Hele bir de bizim devler göğsümüzü kabartınca iyice şenlenir sporla yatıp sporla kalkan ülkemin insanları. Tıpkı geride kalan 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası'nda yaşadıklarımız gibi. Arka arkaya gelen 8 muhteşem galibiyet ve finalde kaybedilen o maçla kazanılan Dünya İkinciliği, daha önceleri özensizce bir çok takıma yakıştırdığımız "Gönüllerin şampiyonu" unvanını bizim dev adamlara o kadar yakıştırdı ki...
Hangimizin gözü yaşarmadı Sırbistan maçı sonrasında, hangimiz gururlanmadı ki yıllar sonra gelen Yunanistan galibiyetinin ardından. Yaşanan güzellikleri basketbol üstatları zaten çok iyi özetledi, hem turnuva boyunca hem de sonrasında. Ama ne yazık ki, bir 'ama' var bu işte de...
Çeyrek finaldeki Slovenya maçından sonra ilk duyduğumda gülüp geçmiştim. Herhalde maçın heyecanını sıcağı sıcağına aktarmak isterken ağzından çıkan masumane sözlerdi diye düşünmüştüm. Sırbistan maçı sonrasında da aynı sözleri duyunca yine konduramadım ama içimden gelenler de aklımı bulandırmadı değil. Yine de başardım aklıma getirmemeyi. Bu "Maddi manevi ama... Lay lay lay ooo Türkiye" cümlesinden bahsediyorum elbette.
Ama Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nın huzurunda yaşananlar ne olacak peki? Devler, Başbakan tarafından kendilerine biçilen toplam 25 milyon tl'lik çek'i Turgay Demirel'in aracılığıyla alırken konuşulanlara ne diyeceğiz peki? Hem de bunu dillendiren bizim NBA'deki gururumuz, şampiyonadaki liderimiz Hidayet Türkoğlu. Bir yıllık kazancı 10 milyon doların üzerinde olan, milli takımda yer alan 12 kişiden en çok para kazanan hani... Ah be Hido, yapma be Hido... Bari sen yapma... Sen bilmiyor musun ki, bu devlet hakettiğinden bile fazla bir şekilde seni(sizi) ödüllendirecek? Sen bilmiyor musun ki, Ali Ağaoğlu gibi bir çok gönlü zengin seni(sizi) jestlere boğacak? Sen bilmiyor musun ki GSGM seni(sizi) bilmem kaç genç çiftin düğününde bir araya gelecek 500'er cumhuriyet altınıyla ödüllendirecek?
Aldığınız başarı primleri, sana ve takım arkadaşlarına sonuna kadar helal olsun. Buna diyecek sözümüz yok, çünkü bu milleti son dönemde bu kadar sevindiren başka bir olay da yok. Ama...
Şimdi diyebilirsin bize "Bu lafı, tüm takım arkadaşlarım adına kaptan olduğum için ben söyledim. Benim kişisel isteğim değil" diye. Ama 'kaptan'lık da böyle zamanda devreye girmez mi? Ya da biz mi başka şeyler gördük geçmişte de yanlış biliyoruz 'kaptanlığın' asaletini? Yani diyemez miydin arkadaşlarına "Hoopp beyler, ne oluyor" diye arkadaşlarına?
Keşke şu esprili prim pazarlığını Başbakan'ın ve tüm milletin huzurunda da yapmasaydın be Hido. Keşke parkedeki 'dev'liğini saha dışında küçültmeseydin. Keşke sadece Irmak Kazuk'la beraber zıplamakla kalsaydı o içten sevinç gösterileri. Keşke yıllar önce jeep pazarlığı yapanlarla aynı kefeye girmeseydin gözümüzde. Keşke...
Aycan ÇEKİ / Fotomac.com.tr