Pereira başka takımlarında ne yaptırmış hücum arkası adamlarına; Porto'da müthiş bir hücum gücü vardı;
Hulk - James - J. Martinez
Bu 3'lü ona 50 civarı gol attırdı. 30 da asist yaptılar. Hulk sonrası gelen Varela ve Atsu ona istediği katkıyı sağlayamadı.
Olympiakos'taki golcülerinin, boy, gol ve asist katkısı ise şöyleydi:
Dominguez (1.73 m.): 11 asist, 5 gol.
Campbell (1.78 m.): 9 asist, 8 gol.
Fuster (1.78 m.): 7 asist, 4 gol.
Weiss (1.73 m.): 4 gol, 4 asist (yarım sezon).
Olaitan (1.84 m.): 5 asist, 8 gol. (Önde tek adam olarak da oynattı)
Saviola (1.69 m.): 14 gol, 4 asist. Arada kısa süreli Scepoviç (1.89 m.) ve N. Valdez de (1.78 m.) oynadı ve 5-6'şar gollük katkı sağladılar.
PEREİRA DA KISA-ÇABUK'ÇU!
Hücum arkası adamları, nisbi kısa (ort. 1.77 m. civarı), ayakları çabuk, iki kanatta da çekinmeden kullanabileceği, dikine giden, çalım atan adamlar oldu hep. Bu adamlardan 35-45 civarı asist, bir o kadar da gol katkısı sağladı. Zaten Pereira'nın takımlarında gollerin ortalama % 76'sını hücum arkası ve hücumda oynayan oyuncular atarlar. Öndeki tek adamı bazen Saviola gibi 1.69'luk veya N. Valdez gibi 1.78'lik adam olsa da asıl tercihi, J. Martinez, Mitroglou, Scepoviç gibi 1.90'a yakın, fizikli adamlar oldu. Bu adamlardan da her zaman maç başına 0.5'in üzerinde gol ortalaması çıkarttı.
PEREİRA'NIN HÜCUM GÜCÜ F.BAHÇE'DE YÜKSEK OLACAK
Bu açıdan bakıldığında, Şampiyonlar Ligi'nde 'en çok mesafe kat eden', 'en çok ceza sahasına orta yapan' istatistiklerinde ilk 5'te her zaman olmuş Nani, özellikle Avrupa kupalarında takıma büyük katkı yapacaktır. Diğer kanatta, Stoch'un çabukluğu avantajdır, üstelik antrenmanlarda iyi de görünmektedir ama Aykut Kocaman'ın da her zaman şikayet ettiği "ürkek ve topa sert olmayan, savunmada kaçak güreşen" tarzı Pereira'yı düşündürecektir. Bu anlamda iyi bir savunmacı olmasa da, Stoch'a göre daha iyi olan Sow daha ön plana çıkmaktadır. Alper veya Diego'dan, özellikle de Saracoğlu'ndaki maçlarda hücum arkasındaki adam olarak yararlanacaktır. Ama, çok çabuk adam eksilten Alper'i, sol kanatta görmek de beni çok şaşırtmayacaktır. Ön tarafta Fernandao, van Persie (eğer gelirse) geldiğinde bile, banko ve de Pereria'nın çok seveceği bir adam olabilir. Pereira önde top tutan, takımı kaleye yaklaştıran, duvar olabilen, az top kaybı olan, faul alabilen, fizikli santrforu sever. Geniş bir maç programı olduğu düşünüldüğünde, ikili mücadele kazanma ve hava topu alma yüzdesi Türkiye'nin en yüksek bu santrforunu Pereira en az 30 maç kullanacaktır. Van Persie ise rakip stoperlerin kucağına attırılmadan, Fernandao'nun yaratacağı boşluklara girerek ve biraz arkasında oynayarak
pozisyon bulacaktır.
EN BÜYÜK SORUN TAKIM İÇİ HARMONİ OLACAKTIR
Tek tek bakıldığında takımın kalitesi yüksek ancak bu adamların çoğu, daha isimlerini bile yeni ezberleyen adamlardan oluşacaktır. F.Bahçe'nin Kocaman, Yanal ve kısmen de Kartal döneminde en iyi uyguladığı, maç başına % 85'in üzerinde başarı ile gerçekleşen 600'ün üzerinde pas yapma yetisi hemen uygulanamayacaktır. Takımın birbirini tanıma ve anlama süreci, özellikle de çok kısa süre sonra Şampiyonlar Ligi eleme maçı olduğu düşünülürse yeterli değildir. Burada da devreye yıldızların girmesi ve bireysel yetenekleri ile maçları aldırma becerilerini kullanması gerekecektir. İKİNCİ sorun olabilecek nokta ise, Pereira'nın şu ana kadar bu kadar kariyerli ve şöhret 2 oyuncu ile (van Persie ve Nani) çalışmamış olmasıdır. Evet, Porto'daki ilk sezonunda Hulk, James Rodriguez ve J. Martinez vardı ama onların daha çok toy zamanları idi. Ancak içerden aldığım izlenim, tam bir Avrupalı olan, kompleksleri bulunmayan Pereira'nın bu konuda da sorun yaşamayacağıdır. Yin e de en merak ettiğim konu, Nani ve van Persie gibi iki adama, ön alanda yoğun pres yaptırmayı nasıl başartacağıdır. E artık o da Pereira'nın bileceği iştir. Çünkü onun sisteminde 11 adamın da topun kaptırıldığı anda rakibe yoğun ve şok baskısı gerekmektedir. Bu konuda ne Nani'nin, ne de van Persie'nin bir ayrıcalığı olamayacaktır. Çünkü Pereira'nın takımları liglerinin sadace en çok atanı değil, aynı zamanda en az birinci veya ikinci gol yiyeni olmaktadır.
SONUÇ: Ben Vitor Pereira'yı sevdim. Hırsı, çalışkanlığı, mütevazılığı, hedefe odaklı çalışma stili, ne istediğini bilmesi gibi birçok olumlu yönleri var. Ama tüm yönetim biliyordur ki işine asla karıştırmaz, telkine gelmez. Tüm sorumluluğu üzerine alır ve eğer biri 'inisiyatif almaya kalkarsa' gider. İzleyeceğiz , göreceğiz.
OKUYUCUYA NOT: Bu yazının yazılması bittiğinde henüz van Persie gelmemiş, Terraneo, Londra uçağına binerken görüntülenmişti. Ancak tüm veriler anlaşmayı çok yakını gösterdiği için Robin van Persie'li bir Fenerbahçe hücumu tasarlandı.
GÜRKAN KUBİLAY