Henüz "şampiyon belli değil!" Artık öylesine güvenimi kaybettim ki her satırın altında mana arıyorum. Fenerbahçe- Başakşehir maçındaki hakemin, (hem de bu ülkenin en ünlü hakemlerinden birinin) halini görünce bu ligde her şey olabilir!
Türkiye'de eğer "Hakemi de yendik" diye bir başlık atılacaksa o maçtı işte. O kadar kötüydü Fırat Aydınus. Bir tek Fenerbahçe formasını sembolik olarak giymediği kaldı. Sadece o maçı değil göstermediği kartlarla Fenerbahçe'nin gelecek haftaki maçını da etkiledi.
Şimdi "Beşiktaş'ın önündeki tehlike Şenol Güneş'tir" dediğim noktaya geliyoruz. Şampiyonluğun önündeki tehlike Osmanlıspor değil.
Beşiktaş'ın önündeki tehlike şampiyonluk için 1 puanın yeterli olması. Osmanlıspor maçında bir puana oynatırsa Şenol Güneş, şampiyonluk çok zora girer! Osmanlıspor 3-0'dan geri dönen bir takım hem de Bursaspor karşısında.
Osmanlıspor öyle hafife alınacak bir takım değil. Bu ligin en bela takımlarından biri.
Şenol 1 puana razı olarak oynatırsa takımını işte son dakikada o kafaya diye gelen Muslera bu kez kafayı vurur, golü atar (!) Bu nedenle bu Beşiktaş, Galatasaray maçında 80. dakikadan sonra yaptığı o hataya düşmemeli. Beşiktaş, Osmanlıspor maçının 1. dakikasından itibaren hakem maçın son düdüğünü çalana kadar kazanmak için oynamalı.
Hakem maçı 5 dakika uzatmış sen hala "Ben gol yemeyim" diye takımı kalenin önüne yığarsan, biri gelir bir çakar, golü atar.
Güven Taner dedi ki "Lütfen beni taraftar olarak kabul etmeyin ben Beşiktaş şampiyon olsun istiyorum" dedi. Ben de Beşiktaş'ın şampiyon olmasını istiyorum. Benim isteme sebebim Galatasaray taraftarı oluşum. İnşallah Beşiktaş şampiyon olur, Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım kızar da 10 sene daha Fenerbahçe'nin başında kalır!
Öndeyse bildiği tek şey!
Şimdi gelelim maçın en çok konuşulan Muslera'nın kornerde karşı kaleye gittiği dakikalara... Sen Beşiktaş olarak aynen 70. dakikada Riekerink gibi "Gel üzerime" der geri çekilirsen Galatasaray'ın bekleyecek hali yok!
Şenol Güneş'in takım öne geçince bildiği tek bir şey var; rakip ister Galatasaray olsun ister küme düşmemeye oynayan Mersin İY olsun, derhal Necip'i oyuna almak!
Necip'i oyuna alınca da zeka özürlü olmayan herhangi bir Beşiktaşlı futbolcu da diyor ki, "Benim hocam rakipten korkmaya başladı, şimdi kapanıyoruz" Beşiktaş son altı dakika zor durumda kalmak için elinden gelen her şeyi yaptı (!) O, 6 dakikadan önce de Galatasaray'a ikinci üçüncü golü atmaya niyetli olmadığını da gösterdi.
Şenol Güneş bu kadar korkup geri çekince Beşiktaş'ın üzerine Galatasaray, Muslera'sına varıncaya kadar geldi. Yoksa Galatasaray iyi oynayarak, hırslı olarak son dakikada gelmiş durumu yok! Tekrar izleyin. Şenol Güneş ile de seyredelim maçı. Sen geri çekilip, "Buyur" dersen adam gelir.
İşte tüm bunlara bakarak diyorum ki Konya'daki deplasmandaki maç ne olur belli değil.
Şayet İnönü Stadı'ndaki Osmanlı maçında şampiyonluk ilan edilmezse Konya'ya Beşiktaş nasıl bir psikoloji ile gider, nasıl bir psikoloji ile oynar? Onu da iyi düşünmek lazım!
Galatasaray maçının sonunda Beşiktaş kaptanı Tolga'nın konuşmalarını fevkalade üzüntü ile karşıladım. Galatasaray'ın Fenerbahçe maçındaki oyununa bakın, bir de Beşiktaş maçındakine! 90. dakikada Muslera kornere kafa atmaya karşı kaleye gitti. Daha önce böyle bir şey gördünüz mü?
