Lige beklenenin aksine müthiş bir giriş yapan Beşiktaş, son haftalarda tutulmuş görünüyor. Karabük karşısında da puan kaybetti. Nerede yanlışlık yapıldı? Bu maçtan ilginç bir sahne: Nasıl bir yayıncı kuruluştur! Bir pozisyonda LuaLua, Beşiktaş 18'ine girdi; peşinde bir Beşiktaşlı oyuncu var. LuaLua rakibini ekarte etti, içeriye pasını verdi, yan hakem 'auttan çevirdi' diye işaret etti. Ardından yayıncı kuruluş pozisyonu üç kere gösterdi. Topun auttan çevrildiği görülüyor. Fakat LuaLua topla beraber auta giderken, Beşiktaşlı oyuncunun, LuaLua'yı elinden tutup savurduğu da görülüyor, resmen... Güreşte, 'kol kapma' derler. Orada aleni bir penaltı sahnesi var; asıl tartışılması gereken... Maçı iki kişi anlatıyor ve üç tekrarda da topun auttan çevrildiği çok net görülüyor. Tamam top auttan çevriliyor da Beşiktaşlı oyuncu, LuaLua'yı kolundan tutup savuruyor; onu görmüyor musunuz! Topun auttan çevrildiği kararını veren orta hakem değil, yan hakem değil, hemen orada olan beşinci hakem... Onu da konuşuyorlar, 'Beşinci hakem autu gördü, verdi' diye... 'Yahu beşinci hakem, aut olduğunu görüyorsun da gözünün önünde Beşiktaşlının, LuaLua'yı çekip savurduğunu niye görmüyorsun' demiyorlar! İnanılır gibi değil!..
ÖCAL ULUÇ YAZMIŞTI
Geçen hafta, "Ağabeyim Öcal Uluç, 'Yayıncı kuruluş; reytingler, dekoder satışı ve reklamlar için Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray'ı sonuna kadar mücadelede tutmak istiyor' diye Türkiye gazetesinde yazmış" dedim ya; sanki o!.. Hadi bir kere fark etmedin, ikinci, üçüncü tekrarlarda!.. 'Sevgili hakem, gözünün önünde auttan çevrildiğini görüyorsun da Beşiktaşlı oyuncunun çektiğini, penaltıya sebebiyet verdiğini niye görmüyorsun' demiyor! Öyle bir şey yok!.. Aslında biz futbolculuk, yorumculuk, gazetecilik oynuyoruz. Hiçbir şey yaptığımız yok. Yayıncı kuruluşun keyfine göre maç saatleri; futbol, basketbol!.. Yayıncı kuruluşun keyfine göre puan cetvelleri!.. Lig TV'nin şu andaki müdürü Kadir Kardaş bunu bana izah etsin! Üç kere tekrar edildiği anda dahi, penaltıyı değil de autu tartışan sunucuları bana bir izah etsin! 'Aa maçta dikkat etmedik ama burada penaltı var' der, birisi!.. Ya da 'Var mı?' der; 'mı' soru işareti... Hayır, soruyu dahi sormaktan korkuyorlar.
AYAKTA DURAMIYOR
Fener maçında 'Frikik var mı, faul var mı' sorusunu sormaktan korktukları gibi! Niye korkuyorlar; böyle emir almışlar da ondan... 'Fener, Galatasaray, Beşiktaş aleyhine konuşmayacaksınız. Bunların aleyhine hakem eleştirisi yapmayacaksınız.' O zaman da önlerindeki penaltıyı görmüyorlar işte!.. Topun auttan çevrilmesi doğru ama ya penaltı! O konuda tartışma dahi yok. Böyle bir yayıncı kuruluş olur mu? BBC'nin böyle bir şey yapabileceğini düşünüyor musunuz? Aklınızdan geçirebiliyor musunuz? O kadar da maç seyrediyoruz, dinliyoruz. Beşiktaş'la ilgili gazetelerdeki hava şu: 'Almeida ve Fernandes, Beşiktaş'ı satıyor. Çünkü sözleşmeleri bitiyor, Beşiktaş da sözleşmelerini halen uzatmadı. Çünkü bunlar dünyada kimsenin onlara vermeyeceği anormal paralar istiyorlar. Beşiktaş'ı sözleşmeye zorlamak için de oynamıyorlar.' 1- Böyleyse eğer, bu ikisinin derhal Beşiktaş'tan kovulması lazım. Kendi kulübüne puanla şantaj yapan oyuncunun Beşiktaş'ta yeri yok. 2- Adamın ayakta duracak hali yok. Niye yok? Sabahlara kadar gece kulüplerinde iki kadınla, üç kadınla dolaşıyor; ondan sonra eve gittiğinde neler oluyor, orası da ayrı!.. Sonra sahada ortada yok. Dua etsin ki o sahanın tribünlerinde Çarşı yok; 2-3 bin kadın ve çocuk var. Onların da dünyadan haberi yok! Karabük maçındaki futbolu Çarşı'nın önünde oynasa Fernandes'in işi bitmişti. Nerden bakarsan bak çirkin. Eğer o gece alemlerinden dolayı ayakta duracak hali yoksa kovulmalı. Hayır, hâli var da 'sözleşmem yapılmıyor' diye oynamıyorsa, yine kovulmalı...
