Önce maçın kısa özeti; 90 dakikada üç tane pozisyon var. Yani 30 dakikaya bir pozisyon düşüyor. Öyle bir maç… Pozisyonlardan bir tanesi Fenerbahçe'nin girdiği… Van Persie'nin ilk şutu direkten dönüyor, ikinci vuruş, üçüncü vuruş sonra Konya kalecisi Serkan'da kalıyor top.
İkincisi; Fenerbahçe'nin kazandığı penaltı.
Çok net, yorumsuz bir penaltı ve gol.
Üçüncü pozisyon; Konyaspor'un beklediği bir penaltı pozisyonu. Bu da çok net yorumsuz bir penaltı pozisyonu. Birisi Fenerbahçe'nin lehine veriliyor, birisi Konya'nın lehine verilmiyor. İki net penaltı!
Hakemimiz meşhur Bülent Yıldırım… Kararlar normal! Büyükler oldu mu, hakem de Bülent Yıldırım oldu mu bu işler böyledir.
Birilerini görür, birilerinde gözüne perde iner! Onun adı Bülent Yıldırım!
Peki iki takım ne oynadı?
Zzzabaha kadar oynansa berabere bitecek bir maç şekli. Hakem kararıyla Fenerbahçe kazandı. Bakınız penaltı pozisyonlarında yorum vardır. Mesela Emenike'nin girdiği bir pozisyon var. Yorumdur, verirsin, vermezsin. Ama bazı pozisyonlar vardır bunlar yorumun dışına çıkarlar.
Tabiiii bazı maçlar vardır ve bazı hakemler vardır. Bunlar da yorumun dışına çıkarlar.
Ama maalesef biz hâlâ bunlardan kurtulamadık. Arkadaşlar, insan bir defa ölür. Her gün öleceğinize bir defa ölün.
FENERBAHÇE'YE BİR BAKIN
Bu kadar büyük paralar, basından bu kadar pompalar ve bu Fenerbahçe! Hem de böyle bir Konya'ya karşı böyle bir Fenerbahçe… Arkadaşlar, 4-4-2, 4-3-3, 4-1-3-2 hepsini bırakın. Dün akşamki F.Bahçe, Fenerbahçe seyircisini tatmin etti mi?
Belki şunu diyebilirsiniz; "Kazanan haklıdır" işte o kadar.
Ama şunu gözardı etmeyin. F.Bahçe Konya'ya maça gidiyor, stadın tribünleri dolu değil. Bunu sakın Konya'ya mal etmeyin.
Fenerbahçe gelecek, Konya Stadı dolmayacak.
Durun bir 10 dakika düşünün!
FUTBOLUN İÇİNE ETTİNİZ
90 dakika bitiyor, "Maçtan pozisyon alalım oynatalım, maçı parlatalım. Kim indirdi, kim bindirdi, gol pozisyonları, şutlar, kornerler, ikili mücadeleler kaç tane çıkar?" diye bakıyorum. Hikaye… Peki dönün önceki geceye, Beşiktaş- Antalya maçına… Her dakikası heyecan dolu. Tribünler hop oturup, hop kalkıyor.
Peki kardeşim, o zaman suçlu basın mı?
Habire söylüyorsunuz ya "Ulan basın bunu da yazın" diye. Siz oynadınız da basın mı yazmadı! Siz oynadınız da basın mı oynatmadı! Televizyonlar mı oynatmadı!
Sakın yanlış yönlendirmeyin.
Malın iyisi neredeyse, alıcı oraya gider. Maçın iyisi neredeyse seyirci oraya gider. O kadar basit beyler!
Siz habire "Şerefsiz" derseniz, "Köpek" derseniz, "Çaycı" derseniz. Diyeceğiniz bir kelime daha kalıyor. Bir gün onu da dersiniz. Türkiye'deki futbolun zaten içine ettiniz. Etmeye devam edersiniz.
Hani derler ya "Bunu söyleyen basın, bunu da yazın" diye… Ama maalesef bunu söyleyen kulüp başkanı, bunu yazan basın.
Yazıklar olsun böyle Türk futbolunun içine…
KONYA DAHA İYİSİNE LAYIK
Bakınız! Dün akşam bir maç oynandı.
Konyaspor diyor ki; "Ben iyi takımım." Oysa Konyaspor kabız bir takım. Dönüyorlar, dolaşıyorlar bir atarlarsa bitecek. Arka zaten kalabalık. Heyecan vermeyen bir futbol… Ama seyircisi inanılmaz heyecanlı. Yani Konya seyircisine bu Konya takımı zevk vermiyor ve bu takım bu Konya seyircisine ufak kalıyor.
Daha bir tempolu, baskılı, çabuk, heyecanlı bir takım lazım bu Konya seyircisine… Yani bu Konya taraftarına yazık oluyor.
Arkadaşlar bunu niye üstüne basa basa yazıyorum?
Yarın bu Konya seyircisini de kaybedersek Türkiye'de başka hangi şehirde, hangi seyirci var? Bu Konya seyircisi daha farklı ve daha heyecan verecek bir takıma layık.