Fenerbahçe ilk yarıda nasıl performans sergiledi? Takımın hangi yönleri aksadı? Sarı-lacivertli takımın artı ve eksileri neler?
***
Fenerbahçe'nin kurtuluş reçetesi
İlk yarıda göze batan futbolcular kimler? Kazım ve Önder'in takımdan uzaklaştırılması takıma zarar verir mi? Peki, Fenerbahçe bu kadro ile hedeflerine ulaşabilecek mi?.
Turkcell Süper Ligi'ni lider olarak kapatan Fenerbahçe, aynı zamanda UEFA Avrupa Ligi ve Ziraat Türkiye Kupası'nda da yoluna devam ediyor. Alman Teknik Direktör Daum'da lige fırtına gibi başlayan
sarı-lacivertli takım 8'de 8 yapmış ancak daha sonra üst üste aldığı mağlubiyetlerden sonra taraflı tarafsız herkesi şok etmişti.
Fenerbahçe ligin ikinci yarısında fikstür avantajına sahip. 9 maçı kendi sahasında oynayacak. Özellikle Bursa, Antalya, Kayseri, Gaziantep, Beşiktaş, Eskişehir, Trabzonspor'u Şükrü Saracoğlu Stadı'nda ağırlayacak.
Biz de Fotomaç olarak, Fenerbahçe'nin ilk yarıdaki performansını ve ikinci yarıdaki şansını gazetemiz yazarlarından Dr. Gürkan Kubilay'a sorduk. Dr. Kubilay, sorularımıza samimi bir şekilde cevap verdi ve Fenerbahçe'nin kurtuluş reçetesini açıkladı.
İşte Gürkan Kubilay ile yaptığımız söyleşi:
-Fenerbahçe'nin Turkcell Süper Ligi'ndeki inişli ve çıkışlı performansını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Avrupa'nın büyük liglerinin son 10 haftasına baktığınızda , en fazla üst üste kazanmak anlamında, Lille'nin 6, Birmingham ve Milan'ın 5 maçlık kazanma serileri olduğunu görürsünüz. Zaten dünyadaki maksimum ortalama trendi de buna yakındır. Yani takımlar 4-6 maç arası bir yükseliş periyoduna girer , sonra da puan kaybederler. Bu senenin süper takımı Barça bile, farklı kategorilerde oynadığı 8 maçı kazandıktan sonra , son 2 maçında hem de Neu Camp'ta galibiyet yüzü göremedi bu yüzden.
İşte Fener'de , futbolun içindeki bu doğal gidişten payını alıyor ve zaman zaman çıkış gösterse de takılıyor. Futbolun içindeki bu olguya da ben, istikrarsızlık değil, futbolun doğal yapısı diyorum.
-Fenerbahçe takımında sizin özel olarak bahsedeceğiniz ya da teknik ekibin özellikle üzerinde durması gereken futbolcular olduğuna inanıyor musunuz?
Emre bu sene takımın lideri. Kim ne derse desin ben Emre'nin takımın yönetiminde ve şekillenmesinde de önemli rol oynadığını , saha içinde bazı arkadaşlarına , çoğu zaman haklı olsa da, yapılış biçimi itibarı ile yanlış tavırlarla yaptığı ikazların , bu ''ben de yönetiyorum'' tavrından kaynaklandığını düşünüyorum.
Özer'in yeteneklerine lafım yok ama fizik olarak daha çok gelişmesi gerekiyor. Deniz yeterince ve efektif olarak kullanılamıyor. Ligin en çok isabetli orta yapan adamı Vederson'un giderek yedekliği nasırlı hale geliyor , Uğur unutuluyor. ''Oynamayan santrafordan hayır gelmez'' Bu nedenle de Semih'te kayıplara ekleniyor.