***
ADINI KOYMALIYDI
Fatih Terim uzun bir aradan sonra suskunluğunu bozdu. Galatasaray'dan ayrılış sürecini anlattı ve Ünal Aysal'ın iddialarına yanıt verdi. Terim'in açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Fatih Terim'in basın toplantısı bende büyük bir hayal kırıklığı uyandırdı. Bazılarının da yazdığı gibi zamanlaması dolayısıyla değil. 'O gün, türbanlıların meclise girdiği gündü. Türkiye'de herkes onunla ilgiliydi. Bunu bile bile getirip o tarihe basın toplantısı yapınca medyada gerektiği kadar yer almadı' dediler. Fatih Terim bence o günü bilerek seçmiş dahi olabilir. Fatih Terim anladığım kadarıyla konuşmaya niyetli değildi. Ünal Aysal durduk yerde emrindeki Galatasaray Televizyonu'nu kullanıp hem de Ali Kırca gibi saygın bir isimle ortaklaşa, Ali Kırca için 'tezgâh sorular sordu' diyemiyorum ama, yüklenince Fatih Terim cevap vermek zorunda kaldı. Ama bu cevabı öyle bir tarihte verdi ki medya büyütemedi, ön sayfalardan giremedi. Bence doğru bir Galatasaraylılık... Hem kendisine yönelik ithamlara cevap verdi hem de bunu en olay yaratmayacak günde yaptı.
BİLİNENLERİ ANLATTI
Zamanlamasına bir itirazım yok ama Fatih Terim eğer cevap veriyorsa bana bir şey söylemeli... Bana hiçbir şey söylemedi! Fatih Terim'in söyledikleri içinde bilmediğim hiçbir şey yok. Senin bilmediğin var mı? Herhangi bir Galatasaraylının bilmediği var mı? Eskiler 'mâlumu ilan-bilineni açıklamak' derler; bilineni açıklamak açıklama değil. "Bazılarına hakkımı helâl etmiyorum" derken bile isim kullanamamış. Kimse bileyim ben! Bana mı etmiyor acaba hakkını helâl? Ünal Aysal 'bazıları' diye konuşmadı ki! Ünal Aysal "Fatih Terim" diye konuştu. Sen de ona cevap vermek için bu basın toplantısını yaptın; o zaman adını koy.
ARENA'YA GİTMELİ
Ben Fatih Terim'in Ünal Aysal ile çalışmaya başladığından beri başına gelenleri açıklamasını bekliyordum. O neler talep etti, Ünal Aysal neler yaptı? Bülent Tulun'u Florya'dan niçin kovdu? Mesela... Laf ola torba dola!.. Sistem yanlış. Ne demek soruları yazılı almak!.. Böyle şey olur mu! Hoşuna giden sorulara cevap vereceksin, hoşuna gitmeyenlere vermeyeceksin! Sen birtakım şeyleri söylemek istiyorsan belki onları soruymuş gibi kendin yazıp koyacaksın. Orada sorulara cevap verdiğinde 'Bu benim sorumdu' diye ayağa kalkan biri yok. Niye böyle bir şüpheli durum yaratıyorsun ki?
Bu arada Fatih Terim, bu hafta Beşiktaş maçını tribünden izledi.
Editör: Bülent CAN