Tolga kardeşim açık konuş. Birşey ima etme, söyle! Söyleyemiyor, utanıyor çünkü. "Galatasaray, Fenerbahçe ile anlaşma yaptı, onu şampiyon yapacak onun için böyle oynuyor.
Fener'e yatıyor, bize azıyor!" Bu lafın manasını anlamayacak kadar geri zekalı değilim ben.
Fikret Orman hata yaptı!
Ama Galatasaray eğer Tolga'nın dediği gibi gerçekten Beşiktaş'a karşı Muslera'yı bile karşı kaleye gol atmak için götürecek kadar hırs yaptıysa bunun sorumlusu da herkesten önce Beşiktaş'ın başkanıdır.
Durup dururken Beşiktaş'ın Galatasaray ve Fenerbahçe ile maçları varken, "Galatasaray şike yaptı" diye cart diye ortaya çıkıp birden bire bütün Galatasaray camiasının nefretini üzerine çeken Fikret Orman'dır!
G.SARAY'IN TEK ŞANSI KUPAYI KAZANMAK
Galatasaray'ın tek şansı kupayı kazanmak.
Kupa finalisti olmanın bir faydası yok. Şu anki sıralamaya göre Avrupa'ya Osmanlıspor gidecek.
Yani Galatasaray kendi eli ile Avrupa'nın verdiği ve itiraz etmeye çalıştığı cezayı bu hocasızlık yüzünden iki yıla çıkarma yolunda. Hala daha bu Dursun Özbek'in bu kulübü iyi yönettiği, başarılı olduğu, bilmem ne palavralar saymakla bitmiyor...
Şimdi bu geçmiştir, geçmişe mazi derler.. Galatasaray'ın önünde bir tek Fenerbahçe maçı var, Galatasaray iki yıl ceza alacak mı? Almayacak mı?
Şayet Galatasaray iki yıl ceza alırsa Dursun Özbek tüm gayrimenkullerini paraya çevirip satsa Galatasaray'ı kurtaramaz. İki sene Avrupa'ya gidememek Galatasaray'a büyük maddi, manevi yıkılış olur.
Dursun Özbek Yönetimi bir "fiyasko"dur.. Derhal Galatasaray'ın başından gitmelidir. Çünkü "Dursun Özbek" başkan demek, Galatasaray'ın Başkanı Mehmet Koçarslan'dır demek. Mehmet Koçarslan'a teslim olan bir adamın G.Saray'ın başında yeri yok.
G.SARAY'I RİEKERİNK TÜKETTİ
"70. dakikadan sonra tükendi" denilen Galatasaray tükenmedi, Riekerink denen futbol özürlü adam yüzünden tüketildi! Sneijder ve Yasin'i oyundan alıp yerine Donk'u almak çok büyük hata
alatasaray , Beşiktaş maçını kazanabilirdi.
Galatasaray aynı şekilde Fenerbahçe ile oynayacağı Türkiye Kupası finalini da kazanabilir.
Şu anda kadro olarak iyiler. Sahada neticede 11 kişi oynuyor, 5 de yedeği düşünürsen 16... O 16 adama öyle baktığın zaman Galatasaray öyle kolay kolay maç kaybedebilecek takım değil. Galatasaray maçı kaybedeceği şekilde oynuyor ve oynattırılıyor.
Mustafa Denizli dahil Galatasaray'ın başına gelen hocaların bu sene çözemedikleri çok basit sır bu!
Galatasaray'ın yapısı 4-4-2 üzerine.
Bu takım 4-4-2 ile şampiyonlar oldu, dördüncü yıldızı taktı. Başarıya ulaştı. Şimdi birden bire bundan vazgeçilip başka sistemlere geçildi.
Hamza'da da Güneş'te de hata aynı
Hamza hoca Galatasaray'ı yeniden en güzel oynatacak formülü bulmuşken, bu takımı da bulmuşken, ligin sonuna doğru şampiyonluk ufukta görününce birden bire elindekini muhafaza etme korkusuna kapıldı. (Şenol Güneş için de bunu söyleyeceğim) Ve kendi yaptığı o güzel takımı bozarak şampiyonluktan adeta çekildi. Ama Fenerbahçe ve Beşiktaş muhteşem jestleri ile "Şampiyonluğu istemiyoruz. Siz lütfen alın" dediler. Beşiktaş ve Fenerbahçe'nin akla hayale gelmez imkanları ile Galatasaray 4. yıldızı taktı.
