Belki de tarihinin en zor sezonunu şampiyon tamamlayan Fenerbahçe'de yüzler gülüyordu. Şampiyonluk gelmişti. Hem de ne şampiyonluk... Üst üste kazanılan inanılmaz maçlar, kırılan rekorlarla...
Fenerbahçe Cumhuriyeti'nin başkenti Kadıköy'de yer yerinden oynuyordu.
Tıpkı Bağdat Caddesi'nde olduğu gibi...
Sarı-lacivertli oyuncular tatile şampiyonluk madalyalarıyla çıktılar.
Ama tatil yapmayan ve hâlâ mesaisine devam eden biri vardı. Teknik direktör Aykut Kocaman...
HAYALİ GERÇEK OLDU
Kocaman, adeta Samandıra Tesisleri'nde yatıp kalkıyordu. Yardımcılarıyla birlikte Şampiyonlar Ligi'nde mücadele edecek takıma yapılacak olan takviyeler planlanıyordu. İnce eleyip sık dokuyan Kocaman'ın aklındaki ilk isim şüphesiz Emenike'ydi. Yardımcısı İsmail Kartal'la yaptığı bir konuşma, onun Emenike'yi ne kadar istediğini gözler önüne seriyor: "Şampiyonlar Ligi maçlarında en uçta Emenike'nin oynadığını sezon başından bu yana hayal ediyorum. Çok güçlü ve son vuruşları mükemmel. Bizi uçurur."
Sonunda Aykut Kocaman'ın hayali gerçek oldu. Emenike ile beraber Orhan Şam, Serdar Kesimal, Sezer transfer edildi. Hazırlıklara İstanbul'da start veren sarı-lacivertlilerde hava mükemmeldi. Yıllardır hayal edilen "Avrupa'da başarı" bu kez gelecek gibi görünüyordu.
ORTALIK TOZ DUMAN İşte tam o günlerde bir pazar günü gelen haber, Fenerbahçe camiasını şok etti. Başkan Aziz Yıldırım ve yöneticiler gözaltına alınmıştı. Yönetim şike yapmakla suçlanıyordu. Her kafadan bir ses çıkıyor, yüzyıllık çınarın küme düşürüleceği iddiası taraftarların kanını donduruyordu. Soruşturma büyük, iddialar ciddiydi. Ortalık toz duman, göz gözü görmüyordu. Takımın içi karmakarışıktı. Yabancı oyuncular tercümanlara gazeteleri okutuyor, durumu öğrenmeye çalışıyorlardı. Aykut Kocaman şok olmuştu.
Alın teriyle ve çok zorluklar çekerek kazandıkları şampiyonluk için söylenenler, yenilir yutulur gibi değildi. Şok halini Fenerbahçe yönetiminden bile daha çabuk atlattı. Aklında takımı toparlamaktan başka bir şey yoktu. Kamp programını değiştirmeden takımı Düzce'de bulunan Topuk Yaylası Tesisleri'ne götürdü. Amacı oyuncularının olaylardan etkilenmesini engellenemekti.
Sarı-lacivertiller işte bu duygularla sezon açılışını yaptı. Bin 300 metre yükseklikteki Topuk Yaylası Tesisleri kötü haberlerin ulaşmasını engelleyemiyordu.
Neredeyse her gün oyuncularıyla toplantılar yapan Kocaman'ın sabrı taşmıştı. Kulüp hakkındaki iddialara ilk yanıtı vererek kendinden ne kadar emin olduğunu gözler önüne serdi. "Yaşananlar kabus gibi... Herkesi yenip şampiyon olduk ve bugünlere geldik.
Haklılığımız ortaya çıkacak" diyerek camianın yüreğine su serpen Kocaman'ı çok daha zor günler bekliyordu.
TAKIMDA YAPRAK DÖKÜMÜŞampiyonlar Ligi hayaliyle transferler yapan Kocaman, yaşananları özellikle yabancı oyunculara anlatmakta güçlük çekiyordu. Takımın ağabeyleri Emre, Volkan, Semih ve kaptan Alex hazırlık kampı süresince üst üste toplantılar yaparak karışan kafaları rahatlatmaya çalıştı.
Fenerbahçeli taraftarların takıma olan desteği görülmeye değerdi. Omuz vermek için yüzlerce otobüs dolusu taraftar Topuk Yaylası Tesisleri'ne geldi. İslam Çupi haklıydı; Fenerbahçe büyüklüğü ne kupa, ne şampiyonluk büyüklüğüydü. Sarı-lacivertli taraftarlar şike soruşturması sürecinde "zor gün dostu" olduğunu her fırsatta gösterdi. Ama şok devam ediyordu.
TEK ÇARE VARDI; KÜÇÜLMEKF.Bahçe'yi hem finansal hem de psikolojik olarak darmadağın eden karar verilmişti. Takımın Şampiyonlar Ligi hakkı elinden alındı. Devler Ligi'nden gelecek paraya göre transfer bütçesi ayarlaması yapan sarı-lacivertli yönetim, büyük nakit krizine girdi.
