Ligin ilk yarısındaki iki takımın futboluna bakarak yaptığımız değerlendirmeye göre, "Bu F.Bahçe rahat kazanır.
Maç rahat geçecek" diye düşündüm.
Hiç de öyle olmadı.
Öncelikle F.Bahçeli futbolcular biraz rahatlamışlar. En büyük rakipleri G.Saray bir gün önce G.Antep'te iki puan bırakınca "bu iş bitti" diye düşünmüşler belli. Konyaspor iyi mücadele etti. İyi mücadele etti ama maçı kazanacak, puanı alacak hamleleri yapmadı. Topa gelişigüzel fazlaca vurdular. Top kullanırken mücadelenin hakkını veremediler. Bu tip kaliteli takımlara karşı topa sahip olacaksın, maça asılacaksın, pas yapacaksın, rakibi yoracaksın. Konyaspor tam tersini yaptı. Kendileri yoruldu. Vurdukları her salla parti şut, tenis topunun duvara vurması gibi geri döndü.
Bunlar da kendi kalelerinde tehlike yarattı. Özellikle ikinci yarı fazla hücuma da çıkamadılar.
Bir takımın hücum oyuncuları ileride top tutup defansı dinlendiremezse bir yerde hata yapılır. Yani lastik patlar. Nitekim dün akşam da öyle oldu.
F.Bahçe için dün gece söyleyeceğimiz en önemli fark maçı 90 dakika bırakmamaları. Çok mücadele ettiler. Böyle olunca da kaliteli oyunculara sahip olmalarının avantajıyla yakaladıkların pozisyonlardan ikisin gole çevirerek maçı kazanmayı başardı. Kaliteliysen, iyi mücadele ediyorsan yakaladığın 1-2 pozisyonu gole çevirip işi bitirebilirsin.
F.Bahçe de öyle yaptı.
F.Bahçe maçı kazandı, en yakın rakibi G.Saray ile puan farkını 10'a çıkardı. Ancak şunun altını çizmek gerek. Bu Fener, Avrupa'nın biraz iyi takımıyla karşı karşıya kalsa iş yapamaz. Önceki günkü G.Saray ile dünkü F.Bahçe'yi seyrettikten sonra şunu söyleyebiliriz:
Aralarındaki en büyük fark F.Bahçe 90 dakika mücadeleyi bırakmıyor, galibiyet için savaşıyor.
G.Saray'da ise böyle bir mücadele, maçı kazanma isteği yok. Puan farkı da bu yüzden.
KONYA'NIN GOLÜ OFSAYT, FENER'İN GOLÜ DEĞİL
Torku Konya'nın golü kesin ofsayt. İlk pozisyonda Gekas topla buluştuğunda ofsayt. Sonra top iki defa yön değiştiriyor, üçüncüde gol oluyor. Burada hakemin günahı yok, yardımcının var. Çünkü yardımcının durduğu yer yanlış. Yardımcı hakem F.Bahçe'nin en gerideki defans oyuncusunun hizasında duracağına Konyalı hücum oyuncusunun hizasında duruyor.
Ondan pozisyonu kaçırdı.
F.Bahçe'nin attığı golde Alves kafayı vurduğunda Sow ofsayt pozisyonunda. Topa hareketleniyor, vurmaya gidiyor ama vuramıyor. Burada pozisyonun içine girip defansı ve kaleciyi rahatsız ediyor mu? Ona bakmak lazım.
Bence etmiyor, kaleci topa uçuyor, çelemiyor. Yani Sow'un pozisyonu ofsayt değil, gol kararı doğru.
EMRE'Yi ATMALIYDI
Bence hakem eğilmedi, dik durmaya çalıştı. Bir tane pozisyonu var, Emre'yi atması gerekirdi. 82. dakikada Emre klasik hareketlerinden birini yaptı, rakibinin kaval kemiğine kasıtlı bastı.
Hakemin gösterdiği kart sarı. Hakem şu yorumu yapmalı "Niye sarı" demeli. Ya gösterme, 'Ben kartlık bir pozisyon görmedim' de. Tamam.
Ya da bu pozisyona sarı veriyorsan bu sarı kart o suyu kaldırmaz.
Kırmızı olmalı.
İlk yarı biterken Emenike penaltı istiyor. Öyle penaltı olmaz.
ÇIRAK USTAYI İYİ EZBERLEMİŞ
F.Bahçe dün akşam kenarlara inmeye çalıştı. Ancak Ersun'un yıllarca yardımcılığını yapan Mesut Bakkal haliyle ustasının planlarını biliyordu.
Ona göre hareket etti. Kanatları fazla kullandırmadı. Ama elindeki futbolcuların kapasitesi bu kadar. Bir yere kadar direnebildi. Aslında dün geceki iki takımın oynadığı futbol iki takımın parasal değeriyle orantılı değil.
Yani çok para verdiğinizde ezici bir üstünlükle maçı götüremiyorsunuz.
KULÜBESi ZAYIFLAMIŞ
Dün gece kamera F.Bahçe yedek kulübesini gösterince şöyle düşündüm: Emre dahil yedek kulübesinde oturan futbolcular kaderlerine razı olmuşlar.
Sahaya bakıyorum 11'dekiler iyi oynarsa yedek kulübesinden oraya bir oyuncu almazsınız. Ne zamanki biri sakatlanır veya yorulursa o zaman biri alınabilir.
Bunun bir takım için artı yönü de var, eksi yönü de. Artı yönü herkes haddini biliyor, bilecek. Eksi yönü rekabeti azaltır.