e önce çok kızdım. Özellikle yaptığı değişiklikler çok öfkelendirdi beni... Sanki takımın en iyi oynayanlarını seçiyordu, kenara almak için... Rakip takım hocasına yardım etmek ister gibi...
Eski şövalye romanlarından vardır. Dövüşürken birisi kalkanını düşürürse öbürü de atar. Eşit şartlarda dövüşmek için... İçimden öfkeli bir gülümseme ile bu aklıma geldi.
Maçın başından itibaren dökülen Hamit oynarken, Umut'u kenara aldı. Gülümsedim; 'ne yapıyor bu hoca' diye!..
Arkadaşlarla maçı seyrediyoruz; "10 yaşında çocuk bu yanlışı yapmaz. Ne oluyor Fatih hocama, anlamıyorum" dedim.
HAMİT SAHADA KALMALI
Maç bitti, arkadaşlar gitti. Ben de televizyonu kapadım, gazeteleri okuyorum.
Ama aklında hep bu var. Sonra, birden fark ettim ki hocam Türkiye'de bir lig maçı oynamıyor. O gece Cluj maçını oynuyor. Hatta Cluj'dan da öte Manchester United ve Braga maçlarını oynuyor.
Galatasaray'ın bu sene Avrupa'da devamı sağlayacak üç maçın ilki çarşamba günü... Bu çarşamba Cluj'u yenemezse Şampiyonlar Ligi'ni geç, Avrupa Ligi'ne bile girmesi mucizelere kalacak. Bu maçı kazanmak zorunda...
Türkiye'de kendi sahasında yenemediği Cluj'u Romanya'da yenmek zorunda... Kafasında hep bu var; 'nasıl yenerim!' Böyle baktığın zaman yaptığı değişiklikleri çözüyorsun. Yaptığı taktik değişiklikleri de çözüyorsun.
1- Geçen hafta olduğu gibi ekonomik oynattı. Sakata ve yeni bir eksiğe tahammülü yok.
2- Üst üste maçlar oynayan bu takımın, üç gün sonra oynayacağı kırılma maçında yorgun olmasına tahammülü yok. Hem fizik olarak hem de bireysel olarak çok ekonomik oynatıyor takımı...
3- Bu zorlu üç maçta elindeki kadronun iyi adamlarının iyi oynamasına ihtiyaç var.
Bunların başında Hamit var. 'Ben bu sırat köprüsünden geçeceksem iyi oynayan bir Hamit lazım.' Kötü oynarken Hamit'i kenara aldığı zaman artık Cluj maçında da Hamit'ten hayır gelmez.
Hamit'i haftalardır inat ve ısrarla oyunda tutmasının sebebi bu... Hamit'i kazanmaya ihtiyacı var. Bu Galatasaray, Türkiye'de yürüyecekse mesele yok. Hamit'siz de yürür. Geri kalan eli Türkiye için yeterli... Ama Avrupa'da büyük oyuncuların iyi oynaması lazım.
Umut ve Burak aşısı tuttu. Belediye maçında da gördü, o zaman onları 90 dakika yormanın alemi yok. 'Gel Umut kardeşim kenara... Sen Cluj maçına kadar dinlen.' Hamit'in oynaması ve kendini toparlaması lazım. Hamit'in oynamaya başlaması lazım. Bu nedenle çıkartmadı Hamit'i...
Haklı olduğunu da gördük. Maçın son 20 dakikasındaki Hamit ile o ana kadar olan Hamit arasında Himalayalar kadar fark var. O maçın içinde dahi kendisine güvenildiğini, oynamasının istendiğini görünce başka oynamaya başladı. Yoksa bu maçta gol rekoru yapabilirdi. Ne faydası var!..
MUKAYESE BİLE OLMAZ
Bu açıdan baktığın zaman Fatih'in yanlış gelen, "10 yaşındaki çocuk bile bunu yapmaz!' dedirten seçimlerinin aslında ne kadar mantıklı olduğunu fark ediyorsun.
* Buna karşılık Amrabat biraz ihmal ediliyor gibi... Belediye maçında da ilk kenara alınan isimdi. Ligde oynadığı 10 maçta sadece üç 90 dakikası var.
Terim, Amrabat'ın ne yapıp ne yapamayacağını biliyor. Hamit yapabileceğinin onda birini yaptı. O yapabileceklerini yapamayanlar üzerinde zorluyor. 'Hamit yapacağının en azından onda yedisini yapsın' diye uğraşıyor.
Amrabat'ın bir takıma katkısı ile iyi bir Hamit'in bir takıma katkısı mukayese edilmez.
* Kayseri maçının flaş ismi Yekta, Belediye maçında vasattı. Cluj karşısında orta saha nasıl olmalı? Yekta ile devam edilmeli mi?
Ortada 'Kayseri' diye bir takım yoktu.
Melo gibi dengesiz biri takımda olmadığı zaman Galatasaray'ın orta sahası iyi oynamaya başladı. Orada da Yekta vardı. Yekta değil, Emre Çolak olsaydı, durum pek fazla değişmezdi.