Soruşturma Fenerbahçe hisselerinin değerini yerle bir etmişti.
Yapılacak bir tek şey vardı: Küçülmek...
Önce Emenike, Güiza, Lugano ve Andre Santos elden çıkarıldı. Takımın gücü yüzde elli azalmıştı. İşte o günlerde Ali Koç, Ali Yıldırım ve Aykut Kocaman arasında yapılan bir toplantı her şeyi açıklıyor.
Ali Yıldırım: "Aykut hoca, camia için yaptıkların çok önemli. Biliyorsun zor bir dönemden geçiyoruz. Maliyeti yüksek oyuncuları satmamız gerekiyor."
Aykut Kocaman: "Talibi olanları ve iyi rakama verebileceklerimizi satalım.
Zarar etmeyelim... Ama Emenike ya da Niang'dan hiç değilse biri kalsın." İkisi de kalamadı. Son olarak Niang'ın da satılması Aykut hocanın planlarını alt üst etmişti. Daha düşük maliyetli oyuncuları transfer etmek için hazırlıklar başladı. Ziegler, Bienvenu takıma katıldı. Artık Aykut hoca ve ekibinin aklında bir tek şey vardı. Yeni sezonu şampiyon tamamlayarak herkese gereken cevabı vermek...
KARŞI SALDIRIYA GEÇMEK
Sarı-lacivertli yönetim, Ali Koç önderliğinde hukuksal bir savaş başlattı. El altından taraftarlar örgütleniyor, yürüyüşler yapılıyordu. Camiada kenetlenme en üst düzeydeydi. Muhalif görünen isimler dahi tam destek veriyordu.
Adeta, Kurtuluş Savaşı başladı. Fenerbahçe'nin Kurtuluş Savaşı...
HEMEN BURAYI TERK ETSİN
Bu dönemde antrenmandan çok futbolcuların psikolojik durumunu düzeltme adına toplantılar yapıldı.
İşte o günlerde Samandıra Tesisleri'nde yapılan bir toplantının perde arkası konuşmaları:
Antrenman bitmiş, ikinci kaptan Emre bütün oyuncuların toplantı odasına gelmesini istedi.
Yerli yabancı tüm futbolcular toplantı odasında biraraya geldi.
İlk sözü Emre aldı: "Arkadaşlar günlerdir gazetelerde bir çok şey yazılıp çiziliyor. Neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilmiyoruz. Geçen sezon sahada olan bizlerdik. Ne kadar zor şartlarda şampiyon olduğumuzu en iyi bizler biliyoruz. Kimse Fenerbahçe'yi küme düşüremez. Rahat olun."
Volkan Demirel: "Şike muhabbetlerine inanan var mı? Eğer varsa hemen bu odayı terketsin."
Milli kalecinin bu sözünün ardından toplantı salonunda kısa bir sessizlik oldu.
Hiç kimse şike yapıldığına inanmıyordu.
Sonuna kadar takımda kalarak sürülen lekeyi temizlemeye yemin ettiler.
Kulübün içerisinde bulunduğu ekonomik durumu bildiklerinden bir sezon bedava oynamaya hazırdılar.
Takım bir alt lige düşürülse bile...
KEŞKE BUNLAR BİR RÜYA OLSAİşte yeni sezon Fenerbahçe açısından örneği görülmemiş zor bir ortamda başladı. Şike soruşturması yüzünden birçok oyuncu kaybedilmiş, kalanların ise psikolojisi bozuktu. Eşleriyle birlikte yemeğe çıkan sarı-lacivertli oyuncular, rakip takım taraftarlarının sözlü tacizine uğruyordu. O günlerde Uğur Boral'ın takım arkadaşı Bekir'e söylediği bir söz Fenerbahçeli futbolcuların psikolojisini anlatır nitelikte: "Gazete okuyamaz, televizyon seyredemez hale geldim. Sokağa çıkamıyorum.
Herkesin ağzında şike muhabbeti...
Şöyle gece yatsam sabah uyandığımda bunların hepsinin rüya olduğu ortaya çıksa... Emin ol başka bir şey istemiyorum."
Ama hiçbiri rüya değildi! Ne kadar gerçek olduklarını ise zaman gösterecekti.
Sezonun ilk maçı Şükrü Saracoğlu Stadı'nda Orduspor ile oynandı. Kötü gün dostu taraftar, stadı tıka-basa doldurmuş, Fenerium mağazalarını adeta yağmalamış, zor günler geçiren takımlarına destek olmak için Kadıköy'e akın etmişti. Futbolcular gördükleri destek karşısında gözyaşlarını tutamıyordu.
Sarı-lacivertli takım "kaldığı yerden" devam etti. Geçen sezonu rekorlar kırarak, istatistikleri alt üst ederek, rakipleri birer birer dize getirerek şampiyon olan Fenerbahçe; Orduspor'u 1-0 yenerek başladı yeni sezona... "Yenilemeyen" takımın bileği yine bükülememişti. Hem de yaşanan onca olumsuzluğa rağmen...
Samandıra Tesisleri'nde yeniden futbol konuşulmaya başlanmıştı.