Takımın içinde dakika almak anlamında yeterli rotasyonun olmaması ilerde sıkıntılara yol açabilir. Ama Daum'un bu konudaki eksikliğini göreceğini tahmin ediyorum. Çünkü, başarıya ulaşan takımlardaki en önemli şart, oynadıkları maçların yarısından fazlasında forma giyen oyuncu sayısı ve aldıkları dakikadır. Bu rakam bu sene Barcelona'da ve İnter'de 16 , Chelsea'de ve Bordeaux'da 15, Leverkusen'de 14 oyuncudur. Fenerbahçe'de de bu rakam 15'i bulduğuna göre , Daum geçmiş yıllara oranla bu sene biraz daha sorumluluğu paylaştırıyor demektir. Ancak sorun , bu maçlarda alınan sürenin yetersizliği olabilir.Alman hoca bunu da çözmek zorundadır.
-Fenerbahçe'nin artı ve eksileri neler?
Takım daha çok mücadele ediyor. ''Baskı altında yapılan top kaybı'' bakımından 4 büyüklerin en iyisi , çünkü topu daha iyi kullanan oyuncuları var. Emre müthiş bir çıkış yakaladı. 4 büyüklerinin oyuncularının içinde ''en fazla faul yapılan adam'' olması da buna bağlı zaten. Ama takımın indirek serbest vuruştan hiç gol atamaması, Hoijdonk'lu, Servet'li, Alex'li Luciano'lu Fener'in yaptıklarını düşündüğümüzde ciddi bir sorun olarak duruyor. Çünkü, dünyada artık her 4 golün 1'i duran toptan oluyor ve Fener bu şansı pek kullanamıyor. Fenerbahçe'nin Alex ve Emre üstüne dayalı oyun formatından başka çözümler de üretmesi gerekiyor.
Savunma ve orta alandan çıkarken yapılan top kaybı G.Saray ve Beşiktaş'tan daha fazla oluyor. Bu konudaki asıl suçlu Santos'u savunmaya almakla bu dertleri azalacakmış gibi gözüküyor. Ayrıca birçok kişinin tahmininin tersine 4 büyüklerin içinde en fazla gol pozisyonu veren takım olması da 2. yarı için tehlike sinyallerinden biri oluyor. Ayrıca , Zico ile Samandıra'ya gelen ''sevgi havası'' geçen sene Aragones ile perişan olmuştu. Bu sene Aykut Hoca ve Daum'la biraz daha toparladı ama bana yine de yeterince mutlu bir takım havası vermiyor. -Şu anda kadro dışı kalan gönderilmesi düşünülen Colin Kazım ve Önder Turacı'nın takımdan gönderilmesi kayıp olur mu?
Kazım'la Önder'i ayırmak lazım. Önder'in gönderilmeyi hak edecek kadar büyük bir suç işlemediğini düşünüyorum. Kazım'ın ise, sözde seks skandalındaki adamlardan biri olmadığını, olayın içindeki asıl kahramanların takımda kalıp, faturanın başka yerlerdeki hatalarından dolayı Kazım'a kesildiği duyumlarını alıyorum. Kazım'ın verdiklerinden çok aldıklarının olması , bana eksikliğinin hissedilmeyeceğini Önder'in ise, Fener'in en ciddi bölgesinden kan kaybı olacağını düşünüyorum.
-Fenerbahçe bu kadro ve futbol anlayışıyla hem Süper Lig hem UEFA Avrupa Ligi hem de Ziraat Türkiye Kupası'nda başarılı olabilir mi? Kısaca sarı-lacivertli takımın transfere ihtiyacı var mı? Varsa bu isimler kimler olabilir?
Takımın , sol ön oyuncusuna ve santrafora ihtiyacı var. Daha kimselerin adını bile duymadan , şu andaki fiatının yaklaşık 15'te biri iken Fotomaç'ta yazdığım Cardozo ve yine şu an bile son derece uygun fiyatı ile Boghossian benim santrafor adaylarım. Sol kanada ise Guardado tartışmasız bir numaram.
Twente maçlarından önce Fener'i ''bu adama dikkat edin'' diye gerek Tv'den gerekse gazeteden uyardığım Twente'li Stoch da, eğer Chelsea'nin elinden koparabilir iseler, takıma katkı sağlar.
Önder affedilmez ise Ankaragücü'nden Ediz bu bölgeye yapılacak en iyi transfer olur.
Fener'in bu sene ligin en kuvvetli şampiyon adayı olduğunu düşünüyorum.Ama Avrupa ligi ve Ziraat kupasını da bu başarılara ekleyeceğini pek düşünmüyorum.