Ben buna inanıyorum.
Aslında bana sorarsan; iki oyuncunun olmaması Galatasaray'ın şansı...
Elmander'in olmaması Burak ve Umut ikilisinin yan yana oynadıkları zaman nasıl büyük bir hücum gücü oluşturduklarını ortaya koydu.
Melo'nun olmaması da Galatasaray'ın orta sahasını dengeli hale getirdi.
Futbol oynar hale getirdi ve Selçuk'u kazandırdı.
YABANCI HAKKINI ZiYAN ETTi
* Selçuk'un yerine Hamit çekilebilir mi? Çünkü sağ kanatta bir sıkıntı yok, alternatif bol.
Oraya Hamit çekilebilir, iyileştiği zaman Elmander çekilebilir, oraya Eboue çekilebilir. Fatih hocanın birtakım takıntılardan vazgeçmesi lazım. Ben hep onu söylüyorum; Fatih hocam kimseye bir şey kanıtlamak zorunda değil. Oraları aşmış. Kendisi farkında mı yalnız, bundan emin değilim. Aynaya baktığı zaman 'Ben kimseye bir şey kanıtlamak zorunda değilim' diyor mu acaba? Dese çok daha rahat hareket eder.
Eboue'nin kötü bir bek olduğunu Fatih hocamın anlamamasına imkân, ihtimal yok. Şu maçta bile koridor oldu Galatasaray... Dikkat et, Belediye'nin soldan yaptıkları akınları çıkaran adam Umut'tu oyundan çıkana kadar... Galatasaray'ın santraforu...
O çıktı, Burak gelmeye başladı.
Çünkü Eboue ortada yok. Eboue gidince kalıyor geride...
Eboue'yi sağ açık olarak oynatsa, adam çok iyi adam eksiltiyor, çok iyi pas vermeyi biliyor, topa çok iyi vuruyor, müthiş bir hücum gücü. Üstelik de geriye koşmak zorunda değil, koşmuyor zaten... Niye ısrarla ve inatla Eboue'yi bek oynatıyor. Hamit ile yerini değiştirebilir, Sabri'yi beke koyabilir, Eboue'yi öne koyabilir.
Fatih hocam en az benim kadar bilir ki kıymetli oyuncu orta saha ve forvet oyuncusudur. Savunma oyuncusunu her iyi hoca kendisi yaratabilir, bir yerlerden bulabilir. Fatih hocam kimleri buldu keşfetti bugüne kadar... Galatasaray'ın savunmasına bak; dört yabancı...
SEMİH VE CRİS'İ OYNATIRIM
* Beş hatta...
Dört yabancı hakkı savunmada kullanılır mı? "Beş hatta" derken Muslera'yı değil Melo'yu söylüyorum.
Çünkü Melo orta saha oyuncusu, hücum oyuncusu falan değil. O da üçüncü stoper gibi... Ziyan ediyor Galatasaray yabancı hakkını!..
Asıl bulunması gereken, asıl ender olan, asıl pahalı olan yerlere adam almıyor; stoperde, bekte yabancı hakkını kullanıyor! Böyle bir şey olur mu?
Bunların hiçbirini almazdım; Kaka'yı alırdım. Bunların hiçbirini almaz; Ronaldinho'yu alırdım. Bu imkanlar Galatasaray'ın eline geldi. Daha kimler geldi! Yönetimden arkadaşlarla konuşuyoruz. Kimlere Galatasaray'ın yüz vermediğini biliyorum.
Allah rızası için; Dany bulunmaz Bursa kumaşı mı? Bu Dany'ye güvenip nasıl Avrupa maçı oynarsın sen? Akıl almaz akınlar kesiyor ama ne kademe biliyor ne dengeli bir adam! Her an oyundan atılabilir, her an penaltı yapabilir.
Belediye maçında Cris iyi. Fevkalade akıllı, fevkalade dengeli, fevkalade toparlayıcı oynadı.
* Kayserispor karşısında da etkili göründü.
Evet. Ben olsam Semih ve Cris'le oynarım. Dany hakikaten çok dengesiz.
Galatasaray gibi bir takımın dengesiz oyunculardan uzak durması lazım. Melo'dan, Dany'den uzak durması lazım.
Bir güvenilmeyen adam da Muslera...
Yediği gole bakın! Önce çıkar gibi yapıyor, vazgeçiyor, iki adım geriye gidiyor. İki adım geriye gitme, o zaman kaleye git. Kaleye gitse o golü yemez.
Çıksa adam o kadar rahat vuramaz.
İkisini de yapmıyor. Kale ile adamın arasında duruyor ki 'Gel benim üstümden golü şöyle at!' Büyük kaleci böyle bir yanlışı yapar mı, deneyimli bir kaleci böyle bir yanlışı yapar mı? Ben yapmam. Hayatımda bir gün kalecilik yapmadım, ben böyle bir yanlış yapmam. Ya çıkarım ya kalemde dururum. Kaleyi boşalttı 'at' diye... Ben bu Muslera'ya nasıl güveneceğim?
