Süper Lig'de 1990-94 döneminde 62 maç yöneten emekli İngilizce öğretmeni Hasan Ceylan, İzmir'deki tarihi Kemeraltı Çarşısı'ndaki işletmesinde İngilizce kitabı satışı yapıyor.
UEFA gözlemciliği görevini de yürüten ve son olarak 20 Ekim Perşembe günü oynanan UEFA Avrupa Ligi Athletic Bilbao-FC Salzburg grup karşılaşmasında gözlemcilik yapan Ceylan, AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
FIFA ve UEFA'nın Türk hakemlerine son yıllarda birçok maçta görev vermesinin, hakemler açısından ''büyük bir başarı'' olduğunu belirten Ceylan, son 4-5 yılda Türk hakemliğinde çok ciddi aşama kaydedildiğini, Merkez Hakem Kurulu (MHK) tarafından başlatılan ve UEFA ile entegre olan sistemin bunda etkili olduğunu söyledi.
UEFA Hakem Komitesi Üyesi Jaap Uilenberg'in her 2-3 ayda bir Türkiye'ye gelerek hakemlere, gözlemcilere eğitim verdiğini kaydeden Ceylan şöyle konuştu:
''Merkez Hakem Kurulu şimdi bu uygulamayı sürdürüyor. Bunun sonucunda bazı çok değerli Türk hakemlerimiz önemli maçlarda görevlendiriliyor. Türkiye'nin bulunduğu yere bakarsak Avrupa ortalamasına göre iyiyiz. Cüneyt Çakır, Fırat Aydınus, Halil Özkahya, Bülent Yıldırım üst taraflara iyi bir şekilde çıkmaya başladılar. Özelilikle Cüneyt Çakır çok iyi gidiyor.
Hangi Türk hakem Avrupa'da maça giderse gitsin başarılı olur. Avrupalı hakemler ve Türk hakemler arasında hiç fark yok. Hatta ben son 4-5 yılda Türk hakemlerin aldığı eğitimin Avrupalı meslektaşlarının çok önüne geçtiğini görüyorum. Bizim hakemlerin şanssızlığı sırtlarında çok fazla medyanın, yorumcuların baskısı var. İdarecilerin demeçlerinin baskısı var. Bunlardan sıyrılsalar çok daha rahat ve güzel maç yönetebilirler. Bizim hakemlerimiz çoğu Avrupalı hakemden daha iyi.''
''Bizim dönemimizdeki hakemlik daha iyiydi''
Hakemlik yaptığı dönemle bugünü karşılaştıran Ceylan, kendi dönemlerinde iletişimin bu kadar yaygın olmadığını belirtti.
Ceylan artık maçın oynanmasının hemen ardından görüntüleri alıp değerlendirmenin mümkün olduğunu, pozisyonların detaylı ve daha yavaşlatılmış şekilde izlenebildiğini ifade ederek, şöyle devam etti:
''Bizim zamanımızda gözlemciler sadece maçı izler ve gelip bizi eleştirir, yönlendirir, değerlendirirdi. Şimdi biz gözlemciler maçı izliyoruz. Oturduğumuz tribünlerde yayınlar var. Ekranda anında pozisyonu birkaç kez izleyebiliyoruz. Hemen arkasından elimize DVD veriyorlar. Maç sonrası hakemlerle toplantıyı, onların sahada yönettiği müsabakanın kritik anlarını 4-5 kez izlemiş olarak yapıyoruz.
Bu bir gözlemciye sunulan olanak. Akşam yorumculara da kat be kat olanaklar sunuluyor. Defalarca pozisyonlar izlenebiliyor. Böylece hakemlik çok büyük mercek altına alınmış oluyor. Bugünkü hakemliğin sırtında bizim zamanımızdakinden çok daha fazla yük var. Bizim dönemimizdeki hakemlik daha iyiydi. Daha amatörceydi. Bugün daha profesyonelce. Bizim dönemimizde çoğu müsabakadan cebimizdeki paradan da ekleyerek gidip döndüğümüz olurdu. Şimdi hakemlikte daha çok para kazanılıyor. Dolayısıyla da hakemliği kaybetmemek için çok şeyler yapmaya hazır olan hakemlik camiası var karşımızda. Şimdi hakemlik ve futbol biraz daha fazla maddeleşti, materyalistleşti.''