Hala Hamza diyenler de Bursaspor'un elindeki o kadroya rağmen şu an puan cetvelindeki yerine iyi baksınlar!
İki hafta önce gelen Riekerink işi çözmüş gibi göründü. Çift forvet ve çift kanat adamı ile oynadı.
O ana kadar sahada varlığı ile yokluğu belli olmayan Podolski daha farklı bir performans ortaya koydu. Galatasaray'ın performansı da olumlu şekilde değişti.
Geçen hafta yazdım; Riekerink cesur oynatırsa Galatasaray maçı kazanır ama Riekerink, Beşiktaş'tan korkar da bir savunma takımı yaparsa o zaman maç Muslera ile Beşiktaş arasında geçer.
Skor çok daha farklı olurdu
Beşiktaş ne kadar atamazsa, Muslera ne kadar tutarsa maçın sonucu öyle ortaya çıkar. Muslera kaç tane kurtardı bilmiyorum. Ama Sosa'nın 3 tane penaltıdan çok daha iyi pozisyonu değerlindiremediğini biliyorum. O topa en iyi topa vuran adam çerçeveyi bile bulamadı!
Yoksa o maç 1-0 bittiği gibi 5-0, 6-0, da bitebilirdi. Ama Riekerink korkmasa doğru dürüst bir takımla sahaya çıkıp doğru dürüst oynasa skor farklı olurdu. Dikkat edin maça bütün Galatasaray akınları (İlk yarı çok iyi oynadılar deniyor ya!) soldan geldi.
Carole, Sneijder, Yasin... Çünkü sahada fovet yok! Linnes, Sabri var, yanlarında Selçuk var.
Her zamanki gibi el fireni. Yuhalanmamak için mecbur kalınca oynuyor.
Yazılan yorumları da hayretle okudum;
"Galatasaray iyi başladı, iyi oynadı hatta maçı kazanabileceğini bile gösterdi ama 70. dakikada tükendi. Galatasaray'ın tükendiğini fark eden Şenol Güneş de Gökhan ve Cenk'i sahaya sürerek oyunu riske etti!" Böylesine palavra yoruma tahammül edemiyorum.
Neden? Çünkü Galatasaray tükenmedi.
Galatasaray tüketildi. Riekerink denen futbol özürlü adam tarafından tüketildi. Sağ kanadı yok, yengeç gibi oynayan, o sol tarafta Sneijder ve Yasin'i oyundan çıkardı. Yerine aldığı adam da Donk!
Şenol Güneş'e gitseler sorsalardı, "Kazanmak için kimi Galatasaray'dan çıkarırdın" diye. Sağ kanat zaten çalışmıyor "Yasin ile Sneij'der" derdi kesin. Sneijder'in ölüsünü hele Şenol Güneş gibi birisi iki futbolcu ile bekler. Çünkü adamı gözden kaçırdın mı bir şut atar işi bitirir. Fener maçını hatırlayın geçen seneki!
Şimdi bunlar oyundan alınınca, Beşiktaş sağ bekinin oyununu gözünüzün önüne getirin. Sağ açık gibi oynamaya başladı. Kaç defa ileri çıkıp orta yaptı. O Carole kime koşacağını şaşırdı. Galatasaray kendi hocası tarafından "çökertildikten" sonra! Sinan Gümüş'ün oyuna alınması doğru. Sinan Gümüş'ü alacaksın, o ana kadar niye oynatıldığını anlamadığım Linnes'i kenara alacaksın, Sabri'yi en iyi oynadığı yere, Milli takım'da oynadığı sağ beke alacaksın. Sinan'ı da Sabri'nin önüne götüreceksin. O yengeç gibi oynayan takım iki taraflı akına başlayacaktı.
Fenerli olsam ben de öyle derdim
İki taraflı akına başladığı zaman o çok gedik veren Beşiktaş savunmasının ne hale geleceğini düşünün. Ondan sonra maç ne olurdu bilmiyorum. Ama Galatasaray'ın hücum gücünü öldürdükten sonra, Şenol Güneş'e "Ne kadar hücum adamın varsa, hepsini oyuna al, üzerime gel" dedikten sonra Beşiktaş'ın kaçırdığı golün haddi hesabı yok! "Riekerink'in yaptıkları doğruydu" diyenler var. Fenerbahçeli olsam ben de maç 0-0 devam ederken "Bu adam Sneijder'i oyundan alıp Donk'u soksa ne güzel olur" diye düşünürdüm.