DUA MI ETMESİ GEREKİYOR
Bu Muslera geldiği günden beri inat ve ısrarla her Galatasaray maçında kalede!.. Yine Uğur Meleke'nin lafına geliyorum; sen Galatasaray'ın yedek kalecisi olarak adil yönetildiğine inanabilir misin? 'Tamam, Muslera benden iyi kaleci. Öyle... Ama adamın döküldüğünü göre göre hâlâ o oynuyorsa ben niye burada duruyorum?' Galatasaray forması ile sahaya çıkmak için ben illa Muslera'nın sakatlanması için dua mı etmeliyim?
Böyle bir şey olabilir mi? İyi bir hocanın bunları da düşünmesi lazım.
Sadece Avrupa maçlarını, sadece Türkiye Ligi'ni, sadece Türkiye Kupası'nı değil... Sen insanları yönetiyorsun.
Yirmi iki insan var orada...
Onlar da önemli... Bana sorarsan onlar daha önemli...
Ben bir insanımı bir Avrupa maçına değişmem.
WEBO'YA GÜZEL BİR SARI KART
* 5. dakikada Dany ve Webo'yu karşı karşıya getiren kritik bir pozisyon vardı. Hakem devam kararı verdi ama kamuoyu genelde 'kırmızı kart, penaltı' konusunda birleşti
Birleşenlerin hepsiyle bire bir tartışırım ben! İki kişi koşarken 'birinin eli öbürüne çarpıyor' diye kırmızı kart gösterilmez. Ayıptır! İnsanlar nasıl 'kırmızı kart' diyorlar, hayret bir şey!..
Orada kendini yere atana çok güzel bir sarı kart var. Bu kadar sporculuğa, bu kadar fair-play'e, bu kadar sporun ruhuna ihanet olmaz. Biz seninle yan yana koşuyoruz aynı topa doğru. Tabii değeceğiz birbirimize...
Yoksa ben seni bırakacağım, sen gidip golü atacasın! Böyle bir kural var mı futbolda? Ama söyledim; Dany dengesiz bir adam. Pozisyonun dışında başka şeyler de yapabilir. O Türk medyasının kıyameti kopardığı pozisyonda bir şey yok.
Ama şu var; başka bir pozisyonda oldu. Yine maçın başında kendini yere atma pozisyonu, yine sarı kart göstermedi.
Orada da kötü niyetli bir hakem kırmızı kart çıkartabilirdi.
Çünkü 'bariz gol şansı' vardı iki pozisyonda da...
MELEK DÜŞMAN OLURDU
Hakem daha maçın başında bu iki pozisyonda 'devam' işareti vererek iyi niyetini gösteriyor. Böyle bir hakemi Galatasaraylı futbolcular çıldırtmak için ellerinden geleni yapıyor.
Gökten bir melek indirsen 15. dakikada Galatasaray düşman olur.
Hakemin çaldığı her düdüğe taç dahil, itiraz... Ben bu kadar kolay, bu kadar rahat ve bu kadar pervasız itiraz eden başka bir dünya takımı bilmiyorum.
Fatih hocamdan şüphe ediyorum resmen... Acaba futbolcularına soyunma odasında tembih mi ediyor; 'Böyle yapın. Hakemi baskı altına alın' diye... Bu geri teper. Sahaya çıktıktan 15 dakika sonra, sen takımlardan birinden nefret ediyorsan kasıtlı olmana lüzum yok. O nefretin bilinçaltında öyle görmeye başlarsın oyunu...
SAHADA ON BİR DELİ VAR
Hakeme yardımcı olan bir tane Galatasaraylı futbolcu yok!.. Böyle bir şey olur mu!.. Bu Galatasaray'ın bir tane yöneticisi yok mu? O şeref tribününde oturanlar o maçı seyretmiyor mu? Ünal Aysal'ın aklına bir defa gelmiyor mu; bir psikolog getirmek. 'Bir salı ya da çarşamba günü, Türkiye'nin en iyi spor psikologlarından bir tanesi Acar Baltaş'ı getirsem. Florya'da şunları toplayıp konferans verse, nasihat etse, sorularına cevap verse' demiyor mu?
Hakem başlama düdüğünü çalıyor, hakeme saldırmak için fırsat kollayan sahada on bir tane deli var Galatasaray formasıyla... Neticede hakem de bir insan... Onun da duyguları var. Takımın biri durmadan kendisine söverse, durmadan kendisini hakeme şikayet ederse, durmadan seyircinin hakaret etmesine sebep olursa, o takımı benimser mi, adil olmayı aklına getirir mi?
Gene bu hakemler Galatasaray'a iyi tahammül ediyor. Ben Galatasaraylı Hıncal'ım, maça verseler ilk devreyi beş eksikle bitirir Galatasaray.
Beş kırmızı kartı ben çıkarırım.
Neler yapıyorlar çünkü!..
Röportaj: Bülent CAN